Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Delinmiş tapunun davası
“Devletin dini adalettir!” buyurdu.
Tafsilatlı örneklerle ürkütücü tepki iletileri geliyor:
- Buyurun devlete..
- Buyurun dine..
*
Aklı, vicdanı olan kimsenin din ile derdi olamaz. Olsa olsa dinbaz ile olur.
Devlete söz söylemek ise derin konu. Bundan “devletin başına yan baktın” anlamı çıkaranlar olduğu için başınız ağrıyabiliyor.
Ama adaletten herkes dertli.
“Devletin dini adalet ise mahkemelerin bu ataleti nedir. Bir de sahi, belediyelerin dini nedir?” diye yazıya oturduk ki, e-posta ekranına bir ileti düştü:
“Sizinle 40 (kırk) milyar TL dolayındaki bir mülkiyete çökme olayını paylaşacağım.”
*
“Çökme” bu dönemin en seksi politik kavramı. (Daha seksileri de var. O başka yazıya.)
Çökmenin bir ucunda “mafya” , öteki ucunda mağdur vatandaş(lar), bir de buna seyirci devlet var.
Okurumuz Av. Recep Baki’nin yakınması mafyadan, devletten, dinden falan değil, belediyeden.
Son seçimdeki yüzde 65.9 oyu ile AKP’nin en sağlam kalesi, İstanbul’un en özel ilçesi, simgesi lotus çiçekli ve hedefi belli Sultanbeyli’den:
“Bu ilçedeki hisseli arazilerin tümünün mülkiyeti resen Sultanbeyli Belediyesi adına tescilli, imar planına ve fiili kullanım sınırlarına göre bu hisseli arazilerde parselasyon işlemin yapılarak tapuya kaydediliyor. Bunda kamu yararı açısından bir sorun yok. İlgili yasaya göre yaklaşık 9 (dokuz) milyon m2’lik bir sahayı kapsıyor.”
Sultanbeyli ayıptır söylemesi Reyiz’i ile bir dönem rakipsiz iki dönem de ortak seçim bölgemiz.
Burası İstanbul’un hazine arazileri en çok işgale uğrayan ilçesi.
İşgalcilerin kaçak diktikleri binalara yıllardır göz yumulmuş, belediyenin de her hizmetinden yararlandırılmış sultanlığı da beyliği de hak etmiş bir ilçesi.
Ama nedense gerçek tapu sahiplerine kendi mülklerine erişimi yıllarca engellenmiştir.
Belediye 9 milyon metrekareye yayılmış bu arazilerdeki işgalci varlığını sonunda kabul etti. İşgalçilere tapu verileceğini ama buradaki gerçek tapu sahiplerinin de haklarını koruyacağını, adil dengeyi de mutlaka sağlayacağını ilan etti.
Yıllara yayılan uygulamada ise tam tersi oldu.
Sultanbeyli Belediyesi, konu mahkemeye intikal edince “Mülkiyet sorununu çözmek çok zaman alıyor. Nasıl olsa emsal kararlar var. Hem makul süre de geçmedi. Davanın reddini” talep etti.
Oysa gerçek bu değil.
Buyurun okurumuzun mahkemedeki feryadına:
“Burada mülkiyet problemi yaşayan bizleriz. Bakınız, bu elimdeki Türkiye Cumhuriyeti Tapu Senedi. İşgalcilerin hiçbir zaman tapusu olmadı ki, mülkiyet problemleri olsun. Siz bizlerin tapularını aldınız, işgalcilere dağıtıp para kazanıyorsunuz. Peki bu paralar nerede, aldığınız paralar bizlere neden ödenmiyor.”
*
Belediyenin sığındıdığı akla ziyan tek bahane “makul süre geçmedi!”
Oysa parselasyon işlemleri çoktan bitmiş. Tapular tescil edilmiş. Belediyeden ve adaletten istenen- beklenen “işgalcisi olmayan parsellerin veya bedellerinin ödenmesi.”
Sultanbeyli Belediyesi ise bu talebe kulak asmayınca, dava açılıyor. Ama alt mahkeme “makul süre geçmedi” diye davayı reddediyor.
Dava şimdi üst mahkemede devam ediyor.
Bu dava, tam bir tapunun delinmesi davasıdır.
“Tapuyu deldirtmem!” sözü ülkenin kırk yılına damgasını vuran Süleyman Demirel’indir.
Mülkiyetle, toplumsal özgürlükler demokrasi arasında güçlü bir bağ vardır. Bireylerin mülk sahibi olması ve devletin de bu mülkü muhafaza etmeyi üstlenmesi çağdaş devletin en önemli işlevlerinden biridir.
Bu yüzden taşınmaz mülkün resmi belgesini veren ve bunu devlet adına koruyan kamu görevlilerine “Tapu Muhafızı” denir – idi. (Bu kavram- Unvan iktidarı rahatsız etmiş olmalı ki, yasa çıkartarak onu da Tapu Sicil Memuru yaptılar.
*
Ülkemizin de taraf olduğu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi mülkiyet hakkını 1. Kuşak Haklardan sayıyor.
Sultanbeyli’de hakkı çiğnenenlerden antika halıcı Erol Kazancı, tıp profesörü Hüsrev Hatemi gibi şiire sarılamıyor. Ama hissiyatını onun şiiri ile ifade ediyor:
“benim şiirim ne tüfektir;
ne kelebek ne de hayal ülkesinin narin bir kızıdır;
o, gözlüklü ve siyah kolluklu/bir tapu sicil muhafızıdır ki,
eski günlerin ve anıların / tapularını saklar.
Gel ey muhafız bey, lütfen../o arsa ki 1943 yıllarının
anılarıyla dopdoludur,/ bir anı müteahhidi alıp /../ kat karşılığı bina dikecek.”
**
Çok şükür belediye demek devlet değil ki tapudaki adaletsizlik, dinsizlik olsun.
Densizlik diyelim, bağımsız yargının kararını bekleyelim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!