Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Umut ve YSK gerçeği
Samimi bir gözlemimi aktarayım önce:
Ekrem Bey, devasa salondaki coşkulu topluluğa hitaben her “umut” dediğinde, gözler bir başka parlıyor, yürekler bir başka güçlü atıyordu. Adrenalin kokusu burun deliklerimizden içeri yüksek debide pompalanmaktaydı.
Sadece seçim değil, herhangi bir yarışmaya niye girilir? Bir başarı şansı, bir azim, bir inanç ve en önemlisi de bir umut vardır ortada. “Sadece spor olsun diye” seçime girmek, biraz (belki de bir hayli yüksek dozda) mahcubiyet yaşama riski taşıdığından fazla maceracı bir tavır olur. Umut çok önemli. Üstelik çok çalışıp çok emek verdiyseniz kampanyanıza. İkna edici tezleriniz varsa. Karşı tarafın zaafları çok bariz ise. Yeneceğinize dair güçlü emareler varsa.
Türkiye’de muhalefet, kim bilir geçtiğimiz kaç yıl boyunca yapılan seçimlere hep bu haleti ruhiye ile yani güçlü bir umutla girdi. Ama her defasında da, aldığı yenilgi karşısında, hep iki yönlü bir analiz yapmak durumunda kaldı.
1.Ya evet... bir yerlerde hata yaptık ama gelecek sefere inşallah..
2.Ya evet... kaybetmiş gibi görünüyoruz ama... Bunlar da, arka planda bir şey çevirmiş olabilirler. Yani oyları sayarken, toplarkan, çıkarırken, çarparken. Bu SEÇSİS şeysi biraz şey diyorlar. Yok abi.. kesin bir şey döndü oralarda ama.. ne?...
Bu seçimde ilk kez kural değişti. Tersine döndü. Muhalefetin umudu kadar güçlü olan, iktidar cenahının kendine olan güveni adeta ağır bir “kırılma noktasında” kesişti. Umut gerçeğe dönüşürken, iktidar güveni berhava oldu. İmamoğlu’nun; AA’ya, TRT’ye, 5Y1B (Yandaş, Yalaka, Yalancı, Yılışık, Yavşak, Besleme) medyasına, seçim gecesi iktidarın her türlü dümenine rağmen kazanması, “galiba o kısırdöngü kırıldı ve umut sonunda galebe çaldı” dedirtti herkese.
Ama, hesaba katılmayan bir şey vardı. O da, iktidarın yıllar öncesinden gelen bir “garanti” mekanizmasıydı. Adı YSK (Yendik Sanmayın Kurulu). Daha önceki seçim ve halkoylamalarında da, ama en bariz biçimde 16 Nisan 2017’de devreye girerek sonuca bire bir müdahale eden “anahtar” konumundaki YSK.
Zaten, göstere göstere “Görev süresini uzatıyorum. Neme lazım. Bi terslik vukuunda camı kırın” diye orada öylece hazır bekletilen YSK.
Sonrası malum. Utanmazca sahneye koyulan bir “Çünkü Çaldılar” komedyası ve mazbata gaspı. Ve sonrası..
Peki bundan sonra ne olacak?
İmamoğlu’nun müthiş bir öz enerji CHP örgütünün görülmemiş yoğunluktaki sinerjisi ve hem de “İttifak Kuvvetleri”nin bu kez daha kararlı dayanışması ile 31 Mart’ı daha güçlü biçimde tekrarlama azmi ortada. CHP’nin söylemi, çarşamba günü Bomonti’deki görkemli kampanya startında bizzat kokladığım üzere, “Bu kez tartışma götürmeyecek bir ekseriyetle kazanıp çalınan mazbatayı geri alıyoruz” şeklinde. Umut daha da büyük. Azim daha da güçlü. Çaba daha da büyük. 81 ilin teşkilatı, kelimenin tam anlamıyla “mitili İstanbul’a atmış” vaziyette.
Diyelim ki başardılar. Bu kez (misal) 13 bin değil de 113 bin fark attılar. Ne olacak?
Zurnanın “zort” diyeceği yer orası işte.
YSK anahtarı, bu kez de devreye girmez mi? “Yok artık YeSe’nin Ka’sı!.” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Bunu diyorsanız, perşembe günü açıklanan gerekçesiz gerekçe metnini okumamış olmalısınız. 250 sayfanın 200’ünü “şikâyetçi/başvuran”ın dilekçesindeki satırlarla şişiren bir kurumun, “Son, tartışmasız, itirazsız, temyizsiz karar verici” olduğunu unutmayın. Herkes şu yanıtı veriyor bana: “O kadar da değil. Dünya çok ayıplar. Yapayalnız kalırız âlemde. Ekonomi göçer. Yok artık, daha neler?”
Gülemiyorum. Çünkü ciddi bir şeyi tartışıyoruz. “Dünya ayıplar? Yapayalnız kalırız? Ekonomi çöker?..” Öyle mi? Zorlamayın. Güldürmeye çalışmayın.
İstanbullu vatandaşın milyarlarca (eski para ile mülti katriyonlarca) lirasını hortumlayan ve bununla siyasetini finanse eden, iktidarını 17 yıldır ayakta tutan bir zihniyetten söz ediyoruz. Çok mu umurlarında “Demokrasi Ligi”nde küme düşmek?
Sanki, yıllardır hep “İlk 3’e, Şampiyonlar Ligi”ne filan oynuyormuşuz gibi?
Demem o deme ki: Umuda şapka çıkarmakla ve Sayın İmamoğlu’nun geçmişten çok farklı bir ivme ile gümbür gümbür (hak ederek) geldiğini kabul etmekle birlikte gerçeklerden soyut düşünmeyin.
Ve yazmaktan bıkmadım ve siz de anlamazdan gelmekten bıkmadınız ama...
B, C, D planlarınızı iyi yapın diyorum.
“Muktedir’in YSK Anahtarı”na karşı henüz bir plan ortaya koyamadınız çünkü.
Bana söylemeniz şart değilde...Var mı?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- Kriminal raporun ayrıntıları ortaya çıktı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'da aile katliamı
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- 4 kişiyi öldürüp intihar etti!
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!