Bodrum’da bale şöleni

11 Ağustos 2024 Pazar

Dile kolay, tam 20 yıl geride bırakmışız. Şimdi 21’incisi gerçekleşiyor. Uluslararası Bodrum Bale Festivali’nin kuruluş günlerini anımsıyorum. Rengim Gökmen’in çabalarını unutamam. Bale festivalinin afişlerinin yarım adada boy göstermesiyle birlikte muhteşem bir telaş başlar kıyı kentte. Birini gören, hepsini görmek ister. Arşivimi karıştırırken 2010 tarihli Bodrum Bale Festivali yazımı buldum. Orada “Bu bir mucize” diye sevinç çığlıkları atmışım, festival sekizinci yılına girdi diye. Şimdi ise 21 yaşında! Hele Doğuş Grubu’nun D-Marin Festivali sonlandıktan sonra Bodrum Kalesi’nde yer alan ülkenin ilk ve tek bale festivali daha da önem kazandı. Ben bu “ilk ve tek” tanımlarını sevmem ama şimdiki genel müdür Tan Sağtürk de kullandığına göre doğrudur diyorum. Ona güvenim sonsuz.

21. Uluslararası Bodrum Bale Festivali, 100. yılını kutlayan İş Bankası’nın değerli katkılarıyla gerçekleşiyor. 3 Ağustos’ta İzmir Devlet Opera ve Balesi’nin sahnelediği “Kuğu Gölü” ile başladı. 22 Ağustos’ta Ankara DOB’nin “Zorba” balesiyle bitiyor.

Bu festivali niçin önemsediğimin satır başlarını şöyle özetleyebilirim:

  • Şimdiye dek asla nitelikten ödün vermediler.
  • Modern dans ve klasik balenin en özgün örneklerini birlikte sergilediler. 
  • Her yıl yabancı bir ya da iki topluluğa, solistlere de yer vererek yerli ve yabancı koreograf ve dansçıları aynı arenada buluşturdular.
  • Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun, Mersin’in prodüksiyonlarını bir arada izleyebilmek her zaman olumlu bir sinerjiye yol açmakta. Altıncı topluluk Brezilya’dan.
  • Bu yılın festivali, doğru bir kararla bu yıl yitirdiğimiz harika dansçı Almula Özlem’e adanmıştı. 

Programın (6 eserin 11 temsili) özeti şöyle:

Açılıştaki “Kuğu Gölü”nün solist dansçıları Bolşoy Balesi sanatçılarıydı. “Carmen” (Samsun Devlet Opera ve Balesi), “Muhteşem Gatsby” (Mersin DOB), “Güldestan” (İstanbul DOB Modern Dans Topluluğu), “Ballet Latino Tango” (Brezilya’dan gelen “Basileu Franca Topluluğu”) ve “Zorba” (Ankara DOB).

Bu zengin programda bence eserlerin hiçbirini kaçırmamalı. Zorba ve Carmen’in zaten Ankara’da hep kapalı gişe oynadığını biliyordum. Benim şansıma Carmen’i izlemek düştü. 

EROTİZMLE ESTETİĞİ BULUŞTURAN CARMEN 

Carmen balesini defalarca izlemişliğim vardır. Üstelik George Bizet’nin müziğini canlı da dinlemeyeceğiz. Tamam Bodrum Kalesi’nin harika bir atmosferi vardır ama yine de... Hani bu prodüksiyonun beni pek heyecanlandıracağını düşünmüyordum. Hemen belirteyim, yanılmışım. 

Koreograf Carlos Vilan, eseri İspanyol flamenkonun temelleri üzerine kurmuştu. Yani, tutku, arzu, coşku, meydan okuma, isyan, dikbaşlılık, özgürlük ve erotizm üzerine.

Carlos Vilan sadece ülkesi Arjantin ve İspanya’da değil, dünyanın pek çok ülkesinde orijinal bale koreografilerinin yanı sıra, zarzuelalar, operalar, operetler sahnelemeyi sürdüren, bol ödüllü bir sanatçı. Ayrıca Carlos Saura filmleri için Antonio Gades’in seçtiği bir sanatçı.

Tüm sahneye koyuşa egemen olan flamenko özelliklerinin vurgulanmasını evet bütün ekibe ama en çok, en çok Carmen rolünü üstlenen Nazmiye Khozashvili’ye borçluyuz kanımca. (İzlediğim gece, sahneye o egemendi, yoksa tüm başroller dönüşümlü paylaşılıyor.) Gerek uzayıp giden bedeni ve bacakları, yüzünden eksilmeyen kocaman gülümsemesi, birbirinin zıddı ifadeler içeren mimikleri ama en önemlisi kullandığı beden dili çarpıcıydı. Alev alev tutuşan bir Carmen’di. Uslu cici kız, Don Jose’nin nişanlısı Micaela rolünde Merve Gürer, dikkatimi çeken bir başka dansçı oldu. İkisinin arasındaki çelişki çok güzel işlenmişti. Don Jose rolünde Emre Örgüt; Escamillo rolünde A. Cem Şenoğlu bu zorlu eserin üstesinden geliyorlardı. 

Bu prodüksiyonun müzik düzenlemesi Tulio Gagliardo Varas, dekor Tayfun Çebi, kostüm Gülay Korkut, ışık Oğuz Murat Yılmaz’a aitti.

Sahnenin fonuna yerleştirilen üç dev panoya yansıtılan fotoğraf ve videolar bize Sevilla’yı, iç ve dış mekânları yansıtırken özgür ruh Carmen’in Don Jose ile Escamillo arasında gidip gelmelerini izliyoruz.

Temsilin sonunda millet ayakta alkışlayıp, alkışlar dinmek bilmeyince geriye tek şey kaldı: Koreograf Carlos Vilan’ın sahneye çıkıp ellerine kastanyetleri takıp yıllara meydan okuyarak muhteşem bir flamenko gösterisi yapması. İzleyici gökyüzünden yeryüzüne inmek istemedi!

Ülkemizde bir gece ansızın “Instagram yasak, şu yasak, bu yasak” kararları arasında Bodrum Bale Festivali’ne dört değil, bin elle sarılmalıyız. Henüz bale ve dans yasak değilken!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tiyatro ve öteki 15 Eylül 2024
Müjdat Gezen ve adalet 8 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları