Ahmet İnsel

CHP yönetimine ne göründü?

21 Nisan 2016 Perşembe

Bugün, bir erteleme olmazsa, AKP milletvekillerinin hepsinin imzasıyla Meclis’e sunulan, dokunulmazlıklarla ilgili geçici anayasa değişikliği önerisi Anayasa Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacak. AKP ve MHP’nin Kürt sorununda oluşturdukları milliyetçi cepheye, CHP’nin “komşular ne der” endişesiyle nasıl dahil olduğunu göreceğiz.
Eğer CHP yönetimi girdiği yolun nasıl güçlü bir tuzak olduğunu görüp, son anda geri adım atma kararı almazsa, uzun yıllar kuyruğuna takılı bu tenekeyle dolaşmak zorunda kalacak. Genel kurulda yapılacak oylamanın sonucu ne olursa olsun, CHP milletvekillerinin ezici çoğunluğu vicdanlarının sesini dinleyerek “hayır” oyu kullansalar da, CHP yönetimi, “Öneri anayasaya aykırıdır ama biz ‘evet’ diyeceğiz” demiş olma tutarsızlığının bedelini siyasal olarak çok ağır ödeyecek. AKP’nin dokunulmazlık manevrası, bunu önceden öngörmemiş olsa da anamuhalefet partisini darmadağın etme tali hedefini de içeriyor.
Daha bir ay önce CHP Genel Başkanı, “Geçici bir düzenleme değil, dokunulmazlıklar konusunda kalıcı bir düzenleme yapmamız gerekiyor. Kürsü dokunulmazlıkları hariç, bütün dokunulmazlıkları kaldıralım” diyordu. Ardından, getirilen önerinin nasıl oportünist bir manevra olduğunu, “Önce kalkacak, sonra devam edecek; çifte standart... Bir yerde ya dokunulmazlık vardır, ya yoktur...” diyerek eleştiriyordu. Hatta daha ileri gidip, dokunulmazlıklar geçici olarak kaldırıldıktan sonra, “yargılananlardan herhangi birisi Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunda söz konusu madde iptal edilecektir” kesin hükmünü dile getiriyordu.
Ne olduysa oldu ve geçen hafta Kılıçdaroğlu, teklife hayır demeleri halinde HDP’yi desteklemekle ve terörle mücadeleye engel olmakla eleştirilecekleri gerekçesiyle tavrını aniden değiştirdi. “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” diyerek, CHP’nin son yıllarda zar zor oluşturmaya başladığı Türkiye’de demokratik ilkelerin güçlü dayanağı olma iddiasını tuzla buz etti. CHP grubu hiç fire vermeden “hayır” oyu verse -ki bu elbette olmayacak- ya da ezici çoğunluğuyla “evet” dese de Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi her durumda çok ağır bir darbe alacak.
Komisyonda ve genel kurulda AKP önerisinde yapılacak tali değişikliklerin kötü bir makyajdan fazla bir değeri olmayacak. Değişikliğin anayasaya aykırılığı gerekçesiyle AYM’ye götürülememesinin yasa önerisinde öngörülmesi, zaten yapılanın niteliğini kendiliğinden tanımlıyor. CHP yönetimi işte böyle bir anayasa değişikliğine “evet” demeye milletvekillerini çağırıyor. Daha fazla söze gerek yok...
Genel kurulda anayasa değişikliğinin halkoylaması koşuluyla kabul edilmesi ihtimali zayıf. AKP’nin vereceği cüzi firenin CHP grubundan evet oyu verecek milletvekilleriyle telafi edilecek olması daha güçlü bir ihtimal. Kaldı ki, değişiklik halkoylamasına gidecek olsa da durum CHP açısından zor olacak. CHP yönetimi hangi gerekçeyle, hangi yüzle halkoylamasında “hayır” oyu verme çağrısında bulunacak? Yönetime rağmen “hayır” oyu vermiş milletvekilleriyle mi övünecek? “Anayasaya aykırı ama evet deyin” çağrısını tekrarlayıp, seçmenlerin tam tersi yönde davranmasını mı el altından destekleyecek? Halkoylamasında “evet” oyu verme çağrısında bulunmasa, bu kez AKP tarafından daha fazla tefe konacak.
CHP Genel Başkanı’nın bir ay önceki tavrı tutarlıydı. Kürsü dokunulmazlığıyla sınırlı kalıcı bir değişikliği savunuyordu. Bugün “evet” dediği değişiklik ise kürsü dokunulmazlığını da fiilen kaldırıyor! Bunu yaptıktan sonra, “hepimiz gidelim bağımsız yargının önünde hesabını verelim ve milletin önüne öyle çıkalım” demenin, “biz de hapis yatıp, bedel öderiz gerekirse” diye efelenmenin ciddiye alınacak bir yanı kalmıyor. Zaten ciddiye alan da yok!
CHP’nin ani tavır değişiminin bir pragmatizm patlaması veya bir cin fikir taşması olduğunu düşünmek mümkün. Ama yönetime “iyi saatte olsunlar”ın görünmüş olması ihtimali bence daha yüksek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları