Karne hediyesi yarım kaldı...

12 Haziran 2016 Pazar

MİT’te tık yoktu; “İstirahat teşkilatı oldular!” diye dertleniyorduk. Yanılmışız!..
Amerika’da istihbaratın “feriştahını” ele geçirdiler. Ve Tayyip Bey’in ve milletimizin itibarını tuz buz olmaktan son anda kurtardılar.
Plan sahiden çok parlaktı..
Bütün dünyanın izlediği cenaze töreninin iki aşamasında iki sıfatını da birden konuşturacaktı:
Dünya Lideri ve Ümmetin Önderi
Zamanın ve mekânın ruhuna “cuk” oturuyordu.
Ya bizzat kendisi..
Ya da “şeyhülislam” gibi refakatteki Diyanet İşleri Başkanı, dünya TV’lerinin canlı yayınlarında Muhammed Ali’nin ruhuna fırsatını yakalayıp “Elham” (Belki de “Yasin” veya “Tebareke”) okuyacaktı.
Ama olmadı. İstihbarat gelince, “Konuşma yapmaya izin verilmedi” gerekçesiyle “cenaze turu” yarıda kesilip yurda dönüldü!
Oysa cümbür-cemaat, torun-damat yüksek profilli bir heyetti.
(Her dede gibi torunu, Ahmet Akif’i (9) çok seviyordu. Karne hediyesi olarak Muhammed Ali’nin cenaze töreni ömür boyu arkadaşlarına anlatacağı bir armağan olacaktı!)
Torununu seven damadına katlanır. Heyete Bakan Berat Bey de dahil edildi.
Torun mezarlığa götürülmedi. Bütün umut 15 bin kişilik salondaki toplantıdaydı.
Ama son anda o meymenetsiz hahamın terbiyesizlik edeceği istihbar edilince, ülkeye geri dönme kararı alındı.
Her şerde, bir hayır!
Yoksa, asıl mesleği dergicilik olan o tuhaf hahamın “Siz Kürtleri öldürmeyi iyi bilirsiniz!” tonundaki sözlerini sineye çekmek zorunda kalacaktı.
Oturduğu yerden “Van minits!” diye bağıracak, sahneye fırlayacak hali yoktu!
Dedik ya, her şerde bir hayır!

***

Ramazan, en mübarek ay!Ezan, Kuran, hatim, reklam ve tanıtım her yerde.
Diyanet İşleri Başkanlığı da büyük bir kampanya başlattı.
Gönül ve fikir çelen bir sloganı var:
Gelin Gönüller Yapalım!
Bir de eki:
Bu ramazan ve her zaman!
Önce, Başkan Mehmet Görmez, epeydir uzun vaazlarla ve hutbeler okuyarak “gönül yapma”yı anlatıyor.
Okulda, sokakta, evde, dairede, özellikle de devlet ve siyaset katında, herkes birbirinin gönlü kırma yarışında.
Gönül yapmayı sözlükler “Gücenmiş bir kimsenin gönlünü uygun söz ve davranışlarla yeniden hoş etmek” diye tanımlıyor.
Fırsat çıktıkça yazmaya çabalıyoruz.
Ülkede önce analar ağlıyor. Ağzını açan ilk anaya, avrada yöneliyor.
At sahibine göre kişner derler.
Avrupa’nın en büyük havaalanının müteahhidi bile, milletin “a”sına göz dikti.
İlhamını “ ‘Ananı da al git’ten almış olacak!” yazdık diye Saray’ın ceza davası talebiyle mükerreren mahkemelere çıkarıldık.
Benzer haller yüzünden yüzlerce, binlerce gazetecinin, akademisyenin, gencin gönlü bin bir yerden kırık.
Kırmaya da devam ediyor:
Belli ki Diyanet’in kampanyasından haberi yok!
Yoksa tam da ramazan başlarken kalkıp da “Anne olmayan kadın yarımdır!” buyurur muydu?
Anne olmak isteyip de olamayan binler on binlerce kadın var ülkemizde. Ya yarım erkekler?
Kanıtı pastane açar gibi her yerde açılan “tüp bebek” merkezleri.
Takdiri ilahi”ye inanan ve henüz “yarım” durumda bir kızı olan birinin çıkıp da anne olmayanları “yarım kadın” ilan etmesi hele, oruç ayında yenecek bir nane değil!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Rastlantı 27 Ekim 2024
Tek şer 2 hayır 20 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları