Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
‘Can isimli şahıs’ hep olağan şüpheli
Geçen şubat ayında, başka birkaç kişi gibi, bana da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’ndan bir tebligat geldi. “Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün araştırmalarına istinaden PKK/KCK terör örgütüne üye olmak suçunu işleme ihtimaline binaen” yürütülen soruşturma kapsamında, telefonlarımın dinlendiği yazıda belirtiliyordu. Sonunda da “atılı suçun işlendiğine dair yeterli delil elde edilememesi nedeniyle” dinlemeye son verildiği ve kayıtların imha edildiğini savcı bildiriyordu.
Dinlendiği belirtilen telefonlarımın arasında Türkiye’deki numaralarımın yanında, Paris’teki ev ve cep telefon numaraları da yer alıyordu. Soruşturma numarasından hareketle avukatlarımız dosyayı istedi ve 2016 başında kovuşturmaya yer olmadığı kararı alındığını öğrenmiş olduk. Ama 595 sayfalık dosyada dinleme kayıtları, herhalde “imha edildiği için” yoktu. Bu nedenle ne dinlediklerini öğrenemedim. Daha önemlisi Paris’teki ev telefonunun Türkiye’den nasıl dinlenebildiğini çözemedim. “Suç işleme ihtimali” gerekçesiyle iletişim dinlenme kararı almak gibi bir hukuk garabeti de işin cabası.
Dosyadaki belgeler
Buna karşılık, içinde bir sürü önemsiz evrakın olduğu dosyayı karıştırırken bu soruşturma ile bir alakası olmayan, 20 sayfalık bir dinleme ve soruşturma evrakı karşıma çıktı. İsim ve soyadları açık olarak yazılmış birkaç kişiyle birlikte, “Can isimli şahıs” olarak belirtilen, Ankara Çankaya’daki açık adresi, TC kimlik numarası ve … “dundarcan”la başlayan iki email adresi olan şahsın, “ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturarak anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik suç işlemek, terör örgütü üyesi olmak, eylem ve faaliyetlerde bulunmak” suçundan iletişiminin tespit edilmesini Savcı Muammer Akkaş, 2 Ağustos 2013’te talep etmiş. Hâkim Süleyman Karaçöl, 5 Ağustos’ta bu talebe olumlu cevap vermiş.Üç ay sonra, 29 Ekim’de, aynı savcı dinleme ve izleme faaliyetinin uzatılmasını talep etmiş, aynı hâkim de beş gün sonra iletişim dinlemesini üç ay daha uzatmış. Arkası bu dosyada yok.
Savcının hâkime kanıt olarak ekte sunduğu birkaç dinleme kaydı, 17 Temmuz 2013’te başlıyor ve ağustos ayının sonunda kadar gidiyor. Belli ki dönemin Başbakanı Erdoğan’ın Gezi olaylarını bir darbe girişimi olarak tanımlamasını takiben, onun çağrısıyla başlatılan darbe soruşturmasıyla ilgili yapılmış bu dinlemeler. Hâkim, Can isimli şahıs ve diğerleriyle ilgili dinleme kararını, “grubun hiyerarşik yapısının deşifre edilerek faaliyetlerinin ortaya çıkarılması” ve “delillerin eksiksiz toplanabilmesi” olarak gerekçelendirmiş. Kovuşturmanın sona erip ermediğini bilmiyorum.
Gelelim bugüne. Teknik büro amirliğinin “Can isimli şahıs” olarak kodladığı Can Dündar, şimdi casusluk ve devletin sırlarını deşifre etme suçlarından Erdem Gül’le birlikte yargılanıyor. İktidar basını, Can Dündar’ın FETÖ ile işbirliği içinde hareket ettiğini iddia ediyor. Hatta davanın Fethullah Terör Örgütü davasına bağlanmasını talep edenler de var. Cumhurbaşkanı bu iki gazetecinin serbest yargılanmalarına karşı çıkıyor, ağır bir ceza almalarını, davaya şahsen müdahil olarak, açıkça ve ısrarla talep ediyor.
İlginç manzara
Ama bu FETÖ konusu biraz karışık. Bu dinleme kararını gösterince, Can Dündar, bu hâkim Süleyman Karaçöl’ün, Silivri Cezaevi A Blok’ta kendisininkinden iki hücre ötede yattığını söyledi. Savcı Muammer Akkaş da, şimdi hakkında yakalama kararı olduğu için yurtdışına çıkmış. Herikisi de FETÖ davasında yargılanıyor!
Ortaya çıkan manzara ilginç. Temmuz 2013’te Başbakan ve partisi Gülen cemaatiyle daha köprüleri tam atmamışken Gezi olaylarını bir darbe girişimi olarak tanımlayıp, şimdi FETÖ davasından yargılanan savcı ve hâkimlere soruşturma emri verirken Can Dündar şüpheliler cenahında! Bu savcı ve hâkim darbe teşebbüsünde bulunduğu iddia edilen Fethullah Terör Örgütü davasından yargılanırken, Can Dündar gene zanlı. Bu kez, geçmişte onu izlemiş, dinlemiş, hakkında soruşturma yürütmüş bu örgütün yönlendirmesiyle devlet aleyhine faaliyet yürütmekten tutuklanıyor, yargılanıyor!
Garip bir durum. Ne var ki gariplik Can Dündar’da değil. O, gazetecilik görevini hakkıyla yapmaya çalıştığı için her dönemin olağan şüphelisi. AKP iktidarı Gülen cemaati ile iş tutarken de birbirleriyle kanlı bıçaklı olduklarında da Can Dündar otoriter şefin hoşuna gitmeyen işler yaptığı için şüpheli ya da sanık sandalyesinde. Bunu anlıyoruz. Anlaşılması daha zor olan, otoriter şefin de, bunlar olurken hem muktedir hem mağdur konumunda olmaya aralıksız devam etmesi.
Sorunun esas kaynağının nerede olduğu açık değil mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- 3 ülke daha BRICS'e 'ortak üye' oldu!
- 'Adama lafını yedirirler böyle, ensendeyim'
- Teğmenler hakkında yeni gelişme!
- 'Tahmin edemedikleri kadar dirençliyiz'
- CHP'den Tekin hakkında suç duyurusu!
- MHP'den 5'inci paylaşım da aynı saatte geldi!
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Mesele 'yeşil alan' değil 1.5 milyar dolar!
- Erdoğan'ın Özer'e mektubu, davetler...
- Rusya, bir ülkeye daha gaz tedarikini kesiyor