Bir gazeteden fazlası

07 Mayıs 2023 Pazar

*Bu yazı gazetemizin 99'uncu yıldönümü için hazırlanan ekte yayımlanmıştır.

Galatasaraylılar Derneği’nin üyeleri için yaptırttığı, yazın, deniz kıyısında, evde, bahçede giyilmek için yapılmış gri pamukludan fanilayı, bu tür yazılı şeyleri, hele hele üzerindeki slogan yabancı dildeyse hiç sevmediğim halde, bu kez üstündeki mottosu, “plus qu’un lycee”yi (bir liseden daha fazlası) sevdiğim için aldım. Fırsat buldukça da zaman zaman giyiyorum.

İster Osmanlı olsun, ister Cumhuriyet dönemi Türkiye’nin uluslaşmasının ve modernleşmesinin tarihini yazanların yapıtlarında mutlaka önemle üzerinde durdukları Galatasaray’ın neden bir lisenin çok ötesinde olduğunu anlamak için yalnızca Meydan Larousse’un Galatasaray maddesine bakmak yeterlidir.

* * *

Galatasaraylıların kendilerine uygun buldukları, yerli yabancı tarihçilerin de haklı ve yerinde gördükleri bu motto 99. yaşına basmış Cumhuriyet gazetesi için “bir gazeteden çok fazlası” şekline çevrilerek, kullanılabilir.

BİÇİMLENDİREN SAVAŞ

İçinde can bulduğu ortam yüzünden, bir yandan bir Kurtuluş Savaşı’nın biçimlendirdiği ulusun, dönüşerek kendisini biçimlendiren savaşı yürüttüğü, yani aynı anda ulusun, kendine biçim veren savaşı, savaşın da kendisini yöneten ulusu karşılıklı etki tepki ilişkisi içinde oluşturduğu, çok kendine özgü bir şekilde ilk kez savaşın demokrasiyi de doğurup geliştirdiği bir ulusal kurtuluş savaşının sonunda ilan edilen Cumhuriyetin kendini korumak için geliştirdiği bir organ olan Cumhuriyet, o yüzdendir ki bir gazetenin çok ötesinde bir kurumdur.

Yenigün’ün Cumhuriyet’e dönüştürülmesindeki rolü ve kuruluş yıllarındaki özenli desteği göz önünde bulundurulunca, Yunus Nadi ile birlikte, Cumhuriyet’in iki kurucusundan biri olarak nitelendirilebilecek olan Mustafa Kemal’in gazetenin adının Cumhuriyet olmasını önerdiğinde Yunus Nadi’nin “Cumhuriyeti ilan ettik ya Paşam” demesi üzerine, o Cumhuriyet’in daha kendisine kastedecek çok odağa karşı savunulmaya ve korunmaya ihtiyacı olacağı öngörüsünü tarih haklı çıkarmıştır.

Ve Cumhuriyet de Cumhuriyetin ilke ve kurumlarını hep savunmuş, korumaya çalışmıştır.

Devrimler, bir kere başarıldıktan sonra kulağının üstüne yatarak, kendiliğinden korunacak edinimler değillerdir.

Onlar da bütün sosyal kurumlar gibi, güçlendirilerek, günün koşullarına uygun şekilde geliştirilerek korunmaya muhtaçtırlar.

Nitekim Cumhuriyet, Mustafa Kemal ve Yunus Nadi’nin mutabakatıyla yayın yaşamına başladıktan kısa bir süre sonra Türkiye Cumhuriyet’inin korunmaya ve de günün şartlarına ayak uyduracak biçimde yenilenmeye, geliştirilmeye ihtiyaç duymuştur.

EMEK, KADIN VE ÇEVRE

Cumhuriyet’in kuruluşunda ön planda olmayan kutsal emek kavramı ve emeğin özgürlüğü, zaman geliştikçe gündeme girmeye başlayan kadın hakları, çevre hakkı, hayvan hakları ve demokrasi gibi yeni kazanımların da yaşamımıza katılmasında Cumhuriyet’in katkıları olmuştur.

Zaman içinde laik, Aydınlanmacı Cumhuriyetin bu nitelikleri ve onun payandaları olan kavramlar saldırıya uğradığında Cumhuriyet kendine düşeni yapmak üzere kolları sıvamıştır. Gazetenin bu özellikleri dolayısıyla, Cumhuriyet çalışanı bir gazetecinin ötesinde işlev yüklenmiştir.

Gazeteci çağının tanığıdır. Ama Cumhuriyet çalışanı tarihi misyonu gereği çağdaşlık savaşımının hem tanığı hem aktörü ve hatta hem de kurbanıdır.

99. yaşını idrak eden Cumhuriyet’in bünyesinde 50. yılından bu yana yer aldığım süre boyunca yazılarıma hiçbir müdahaleyle karlaşmamamın nedenini soran bir yabancı meslektaşa, şu yanıtı vermiştim:

-Tabii bizim bu gazete ile ifade özgürlüğünü de içeren Cumhuriyet ilkelerine uyacağımız konusunda zımni bir anlaşmamız var. Bu her türlü yazılı anlaşmadan daha güçlüdür.

(Gazetemizin eski yazıişleri müdürü Kayhan Sağlamer, 26 Aralık 1962'de hapse girdi. Cumhuriyet gazetesi manşet yaptı.)

Olaylarla dolu bir günün hengâmesi arasında şu hususu da belirtmeyi unutmuşum:

-Aynı zımni anlaşma okuru ile gazete arasında da var.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100, Cumhuriyet’in 99. yılında her ikisinin de tehdit altında olduğunu belirtmek zorundayız.

Her iki Cumhuriyet’in de bu ortak tehditten birlikte kurtulacaklarına inanıyorum. 

Zaten, artık tek başına kurtuluş da yok.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları