Ahmet İnsel

Portekiz’de sol ittifakın başarısı

05 Eylül 2017 Salı

Portekiz’de, Ekim 2015’teki genel seçimler sonrasında sağ koalisyon hükümetinin devam etmesi bekleniyordu. 2011’den beri çok katı bir kemer sıkma politikası uygulayan sağ koalisyon, seçimlerden birinci parti olarak çıkmış ama meclis çoğunluğunu elde edememişti. O arada hiç beklenmedik bir şey oldu. Sosyalist Parti lideri Antonio Costa, Sol Blok ve Komünist Parti ile Yeşiller’in oluşturduğu Birleşik Demokratik Koalisyon’un kendilerini destekleyeceğini ilan etti. Portekiz’de Salazar diktatörlüğünün devrilmesinden beri gerçekleşmemiş bir ittifaktı bu. İttifakın ana şartı, kemer sıkma politikasına son verilmesiydi.
Diğer iki grubun dışarıdan desteklediği Antonio Costa hükümeti kurulur kurulmaz, Portekiz’in yeni bir Yunanistan olacağı yorumları ana akım medyada hemen boy gösterdi. IMF, AB Komisyonu ve “piyasalar”da kaşlar çatıldı, sosyalist hükümete parmak sallanmaya başlandı.
Costa hükümeti verdiği sözden dönmedi. Bir yandan yabancı yatırımları cezbedecek önlemlere devam ederken, diğer taraftan halkın alım gücünü arttıracak adımlar attı. Asgari ücret yükseltildi. Kamu sektöründe maaşlar ve emekli aylıkları kriz öncesi seviyesine çıkartıldı. Yoksul hanelere yapılan yardımlar arttırıldı. Kamu yatırımlarına hız verildi. Gelir vergisine getirilen ağır yük hafifletildi. Buna karşılık altı yüz bin Avro’dan daha değerli evlere lüks emlak vergisi getirildi...
Kemer sıkma politikalarının alternatifi olmadığına herkesi inandırmaya kararlı olanlar felaket tellallığı yapmaya devam ederlerken, Portekiz’den beklenmedik haberler gelmeye başladı. Bütçe açığı hızla azalmaya devam ediyordu. Bu açık 2017’de GSYİH’nin yüzde 2’sine düştü. Şirketlerin yatırımları ve ihracat artıyordu. Hükümet yabancı yatırımlara teşviki arttırmış, diğer yandan sağ hükümetin özelleştirme kararlarını iptal etmişti. 2013’te yüzde 17 olan işsizlik, 2017 ortasında yüzde 9’un altına indi.
Portekiz’de halen turizm gelirleri rekor kırarken, gayrimenkul piyasasında, özellikle yabancıların gelişiyle, büyük bir hareketlilik gözleniyor. İnovasyon ve teknolojiye bağlı bir üretim hamlesi bunu tamamlıyor. 40 aydan beri kesintisiz olarak artıda olan büyümenin, 2017’de yüzde 2 civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Elbette Portekiz ekonomisinde kırılganlık faktörleri bütünüyle yok olmuş değil. Kamu borcu halen GSYİH’nin yüzde 130’u seviyesinde ama bu oran, bütçe açığının azalmasına paralel olarak, düzenli düşüş eğiliminde.
Portekiz’in büyüme ve istihdam yoluna, daha önce uygulanan kemer sıkma politikaları sayesinde girdiğini iddia etmek mümkün. Ama bu başarı, neoliberal dogmanın hegemonyasını kırıp, kemer sıkma fasit dairesinden kurtulmakla elde ediliyor. “Dayatılan kemer sıkma politikalarının Portekiz’i otuz yıl geriye götürdüğünü” belirterek, buna son verme vaadiyle iktidara gelen sol hükümet, iki ay sonra ikinci yılını dolduracak. Elde edilen iktisadi ve sosyal sonuçlar, bir ay sonra yapılacak yerel seçimlerden sol partilerin zaferle çıkması ihtimalini güçlendiriyor. Kamuoyu yoklamaları, Sosyalist Parti’yi sağ ittifakın on puan önünde gösteriyor.
Portekiz’de, 2015 sonbaharına kadar yan yana gelmeleri imkânsız gibi gözüken üç sol siyasal akımın bir hükümet programı üzerinde anlaşması ve bunu disiplinli biçimde iki yıldır uygulayabilmesi, kendi başına bir mucize gibiydi. Bugün Portekiz örneği, Avrupa sol hareketlerine önemli bir alternatif deneyimi sunuyor. Sağ partilerin rahatlıkla gerçekleştirdikleri iktidar için ittifak pratiğini, neoliberal hegemonyayı reddedip, kendi asgari müştereğinde ve makul olanda anlaşarak, solun da başarabilmesi mümkün.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları