Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir özgürlük ve adalet mücadelesi

30 Eylül 2018 Pazar

İki hafta önce pazar günü Büyükada’da hayvan özgürlüğü aktivistleri olarak bir kez daha protesto eylemindeydik.
Yıllardır neyi protesto ediyoruz?
Faytonlarda atlara uygulanan zulmü...
Yılda 400’den fazla atın bu eziyete dayanamayıp can verişini...
Atları sömüren faytoncuları...
Çözüm üretmeyen yetkilileri ve işkenceye duyarsız kalanları...
Ne istiyoruz?
Duyarlı canlıların köleleştirilmesine karşıyız ve bu işkencenin hemen sona ermesini istiyoruz. Çünkü atlar da insan gibi merkezi sinir sistemine sahip olduğundan acıyı ve sevinci insan gibi hisseder, bilinç sahibidir ve köle olmayı arzulamaz.

‘İnsani sömürü’ oksimorondur
Yapılması gereken, atlara daha iyi bakılması ya da koşulların iyileştirilerek atlı faytonların korunması değildir. “İnsani sömürü” diye bir şey yoktur; sömürünün her türü reddedilmelidir. Atların “binek hayvanı” olduğuna dair düşünce, insanların hayvanları kullanmak için uydurduğu bir bahanedir. Hayvanların, bu dünyada varoluş nedeni, insanlara hizmet değildir. İnsanlar, onları kendi amaçları için kullanabilmek amacıyla evcilleştirmese, hepsi doğada özgürce yaşayacaktı.
Diyelim ki bir fabrikanın uzun zamandır ürettiği ürün nedeniyle işçiler zehirlenip yaşamını yitiriyor ama o ürünün sömürüsüz yeni bir alternatifi de var. Böyle bir durumda, “Biz o eski ürüne alıştık; koşullar biraz iyileştirilirse daha az işçi ölür, ne yapalım...” der misiniz? Demezsiniz; sömürüsüz alternatifi kullanırsınız. Bir yerde zulüm varsa, zulme maruz kalan canlar arasında fark yoktur; insanın ve atın hayatı eşit değerde ve önceliklidir.

Sırta kamçı vurarak çalıştırma dönemi bitti
Bir hayvanı arabaya bağlayıp yük çektirmek, eski yüzyıllarda kabul görmüş ve bugüne kadar uygulanmış olabilir. 21. yüzyılda artık bir insanın ya da hayvanın sırtına kamçı vurarak iş yaptırma dönemi bitmiştir. Bir toplumda gelişimin göstergesi, eski adaletsiz uygulamaların zaman içinde ortadan kaldırılmasıdır. Aksi halde bugün de sokaklarda ayı oynatılıyor olabilirdi. Hatırlayanlar vardır; eskiden birileri sokaklarda ayı oynatarak para kazanırdı...

Bir de “Atlı faytonlar kaldırılınca atların sucuk olmalarını mı istiyorsunuz” diye soranlara yanıt vermek isterim. Elbette istemiyoruz. Eziyet yüzünden çalışamaz hale gelen fayton atlarına ne olduğu sanılıyor? Sürekli mezbahalarda at eti bulunduğuna dair haberler okuyoruz. Bir kısmı da öldüğünde Adalar’ın etrafındaki denizin dibine savruluyor...
 
Çevreci çözümler kıyımahizmet etmez
Adalar’da atlı faytonların kaldırılmasının, sit kapsamındaki bölgeyi yağmalamanın önünü açacağına dair bir görüş var. Yağmaya hep birlikte direniriz ama atlı faytonun yerine çevreci çözümlerin devreye sokulması, kıyım için gerekçe yaratmaz. Aktivistler de Adalar’a özel araçlar girsin demiyor.
Atlı faytonlar kaldırıldığında Adalıların evlerine ulaşmaları ve yüklerini taşıyabilmeleri için sınırlı sayıda, çevreci AKÜLÜ FAYTON (tek kişilik şahsi akülü araçlar değil) ve lunaparklardaki tırtıl benzeri üstü açık, akülü sessiz araçlar devreye sokulabilir. Gelenek olduğu gerekçesiyle atlı faytonların devamını isteyenler, onunla aynı görünüme sahip olan akülü faytonlara binerek bu hissi yaşayabilir. Atlı faytonlardan para kazananlar da, yeni akülü faytonları çalıştırarabilir.
İsteğimiz, atlı faytonların kaldırılması ve bugüne kadar zulmedilen atların yaşam haklarının garanti altına alınarak barınaklarda/çiftliklerde ömürlerinin sonuna kadar korunmasıdır. Türkiye, herhalde bunu yapabilecek güçtedir. Bu halk, bunu o canlara borçludur!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları