YSK darbesi, referandum dümeniyle “TBMM fiilen ve resmen Külliye’ye bağlandı!” derken, yanılmışız.
Parlamento yerinde duruyormuş.
Üstelik “Adaleti aramanın tek yeri” imiş!
Cumhurbaşkanımız yalan söyleyecek değil ya.
Bu arada CHP liderini de kardeşçe uyarması boşuna değil.
“Yargı yarın sizi de davet ederse şaşmayın!”
Bir haftaya kadar, bu demeçten vazife çıkarma yarışına giren en az yirmi beş savcı çıkmazsa bu kez Cumhuriyet okurları şaşırsın.
Hazır, Kemal Kılıçdaroğlu, kendi ayağıyla Maltepe Cezaevi’ne gidiyor iken kim durdurabilir onları!
(Bu arada “muhalefete muhaliflik sayılmazsa” şu lafı da şuraya sıkıştırmak hem farz hem sünnet! Dokunulmazlığı istemeden de olsa, kendisi tartışmalı hale getirdiğine göre, yürüyüş sırasında biri de çıkıp Neşet Ertaş’ın “Kendim ettim.. Kendim buldum” türküsü kulağına fısıldanırsa Kemal Bey şaşırmamalı! Kamer Genç’in sözleri hâlâ tutanaklarda ve parlamento muhabirlerinin kulaklarındadır: “Dokunulmazlık önce muhalefet milletvekillerine lazım. İktidar kendi vekilini bakanını zaten korur, koruyor. Onları niye yargılasın, hapse atsın ki?!”)

***

Her şerde bir “hayır”.
CHP’li Enis Berberoğlu’nun Meclis’ten koparılıp hapishaneye tıkılmasında ise belki yüz bir yarar ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu siyasi hayatının en önemli hamlesini yapıp yürüyüşe geçti.
Anayasadan ve adaletten umut kestiğinden olacak, son zamanlarda, Tayyip Bey’i uyarmak için Kuranıkerim üzerine çalışmalar yapıyor.
Başta, CHP’li vekiller, herkes, “Hay Allah razı olsun” diyerek, yürüyüş fikrinin kimden ve nasıl çıktığını merak ediyor.
Zaten AKP lideri gibi öyle yüzlerce baş veya ayak danışmanı falan yok.
Naçiz kanaatime göre, iktidarın azgınlığına engel olacak ayetler ararken “yürüyüş” fikrini Kuranıkerim’de kendisi buldu.

***

Kuran’da “yürüyüş” ile alakalı 5 ayet var:
Birinde “Firavun” adı geçtiği için çok ilgisini çekmiş olmalı.
“Musa’ya şöyle vahyettik: (Mısır’dan çık) Kullarımla geceleyin yürü ve (asânı vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artık firavunun) yetişmesinden korkmazsın, (boğulmaktan) endişe etmezsin.” (Taha Suresi 52. Ayet)

***

Mübarek ramazan ayındayız. Şunu söylemek sevap:
Başımızda, başta, “kul hakkı” olmak üzere yemediği hiçbir halt kalmayan ve İslamın temel hiçbir günahına aldırmayan bir iktidar var.
Bu iktidarı anayasa ve hukuk ile yola getirmek kolay değil.
En doğrusu bunları yanlış kullandıkları din-iman silahı ile vurmak üzere yollara düşmek.
Kemal Bey bunları düşünürken belli ki “Şuara” (Şairler) suresine gözü takıldı.
52. ayette “yürüyüş” adabı hatırlatılıyor:
“Yürüyüşünde tabii ol, sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, elbette eşeklerin sesidir.”
Tövbe tövbe.
Burada dini siyasete ve ticarete alet edenlere ince mesaj ve imalar varsa çar-çop!
Elbette Kemal Bey’in yürüyüşü ile ayetler arasında ilinti kurmayı “şirk” yani “Allah’a eş koşma günahı” diye niteleyenler çıkacaktır.
Şunu anımsatmakla yetinelim:
“Şirk, maalesef Tayyip Bey sevdası yüzünden ipin ucunu ve aklını kaçıranlara mahsus bir ağır günah”!
Bu konudaki bir rekor sahibini de anımsatmadan geçmemek gerek:
AKP Siirt milletvekili Prof. Yasin Aktay, Meclis’te “Biz Erdoğan’ın adını anınca salavat getiririz!” diyecek kadar kendinden geçmiş bir muhteremdir!
“Ümmetin Önderi” Sayın Cumhurbaşkanımız ise bu lafı - gafı nedeniyle kulağını çekmek şöyle dursun, kendisini “AKP Parti Sözcüsü” yaptı.
Bir süre sonra da bu “terfi”nin, Aktay’ın şirk günahına ortak olmak anlamına gelebileceğini fark etmiş olmalı ki, kendisini görevden aldı.

***

“Yürüyüş” ve adabı, sadece siyaseten değil, dinen de çok önemli.
Tayyip Bey ise malum olduğu üzere fıtraten özel bir üsluba sahip.
Siyaset sahnesine adım attığı sıralarda, biraz da rahmetli Ecevit’in adımlarından kurtulmuş olmanın sevinciyle, Karadeniz’de “Yürüyüşüne hastayım!” nidalarıyla karşılanıyordu.
Hasta olma sırası şimdi, belli ki kendisine geldi...
Kemal Bey’in yürüyüşünü yargıya ihbar ediyor!