Ahmet İnsel

İki turlu seçimin sonucu

05 Kasım 2015 Perşembe

Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerini tekrarlatarak, bir bakıma, Türkiye’de iki turlu seçim denemesi yaptı. Seçmenlerin ikinci tercihlerini ifade edebildikleri bir ikinci tura oynadı. Ve kazandı.
Oynadı derken, yapılanın ağırlığını hafifletmek için değil, bunun kazanma ve kaybetme risklerinin inceden hesaplandığı bir hamle olduğunu kastetmek için söylüyorum. Kanlı, çok kanlı bir oyun olduğu şüphesiz.
Seçimleri tekrar ettirmeye zorlarken AKP reisinin 7 Haziran’daki durumdan daha fazlasını kaybetme riski vardı ama zayıf bir ihtimaldi. Karşısında üç benzemezden oluşan muhalefet bir blok oluşturmuyordu. Bu nedenle yeni seçimde birkaç puan daha kaybetse bile, partisinin içinde yer almayacağı bir koalisyonun Meclis’te oluşması ihtimali sıfıra yakındı. Seçimi ikinci tura zorlayarak, arada kaos tehdidinin kuvveden fiile dönüşmesini düzenleyerek ya da en azından destekleyerek, bunu fırsata çevirerek, kazanma ihtimalini güçlendirdi. Beklediğinin üstünde bir başarı elde etti. 7 Haziran ertesi, AKP ile koalisyon fikrini “ihanet” çığlıklarıyla karşılayanlar belki şimdi memnundurlar.
1 Kasım’da iki turlu seçimin Türkiye genelinde şimdi ve yakın gelecekte büyük kazananının Sünni, milliyetçi, muhafazakâr blokun merkez partisi AKP olacağı kanıtlandı. MHP kurmayları kendilerinin Türkiye’nin en büyük ikinci tercih partisi oldukları inancıyla avunabilirler. Kendi seçmenlerinin ikinci tercihi, Erdoğan tepkisine rağmen, AKP, MHP, HDP’yi, seçmeniyle birlikte iç düşman olarak görüyor. Bunu biliyoruz. Ama belli ki, CHP’yi de, bir arkadaşımın çok doğru tespitiyle, Kürt muhibbi “light HDP” olarak görüyor.
HDP seçmeninin önemli bir kısmının da ikinci tercihinin AKP olduğu biliniyordu. Somut olarak görüldü. Kentli, orta sınıf Türkiyeli Kürtlerin içinde, yeni bir umutla yüzü 7 Haziran’da HDP’ye dönen kesim, 1 Kasım’da ikinci tercihini kullandı. HDP’ye son seçimde 5 milyon oy verenler içinde bunu yapma eğiliminde olan bir seçmen topluluğunun olduğunu hem HDP, hem AKP yöneticileri biliyor. Özsavunma/özerklik ilanlarının, kurtarılmış bölge ve mahalle stratejilerinin, yüzde on barajı kalktığında HDP’yi çok daha aşağı çekecek olma ihtimali güçlü.
1 Kasım’da yeniden AKP’ye dönen oylar, “kötünün iyisi” oyudur. AKP ideologlarının kurguladıkları medeniyet ihyası projesine katılım oyu değildir. Ama Meclis’te rahat bir AKP çoğunluğu oluşmasına yol açtığı için, bu medeniyet ihyası projesinin hayata geçirilmesini kolaylaştırmıştır. Önümüzdeki dönemde, Erdoğan’ın partisi Meclis’te 1520 milletvekillik bir ek destek bularak, ki bu çok zayıf bir ihtimal değil, sivrilikleri biraz törpülenmiş bir başkanlık rejimi anayasasının son üç ayda yaşadığımıza benzer koşullarda halkoylamasında kabul edilmesini sağlayabilir.
Evet, zor günler, aylar, yıllar önümüzde. Kanun devleti bile olmamaya başlayan iktidar gücünün uygulamalarının, hâkim parti rejiminin parti devletine dönüşmesinin önünde parlamenter demokrasi ve hukuk devletinin kurumsal engelleri kalmadı. Fiili başkanlık rejiminin arkasında bütün kamu kurum ve kuruluşlarına hâkim, rahat bir Meclis çoğunluğuna sahip bir parti var. İktidar gücü kendi seçmen kitlesine medya aracılığıyla aykırı ses ve bilgilerin ulaşmasını engellemeyi büyük ölçüde başarmış durumda. 1 Kasım seçimleri için geçerli olan, “seçim temizdi ama seçim kampanyası bütünüyle adaletsiz ve baskıcıydı” değerlendirmesinin halkoylaması için de geçerli olması muhtemeldir.
Buna karşı neler yapılabileceğini düşünmek ve hayata geçirmek zamanı şimdi.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları