Adnan Binyazar

Masal dinletisinden kitaba

03 Ocak 2025 Cuma

İnsan okuma isteği duyarsa en dar koşullarda bile kitaba ulaşır. Bu yazı benim öyküm.

“Anılar yumağı” başlıklı yazımda okumayı nasıl öğrendiğimi anlatmıştım. Kitaptaki harfleri sözcüğe dönüştürmeye çalıştığımda da altı yaşım yediye evrilmişti. 

Aile parçalanması yerinde durmuyor, giderek daha büyük parçalara bölünüyor. Elazığ’ın okuru bol ilçesi Ağın’dan çıkıp babamın yaşadığı İstanbul’a gönderildiğimde yaşım sekiz olmuştu.

Babam orada da altı aydan sonra birden kayıplara karıştıktan sonra 8-14 yaşlarımda bir aşçının yanında boğaz tokluğuna çıraklık yapmıştım. 

Böyle bir yaşamın üstesinden nasıl geldiğimi merak eden okurlarım, üst üste baskılar yapan Masalını Yitiren Dev adlı (Can Yayınları) romanımı okuyabilirler.

OKUDUĞUM İLK KİTAP 

Ağın’da, gecem gündüzüm masal dinlemekle geçiyordu. Anlatıcıların arasında, etkili sesiyle ünlü bir dede de vardı. Masalda geçen ilginç olayları anlatırken araya türküler serpiştirirdi.

Dede, bir akşam “Elif ile Yaralı Mahmut” adlı masalı anlatırken birden yerinden fırlamış, “Ah vah!”larla çırpınarak deyişler söylemeye başlamıştı. 

Shakespeare’in Macbeth’inin, “Yaşım güze erişti, sararmış yapraklara döndüm” dediği gibi benim yaşım da 90’ı buldu, şimdi bile okuduğum öykülerde, romanlarda duyguları depreştiren bölümler okurken gözlerim yaşarır.

ABLA 

Aşçının bitişiğindeki gencecik bir ablanın çalıştığı bir baharat dükkânı vardı. Dükkânın vitrininde baharattan çok kitap vardı. Oradan geçerken vitrinin önünde durup kitapların adını sökmeye çalışıyordum. 

Bir gün kitaplara dalıp gitmişken abla birden kapının önüne çıkmıştı. Bana kızacağını beklerken, bana “Vitrinde ne arıyorsun?” demişti. Elif ile Yaralı Mahmut’a baktığımı söylemiştim. Kitabı yerinden almış, elime tutuşturuvermişti. 

Elimde kitabı görünce beni döveceğini düşünerek kitabı günlerce gömleğimin altında gizlemiştim. 

Çıraklıktan kaçıp trenlere kaçak binerek anneme ulaştığımın ertesi günü dayım, 14 yaşındaki yeğenini, üçüncü sınıftan ilkokula başlatmıştı. 

İki yıl sonra Dicle Köy Enstitüsü’ne girdikten birkaç gün sonra, kitaplıkta Shakespeare’in büyük bir aşkı anlattığı Romeo ve Juliet’i aramıştım.

GENÇLERE SESLENİŞ 

Ellerinizden düşürmediğiniz cep telefonlarını gereksinim duyduğunuzda açın. Ülkemiz bir kitap cenneti. Öğretmenlerinize, anne babanıza sorarak ya da kendiniz arayışa girerek elinize geçen kitapları okumaya öncelik tanıyın.

Göreceksiniz kısa sürede kitabı kendiniz seçeceğinize, kitap sizi gelip bulacaktır. 

Okuduğunuz her kitapla da size duyumsamanın, düşünmenin altın kapıları açılacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çocukların eğitimi 27 Aralık 2024
Ailelerle sohbet 20 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları