Ali Apaydın

Türkiye bu değil!

31 Ekim 2024 Perşembe

Ulus kavramımız kapitalist zihinlerin içinde zehirlendi, ulusal varlığımız liberalizm sunağında emperyalizm tanrılarına kurban edildi. Eşitlik bahçesinde kimlik çiçekleri yetiştiriliyor şimdi, özgürlük tarlasına liberal tohumlar ekiliyor, kardeşlik ülkesine etnik sınırlar çiziliyor! Suçlular aklanıyor, masumlar suçlanıyor; yalanlar ödüllendiriliyor, doğrular cezalandırılıyor. Korkutarak, döverek, öldürerek karanlık bir düzen kurulmaya çalışılıyor. Nihayetinde ekonomik ve hukuksal güvencesizlik içinde çırpınıyoruz her birimiz.

Hayır, gizli saklı bir şey olmuyor, her şey oldukça berrak bir şekilde ortada! Göğsünü gere gere değil, yerinden edilmeye çalışılırken, yerinden etmeye çalışanların yönetiminde girdi cumhuriyetimiz 101 yaşına! Ve onu yerinden etmek isteyenler konuştu bol bol, övgüler düzdüler ona, kurucuları andılar. Onu savunmasını beklediklerimizden bazılarıysa daha beterini yaptı: cumhuriyetten ne anladıklarını gösterdiler bize! Cumhuriyet nedir? diye sordular kendilerine ve acı acı bekledikten sonra onun Ebru Gündeş’le kutlanacak bir şey olduğuna karar verdiler! Ne yanıt ama!

Ama hayır, bu değil Türkiye!

Etnik söylemlerle yol almaya çalışıp eşitlikten söz edenler değil bu ülkenin eşitlik yanlıları! Özgürlükleri liberalizm çöplüğünde yeşertmeye çalışanlar değil bu ülkenin özgürlük savaşçıları! Ve silahlar gösterip kabadayılık yapan, mafyayı arkasına alıp ona buna göz dağı verenler değil bu ülkenin kardeşlik savunucuları!

Ve ekleyelim: iradesini bir kişiye emanet edenlerin kültürü değildir Kürt kültürü ve sorgusuz sualsiz emir bekleme kültürü değildir Türk kültürü!

Türkiye bu değil!

Yetmez ama evet diyenler değil bu ülkenin yazarları! Susan, korkan, ürken, saklanan kişiler değil bu ülkenin şairleri, sanatçıları! Ve adreslenmemiş tepkilerin dile getiricileri değil bu ülkenin akademisyenleri! Ve kendine tarihi bir üstat bulup onu piri yapan, düşünmeyen, aktaran kişiler değil bu ülkenin filozofları!

Mücadele alanlarını şöhret edinme mekânları olarak kullananlar değil bu ülkenin hak savunucuları!

Sosyal medya mecralarında takipçi artırıp duygu kusmaktan başka tepki vermeyen insanlar değil bu ülkenin dertlenenleri! Vaktinde hoca-efendilere övgüler yağdıran, şimdilerde milyonlarca  takipçisi olduğu ve cesur olmasına izin verildiği için cesur konuşanlar değil bu ülkenin muhalif gazetecileri!

Cumhuriyet yerinden edilmeye çalışılırken sıfatlarının anlamını unutanlar değil bu ülkenin savcıları! Lüks hayatlar sürmek için bebek canı alanlar değil bu ülkenin doktorları, hemşireleri! İmza karşılığında kendine bir hayat satın alıp attığı imzaların enkazları altında çocukları, gençleri, kadınları, erkekleri, hayvanları katledenler değil bu ülkenin mimarları, mühendisleri! Ve durup durup iyilerin saf ve akılsız, kötülerin iş bilir ve akıllı olduğunu öğütleyen insanlar değil bu ülkenin ebeveynleri!

Kuytu köşelerde kısık kısık konuşup bulduğu her fırsatta iş birliği yapan şikayetçi zihniyetler değil bu ülkenin entelektüelleri, aydınları!

***

Tekrar tekrar söylemek gerekiyor, defalarca: Karşıdevrimin en büyük başarısını ayakta alkışlayanlarla savunulacak bir şey değildir barış! Ve bebeklerin, on binlerce gencin katilinden medet umularak kurulan bir ilişki değildir kardeşlik!

Türkiye bu değil! En zor zamanlarda kurtuluş ve devrim çığlıklarıyla kendini var eden bir ülkenin gerçek yüzleri değil bunlar! Devrimci tarihi ve binlerce yıllık kültürüyle yurtta barış, dünyada barış diyen kurucuların eseridir Türkiye! Amansız kışlarda kapılardan, pencerelerden akan soğuğa karşı koyun koyuna yatıp sabahları cephelere koşan insanların eseridir Türkiye; çalışarak, çabalayarak yol alan bir kültürün eseri! Her an ayağa kalkmaya hazır, devrimci bir geleneğin eseri! İşte şimdi dağ gibi yükselme zamanı! Çünkü tatlı ve şaşkın ricalarıyla zalimden merhamet dilenen insanlar olmadı hiç bu ülkenin işçileri, köylüleri, gençleri, yurttaşları!

Bugüne ve geleceğe güzellikler ve iyilikler ekmek için bu ülkeyi adalet yasalarına göre yeniden inşa etmek isteyenlerle kendi karanlık amaçlarının içinde bu ülkeyi boğmak isteyenlerin en keskin hatlarla karşı karşıya geldiği günlerin içinden geçiyoruz. Hangi tarafta olduğumuza derhal karar vermeliyiz, çünkü ya cumhuriyetle yola devam edeceğiz ya da cumhuriyetsiz bir toplumun içinde haklarımızı bir bir kaybedeceğiz.

***

Bir toplumu, toplum yapan şey onun ulusal çimentosudur. Cumhuriyet bu çimentonun ilkelerle var edildiğinde ortaya çıkan şeydir. Bu yüzden yurttaşlar arasındaki birlik ve beraberlik cumhuriyetle, çeşitlilik ve farklılıklar da demokrasiyle güvence altına alınır. Şöyle denebilir: farklılıklarımız içindeki haklarımız için demokrasiyi ve demokrasi için cumhuriyeti var ederiz! Cumhuriyetimiz tam 101 yıl önce var edildi, şimdi demokrasiyi var etme zamanı.

Demokrasi mücadelesinin sorumluluğunu üstlenmemizi talep eden cumhuriyetimizin 101. yaşı kutlu olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Türkiye bu değil! 31 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları