Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Siyasi ortam iç savaş gibi

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Türkiye ile İsrail arasında süren krizin BM ve ABD Kongresi başta olmak üzere uluslararası platformlarda Kıbrıs sorununun savunulmasını güçleştirebileceği uyarısında da bulunan Denktaş, başta Suudi Arabistan ve Katar olmak üzere İslam ülkelerinin de son dönemde Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne yatırımlarını arttırmasına dikkat çekti. Türkiye’deki iç siyasi kavgaların KKTC’de rahatsızlık yarattığını da belirten Denktaş, “Bu kadar öfke ve saldırgan üslupla demokrasi yürümez. Sanki Türkiye iç savaşa hazırlanıyor. Biz bile Kıbrıs’ta bu kadar kavga etmiyoruz” dedi.

KKTC’nin ilk cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs sorununun çözümü yönünde sonbaharda yoğunlaşması beklenen yeni girişimleri ve Türkiye’nin iç ve dış politikasındaki gelişmelere ilişkin görüşlerini Cumhuriyet’e anlattı.

Türkiye iç savaşa hazırlanıyor: Türkiye’de yaşanan siyasi tartışmalardan Kıbrıs Türkleri büyük kaygı duyuyor. Türkiye’de ihtilal olduğu günlerde dahi kendimizi bu kadar huzursuz ve Türkiye için kaygılı hissetmedik. İlk defa halk Türk-Kürt, Sünni-Alevi diye karşı karşıya getiriliyor. Sanki ülkeyi iç savaşa hazırlayanlar var. Hiç bu kadar olmamıştı. Siyasi tartışmalar bu kadar öfkeli ve saldırganken demokrasi yürüyemez. Siyasi liderler barışmazsa halklar barışmaz. İç siyasette de bu böyledir. Biz bile adada onlar kadar kavga etmiyoruz.

Kosova kararı: (Uluslarası Adalet Divanı’nın Kosova’nın bağımsızlık deklarasyonunu tanıyan kararının KKTC’nin bağımsızlığının tanınması konusunda etkisi) Muhakkak ki KKTC’nin tanınmasını kolaylaştırır. Yeter ki biz sağlam duralım. Büyük devletlerin anlaması için halkımız bütünlük içinde devletine sahip çıkmalı. Ayrı devlet istemek uzlaşmazlık değildir. Çünkü biz bunu kalıcı barış için istiyoruz. ABD ve İngiltere ve diğer uluslarası aktörlere bunu böyle anlatmak lazım. Kosova kararında ABD’nin desteği önemliydi. Türkiye’ye ihtiyaçları azalırsa destek vermek için istekli olmazlar.

İsrail desteğini çekiyor: (Türkiye ile İsrail arasında Gazze operasyonu ile başlayan ve Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyla derinleşen krizin Kıbrıs sorununa etkisi) Kıbrıs meselesinde en haklı taraf olmamıza rağmen gerekli propagandayı yapamadığımız için en zayıf ve en haksız gibi görünüyoruz. Özellikle ABD ve İngiltere’de İsrail lobisi bizi destekliyordu. Son gelişmeler ışığında açıkça bu desteği çekeceklerini açıkladılar. İsrail lobisi eğer Rum ve Ermeni lobisiyle birleşirse, ABD Kongresi’nde ve BM’de Kıbrıs’la ilgili kararları aleyhimize etkileyecek güçlü bir cephe meydana gelebilir. Haifa-KKTC feribot seferleri hâlâ başlatılmadı ve İsrail’den gelen turist sayısı kesildi.

İslam dünyası Rum tarafında:
İsrail ile ilişkilerin KKTC’ye vereceği hasarın İslam dünyasının desteğiyle dengelenmesi mümkün değil. İslam örgütleri üyeleri sözde lehimize. Ama iş uygulamaya gelince farklı tavırlar dikkat çekiyor. Bir süredir Rum tarafına yatırım yapmaları dikkat çekici. Rumlar da Arap dünyasıyla çok büyük ilişki içinde. Son olarak önemli bir Suudi prensi Güney’e geldi. Hem Cumhurbaşkanları Hristofyas hem de Başpiskoposları gidip otelinde ziyaret etti. Çok muazzam yatırım sözü aldılar. Katar da Rum Kesimi’ne yatırım yapıyor. İslam Konferansı’nda alınan destek kararları havada kalıyor.

Sonbaharda da çözüm çıkmaz:
Korkarım sene sonuna doğru BM Genel Sekreteri, Annan Planı benzeri bir planı daha da Rumların lehine çevrilmiş biçimde önümüze koyacak. Ama yine çözüm çıkmaz. Çünkü sorunun temel nedenini baştan beri Rumların kendileriyle eşit olmamızı kabul edememesi olmuştur. Hâlâ da bizi azınlık görmekten vazgeçmiş değiller. İstedikleri, Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında ayrı egemenlik ve devletlerin olamayacağı bir yapı. Taktik icabı müzakere ediyorlar. Olmayacak iş için dua ediyoruz.

Amaç ‘tanınma’ olmalı:
Türkiye’nin girişimlerini KKTC’nin tanınması yönünde sürdürmesi gerekir. Görüşmeler çöktüğünde umuyorum bu yola gidilir. Biz teslim olmadığımız sürece ABD ve diğer uluslararası oyuncuların direnişi düşecektir. Kosova’da yaşanan budur. Ağlamayan çocuğa mama vermezler.

ABD ile ilişkiler:
ABD, İran konusunda uluslarası kamuoyunu bir noktaya getirmek istiyor. Türkiye gelmedikçe ilişkiler bozulacaktır. ABD açısından zaten Kıbrıs Türklerinin bir önemi yok. Ama İran konusuna verdiği önem nedeniyle, Kıbrıs meselesi uluslarası toplumun gündeminde daha da alt sıralara düşecektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları