Ali Apaydın

Cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!

07 Ağustos 2024 Çarşamba

2006 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nin ünlü reklam filminde tüm yurttaşlara tarihi bir uyarı ve çağrıda bulunuldu: “Tehlikenin farkında mısınız? Cumhuriyet’inize sahip çıkın!”

Bir yıl sonrasında bu reklam filminin devamında ülkemizin saatlerinin yüzyıl geriye alınmak üzere olduğu da belirtilerek bu tarihi çağrı bir kez daha tekrarlandı: “Cumhuriyet’inize sahip çıkın!”

Sonrasında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde cumhuriyet kadınının yok edildiği vurgulanıp bu tarihi çağrı önüne “artık” zarfı da eklenerek yine tekrarlandı: “Artık Cumhuriyet’inize sahip çıkın!”

İlk reklam filminin üzerinden 18 yıl geçti. Artık cumhuriyetimizin yüzüncü yılını yaşıyoruz ve yüzüncü yılındaki cumhuriyetimize sahip çıkıp çıkmadığımızı derhal yanıtlamak zorundayız. Çünkü yüzüncü yılındaki cumhuriyetimiz, cumhuriyet düşmanlarının elinde can çekişiyor!

***

İnsanlara, doğup büyüdükleri ailelerinin, sokaklarının, mahallelerinin, kentlerinin, kısacası tüm bir yaşam çevresinin içindeki birkaç seçenekten ibaret yaşamların dışında başka bir hayat yaşama olanağını sunan cumhuriyetimize on yıllardır hakkıyla sahip çıkmadık, çıkamadık!

Cumhuriyetimizi, toplumsal yaşam alanlarımızın her geçen gün artan bir bölümünü ele geçiren gericiliğin insafına bıraktık. Cumhuriyet kavramımızı onu Osmanlı monarşisinin yerine geçen basit bir rejim değişikliği olarak gören zihinlerde kirlettik. Cumhuriyet ilkelerini anlamsız ve verimsiz tartışmalar içinde boğduk.

18 yıl önce tehlikenin farkında mısınız derken bizlere bağır bağır, ne tehlikesi! diye kızanlara soralım şimdi: Gördünüz mü tehlikeyi?

Abant’ta ülke sorunlarımızı bizler için çözümleyiveren sözde entelektüellerimize de soralım: Sırf egolarınızı tatmin etmek için nelerinizi bıraktınız o masalarda?

Yetmez ama evet diyen pek bir sol, pek bir duyarlı, pek bir uzgörülü yazarlarımıza ve şarkıcılarımıza da soralım elbette: Yetti mi bu kadarı?

***

Bugün, cumhuriyetimiz hiç de kesin başarılmış bir devrim olarak nefes alıp vermiyor. Ülkemizin üzerine cumhuriyetimizi yıkmak isteyen kara bulutlar çökmüş halde. Anayasayı, yasaları, hakları tanımayan, yasallık zeminini hiçbir şekilde gözetmeyen, en temel hak olan yaşam hakkını bile hiçe sayan ve devrimin gözbebeği TBMM’yi köpek katili yapacak kadar ileri giden bir güç odağı var karşımızda.

Cumhuriyetimizin düşmanları, yıllarca cumhuriyete ilişkin her ilkenin, her değerin, her kavramın içini boşaltarak devasa bir güce ulaştılar. Anayasaya karşı çıkmayı normalleştirdiler, öyle ki artık usulsüzlükler içinde yapılan seçimlere bile tahammülleri yok! Ellerinden gelse, seçme ve seçilme hakkını da kaldıracaklar. Nitekim karşıdevrim destekçilerinden birinin “CHP yüzde 90 oy da alsa iktidar olamaz” sözlerini asla talihsiz bir açıklama olarak görme ahmaklığına düşemeyiz artık. Bakınız, Anayasa Mahkemesinin internet sitesi kapatılıyor, üzerinde daha yetkili hiçbir hukuki merciinin olmadığı Anayasa Mahkemesine gözdağı veriliyor ve Anayasa Mahkemesi bile buna ses çıkarmıyor, çıkaramıyor!

Artık tehlikenin farkında olup olmamızın hiçbir önemi yok; çünkü artık tehlikenin içinde, içinin en dibindeyiz! Ve tehlikenin en dibindeyken bile Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onu var eden devrimin de zannettiğimizden ne denli daha güçlü olduğunu fark ediyoruz şimdi.

Fark ediyoruz, çünkü cumhuriyetin ne demek olduğunu yeniden anlıyoruz. Onun Osmanlı monarşisinin yerini alan basit bir rejim değişikliği değil çok daha uzun bir tarihin parçası olduğunu, bir rejimden çok daha ötesi olan ilkeler ve değerler bütünü olduğunu ve her şeyden önce Türkiye için devrimin en büyük eseri olduğunu şimdi yeniden anlıyoruz. Çünkü şimdimizde, cumhuriyet düşmanlarının ilk kez bu denli güç sahibi olduklarını gören gözlerimiz cumhuriyetimizin posasının bile ne denli güçlü olduğunu da görüyor! Ve tüm cumhuriyet düşmanları da korka korka bunu görmeye başlıyor artık.

***

Cumhuriyet yıkılamaz! Çünkü cumhuriyet Türkiye’nin DNA’sıdır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veli zorbalığı 19 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları