Zafer Arapkirli

Utanç günleri

15 Mart 2019 Cuma

Sık sık hatırlar ve hatırlatırım bu lafı. İngiliz kökenli bir klişedir:
“What did you do in the war daddy?..” diye ünlü bir soru, daha doğrusu bir slogandır. Bir film adıdır aynı zamanda. “Savaş zamanında sen ne yaptın baba?..” diye tercüme edilebilir. Mealen, “Çocuklarınız ve torunlarınız, geçmişte zor zamanlarda sizin nasıl bir tavır aldığınızı, nerede nasıl bir duruş gösterdiğinizi sorduklarında onlara; onurla, başınız dik, göğsünüzü gere gere, yüzünüz kızarmadan verebileceğiniz bir yanıtınız olacak mı?..” şeklinde de formüle edebilirim.
Geçmişi bir hayli gerilere dayansa da, yaklaşık son 17 yıla yayılan “Cumhuriyeti yıkım projesi” yıllarında bu ülkenin onurlu ve vatansever insanlarının nerede durduğu, ne yaptığı (ya da yapmadığı), ne söylediği (ya da söylemediği), kimlerle birlikte yürüdüğü (ya da yürümediği) üzerinden ciddi bir karne notu oluşacaktır. Özellikle de gazeteci milletinin.
Benim belki de haklı olarak patentine sahip olduğum “5Y” (YandaşYalakaYılışıkYalancıYavşak) medyasının tavrına bakınca, oralarda icra-i sanat eyleyen insanların haline bakıyorum da, “O gün geldiğinde nasıl bakacaklar çocuklarının, torunlarının yüzüne?” diyorum.
Ana muhalefet İstanbul adayı konuşuyor yeminli yandaş TV’de. Canlı ya da bant kaydı, hiç fark etmez. Haber Merkezi’nden rejiye “yıldırım” bir talimat geliyor. “Kes! Kes kes! Çııııık!.. Ankara’ya Ankara’ya. Reiis konuşuyoooor!.. Çabuuuk! Gir gir gir!..”
Yıktın perdeyi eyledin viran!..
Tamam. Bir aferin alacaksın patrondan ve belki de talimat bile vermeden ona bu hareketi yaptıran güç odağından... Ama, senin kendi karnen gitti gümbürtüye be çocuk. Değdi mi? Nasıl çıkacaksın insan içine, sonra? Nasıl “gazeteciyim” diyeceksin bundan böyle ömür boyu. Hangi yüzle?
Ana muhalefetin Ankara adayına yönelik (doğru ya da yanlış ben tartamam ayaküstü - ama belli ki manidar zamanlama ile seçime beş kala ortaya atılmış bir torpil bombası) iddiaları dillendiren iktidar sözcüsünü saatlerce konuştur. Zan altında kalan aday açıklama yaparken, onu görmezden, duymazdan gel. Sonra onun açıklamalarına yanıt veren iktidar sözcüsünü yine saatlerce ver. Hiç utanmıyorsun değil mi? Torunun sana “bugünleri” sorduğunda suratının rengi ne olacak? Bir düşünsene be çocuk. Bak, demedi deme. Geleceğin çocukları daha da cesur olabilir. Onlar öyle “dede, nine” filan dinlemeyip okkalı bir tükürük basıverir belki de suratının ortasına. Bilemem...
Çağırmışsın stüdyoya 3 tane yancı. Karşılarına farklı görüşte başkalarını oturtuyorsun. Bari adil yönet tartışmayı, değil mi? Muhalif görüşteki konuklar arasındaki hanımefendiye alenen hakaret ediliyor. Ve sen ezilip büzülüyorsun. Kıvır kıvır kıvırıyorsun, 9/8 Roman havası tadında oynuyorsun moderatör kürsüsünde. Hiç yüzün kızarmıyor bu terbiyesizliğe izin verirken. Ön ayak olurken. Hanımefendinin protesto için çıkıp gitmesine bile engel olamıyorsun. Belki de içinden “Ohh be! Ne güzel, şimdi (ben de dahil) 4’e 2 kaldılar” diyorsun. Düştüğün kepaze durum seni hiç rahatsız etmiyor değil mi? Emin ol, yaşadığın sürece arkandan kovalayacak bu onursuz, bu aşağılık durum.
Merkezden sana dikte edilen yandaş ve propagandist manşeti “çakıveriyorsun” birinci sayfaya. Ballandıra ballandıra grafiklerle, fotoğraflarla filan süsleyerek. Hiç sıkılmadan.
Utanmıyorsun.
Sorun burada zaten. Hani derler ya “sinirleri alınmış” diye, çok soğukkanlı kalabilen insanlar için...
Senin de “Ar Damarı”nı almışlar be annem.
O damar ki, en başta sözünü ettiğim “Ruz-i Mahşer-i Matbuat”ta (basının temsili mahşer günü) torunların gelip önce oraya bakacaklar. “Yerinde mi?” diye.
“Allah kimseye akıl ve âzâ noksanlığı” vermesin derdi rahmetli Anneanneciğim.
O “damar”, önemli bir âzâsıdır insan vücudunun.

<haber-dikey:1294536>



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Mektep... 29 Aralık 2021
Yandaşlık zor zenaat 24 Aralık 2021

Günün Köşe Yazıları