Ali Apaydın

Seçimlerden daha fazlası

21 Mart 2024 Perşembe

Ülkemizde hak mücadeleleri verilen alanlarda büyük bir kriz yaşanıyor. Önümüzdeki seçimler karşıdevrim odaklarının durdurulması için yeni bir başlangıç noktası olabileceği gibi zaten oldukça güçlü bir halde bulunan bu odakların daha da güçlenmesine neden olabilir. Ancak sonuç ne olursa olsun unutulmaması gereken, hak mücadelesi alanlarında yürütülen faaliyetlerin seçimlerden daima daha fazlası olduğudur.

Neredeyse yarım asırdır hak mücadelesi veren insanlar, birbirini güçlendiren değil zayıflatan pratikler üretiyor. Birçok kimse tarafından hak mücadelelerindeki sorunlar, bir kötülük ilkesinin doğal sonucu olarak görülüyor. Mücadele içindeki insanlar hak mücadelelerini geliştirmek yerine mücadelenin tek sahibi olmak gibi tuhaf girişimlerde bulunuyor. Mücadele alanları birbirlerine karşı öfkeli insanların öfkeleriyle kaplı bir kültüre terk ediliyor. Ve birçok insan sosyal medyanın lütfuyla kendini bir mücadele alanında gösterip, sosyal medya araçlarıyla mücadele alanlarını bir hobi bahçesi olarak kullanıyor…

***

Yeter! Bilgiden daha fazlası olan mücadele kültürünün ikameti erdemin kişilikle buluştuğu yerdir. Hiçbir hak mücadelesinin sahibi olmaz; çünkü mücadelenin sahibi olmaz, edeni olur ve mücadele eden insanlar arasındaki ittifakın kırılganlaşması, verilen hak mücadelesini değil haksızlığı besler. Mücadeleyi yürüten aktörler ne kadar kırılgan olursa verilen mücadele o denli zarar görür.

Hak mücadelelerindeki sorunları bir kötülük ilkesinin doğal sonucu olarak görmekten derhal vazgeçmeliyiz artık. Çünkü herhangi bir hak için mücadele ederken bir ahmak olma hakkına sahip değiliz! Çünkü böyle bir ontolojik ilke yok!

Birer hobi bahçesi olarak kullanılmaya başlanan hak mücadelelerine dikkatlerimizi yöneltmek ülkemizin geleceği için her şeyden daha fazla önem taşıyor. 

Mücadele alanları kişisel prestij için bir yatırım olarak görülmeye başlandığında yok olmaya da başlar. Mücadele etmek demek, yaşam boyu devam eden bir duyarlılıkla hareket etmek demektir. Bu yüzden içinde duyarlılığı barındırmayan bir bünyenin mücadele kültürü içinde hiçbir yeri yoktur. Gelgelelim ülkemizde hemen her hak mücadelesi alanında tam da bunun aksi yaşanıyor; mücadele alanları duyarlı insanların elinden alınıp sözde hak savunucularınca işgal ediliyor. Gerçekten hak mücadelesi veren insanların etki alanları gün be gün azaltılmaya çalışılıyor ve bu başarılıyor da! Dahası zırhını çıkarıp kalbi ellerinde ağzında gerçekle yürüyen bu cesur insanlar sosyo-psikolojik bir yalnızlığa itiliyor; onlara dil uzatıp hakaret ederek bedava kimlikler edinilip itibar ekonomisiyapılıyor.

Ülkemizin içinde bulunduğu tehdit, bir asırlık devrimin var ettiği değerlerden geriye dönme tehdididir. Bu tehdit karşısında gözlerini kapayıp mücadele alanlarını kendileri için birersığınak ve birer itibar ekonomisi olarak kullanan insanlar, hak mücadelesi veren insanlar değildir!

Karşıdevrimin meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir zamanda uzlaşmacı bir söylem benimsemek ahmaklıktan daha ötesini ifade eder.

Her hak mücadelesi direniş aşamasını geçtikten sonra ilk büyük adımını atar. Bu ilk büyük adımı atabilmek için karşıdevrim tarafından en ufak bir direnişin dahi müthiş bir süratle bastırılmaya çalışıldığı günümüzde mücadele kültürünü baltalayan insanlardan müthiş bir süratle arınmak gerekiyor. Hayır, bunun için yeni bir mücadele anlayışına ihtiyacımız yok, mücadelenin esaslarını hatırlamamız kafidir!

Aldatıcı görünümlerin maskesini indirmek, sahte varoluşları mücadele alanından uzaklaştırmak her hak mücadelesinin öncelikli gündemidir. Artık kolektif yanılsamalarınperdesi her yerde yırtılmalı, kılık değiştirmiş birer karşıdevrim figürü olan sahte varoluşlarmücadele alanlarından derhal defedilmelidir.

Polemiğin bitirildiği yerde sahte insanların söyleyecekleri de biter!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye bu değil! 31 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları