Ahmet İnsel

Sorumluluk CHP ve MHP’nin sırtında

18 Haziran 2015 Perşembe

7 Haziran seçimleri hiçbir partiye tek başına yönetme yetkisi vermedi.
Buna karşılık seçmen çoğunluğu Tayyip Erdoğan’a, Ahmet Davutoğlu’na ve bu liderlerin ipoteği altındaki AKP’ye yeter dedi. Sadece Tayyip Erdoğan’ın yanında, Ahmet Davutoğlu da bugün sırtında ağır bir yük taşıyan bir siyasal figür. Cumhurbaşkanı vesayetinde hükümet sistemine göz yummuş olması ve bugün iflas etmiş olan Suriye politikasının sorumluluğunu taşıyor. Her ne kadar Davutoğlu “hodri meydan!” diye efelenmeye kalksa da, bunun kolu kanadı epey kırılmış bir horoz efelenmesi olduğu açık. Bugün Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Türkiye siyasetinde varlıklarıyla istikrarsızlık üreten en önemli unsur konumundalar.
7 Haziran seçimleri Tayyip Erdoğan’ın yere kapaklanması, AKP’nin de ciddi tökezlemesiyle sonuçlandı. Ama Erdoğan, eskisi kadar güçlü olmasa da inisyatifi eline alma olanaklarına hâlâ sahip. AKP yönetimi de bu vesayet gücünün ipoteği üzerinden kalkmadığı için, Meclis’teki göreli büyük grubuna rağmen, oyun kurucu olma kapasitesine bütünüyle sahip olamıyor. Bütün bunlara rağmen, AKP’nin seçimlerden büyük ara birinci parti olarak çıkmasını, Meclis’te en büyük gruba sahip parti olmayı korumasını küçümsemek, başını kuma gömmek olur.
Büyük ihtimalle bu ayın son haftası içinde Meclis açılacak. Meclis başkanı seçimi yeni güç dengesinin sınandığı somut ilk adım olacak. Başkanın AKP’li olmamasının sadece simgesel değil, Tayyip Erdoğan’ın manevra alanını biraz daha daraltmak açısından önemi var.
Erdoğan görevi ilk Davutoğlu’na vereceğini ilan etti. Davutoğlu’nun kurmaya çalışacağı hükümette yer almak, diğer üç parti için de, her şeyden önce Suriye politikasının ve hukuk devleti tahribatının ağır faturasını paylaşmak anlamına gelecek. Cumhurbaşkanı’nın yürütmeye müdahalelelerinin önünü alma konusunda da belli ki büyük zorluklar yaşayacak hükümetin bu küçük ortağı. Böyle bir koalisyonun son derece açık ifade edilmiş ilkelere ve kısa-orta vadeli yapılacak somut işler listesine dayanan bir uzlaşma metnine dayanması şimdilik zayıf bir olasılık gibi gözüküyor. Davutoğlu’nun son konuşmaları veya Cumhurbaşkanı’nın Tel Abyad’dan IŞİD güçleri püskürtülürken söyledikleri bir tavır değişikliğine işaret etmiyor.
Bütün bunlara rağmen, 7 Haziran sonrası oluşan siyasal güç dengesi ve yeniden ön plana çıkan parlamenter demokrasi olanakları, Erdoğan ve AKP hükümetinin demokratik hukuk devleti alanında açtığı bazı yıkımları öncelikle tamir etmeye izin veriyor. Bir dizi konuda üzeri örtülen, gizlenen yasadışı işlemlerin üzerine eğilmeyi mümkün kılıyor. Ancak bu noktada yatan tehlike, Erdoğan ve AKP yönetiminden hesap sormanın önümüzdeki dönemde CHP, MHP ve HDP saflarında ve seçmen tabanında asli beklenti haline gelmesidir. Hesap sormak ancak hukuk devleti ayakları üzerine yeniden oturtulup, demokratik ilkeler yeniden egemen kılınınca sağlıklı biçimde yapılabilecek bir iştir. Aksi durum hesap sormaya değil, öç almaya işi götürür. Öç almak siyasal bir eylem değildir.
CHP, MHP ve HDP gruplarının oluşturduğu Meclis çoğunluğunun sırtında, Erdoğan ve Davutoğlu hükümetleri ve fiili başkanlık sevdasına kapılan son cumhurbaşkanının büyük tahribata uğrattıkları demokratik hukuk devletinin kurum ve kurallarını hızla tamir etme, ayakları üzerine dikme sorumluluğu var. Bu üç partinin hiç birinin tek başına gerçekleştirme imkânına sahip olmadığı bir sorumluluk bu. Ama bugünkü yapısı içinde AKP ile iktidar ortağı olarak bu sorumluluğu yerine getirme imkânları her üç partinin de çok sınırlı olacak. Meclis aritmetiği geriye çok az seçenek bırakıyor. MHP’nin akut HDP alerjisi alternatif hareket alanını iyice daraltıyor. Bu ise HDP’nin sırtındaki yükü hafifletiyor. Ona yapıcı bir muhalefet konumu dışında başka bir seçenek bırakmayarak, yüzde 100 oranında artırdığı oylarını konsolide etme olanağı veriyor. Eğer MHP bu tavrını sürdürürse, HDP yapıcı muhalefeti sürdürerek seçmen tabanını daha da genişletebilir.
Meclis açılınca, siyasi basiret sınavını esas CHP ve MHP verecek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları