Adnan Binyazar

Berberdeki Papağan

05 Mayıs 2023 Cuma

Sanat bir bakıma, olmayacak gibi sanılana olmuş biçimi vermektir. Pablo Picasso’nun birçok resmi bu izlenimi yaratır. Bu yolda şiir, öykü, roman yazan, beste yapan da az değil. 

Siz hiç, tıraş ederken bir yandan da “Son derece gelişkin bir akıl yürütme yeteneği var, filozof” dediği papağanla konuşan bir berbere rastladınız mı? 

Behiç Ak Berberdeki Papağan (Günışığı Yayınları) adlı kitabıyla, neredeyse olamayanı “olmuş” kılıyor. Böylece yalın anlatımını çizimleriyle kaynaştırarak öğrencilere, annelere babalara, öğretmenlere, iyi okurlara bir yandan güldürücü, bir yandan kendine özgülüğü olan ufuk açıcı bir kitap sunuyor. 

Gülmeceye kaçan yalın üslubuyla da okuru yalnız üzerinde düşünülmesi gereken sorunlarla yüz yüze getirmiyor, kitabın tanıtımında da vurgulandığı gibi, “Hikâyelerin ve sanatın toplumların değişiminde oynadığı rolü de mizahla harmanladığı katmanlı bir kurguyla anlatıyor”.

GÖÇ

İstanbul’un kalabalığına, ekonomik dengesizliğine dayanamayan öğretmen Ferhunda Hanım, eşi Sadi Bey, öğrenci oğulları Haluk’la birlikte Anadolu’nun adı “Durgun” olan küçük bir kasabasına göç ederler. 

Önce onlara sıkıcı gelir kasaba. Oranın tek berberi İsmail Bey, kadını, erkeği, çocuğu tıraş ederken yeşil bir papağanla konuşuyor havası yaratır. Haluk bu aldatıcı havaya öyle inanmıştır ki “Her gün görüp de fark edemediklerimizin hikâyesini anlatır. Hikâyeyi dinledikten sonra, anlattıklarını hayatta görmeye başlarsın” diyerek İsmail Bey’i savunur. 

HAPİSHANEDEN TİYATROYA

Haluk kasabanın tepesindeki hapishanenin tek tutuklusu tiyatro sanatçısı Turhan Bey’le bağlantı kurarak da konuşan yeşil papağanın gizemini çözmeye çalışır. 

Kitabın başkişileri, Turhan Bey, sözde hapishaneyi denetime gelen savcı, Berber İsmail Bey, kimseye duyurmadan hapishaneyi tiyatroya dönüştürürler. Onların birer usta oyuncu olduğu ancak sahnede göründüklerinde anlaşılır. 

Behiç Ak, böylece kasabada gerçekleştirilen sanatsal bir dayanışmayı da konuları arasına katıyor. 

MÜJDAT GEZEN 

Müjdat Gezen Cumhuriyet’teki 1 Mayıs günlü yazısında, Tünel yönünden Taksim’e gelene kadar İstanbul’da kapanan tiyatroları sayıyor: “Karaca, Oraloğlu, İstanbul, Dormen, Alkazar, Gonk, İBB Komedi, Gen Ar, Küçük Sahne tiyatroları” Taksim’e gelince de onlara “Sıraselviler’de Arena, Devekuşu Kabare, Üç Maymun Kabare Tiyatroları”nı ekliyor. 

Bu seçim öncesi günlerde adım adım yaklaşıyoruz özgürce yaşayıp tiyatrolarda gerçekleri görerek insanlığımızı yüceltmeye.

Sanatçısıyla, düşünürüyle, yazarıyla, oyuncusuyla, izleyicisiyle kaynaşma günleri yakındır. 

Sayılı gün tez geçer, doruk göründü. Yaşamını tiyatro sanatına adayan Gezen, ipin ucundan tutmaya bile başladı. Kapananı açacak altın anahtarlardan biri de onun elindedir... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kitap dünyası 8 Kasım 2024
Öğretmenden mektup 1 Kasım 2024
Okumaya geçiş 25 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları