Terör propagandası suçuna ‘Avrupai tarif’ geliyor

Uluslararası Basın Enstitüsü’nden başkanlığını Peter Preston ve Alison McKenzie’nin yaptığı bir uluslararası gazeteci heyeti önceki gün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile bir saati aşan bir görüşme yaptı. IPI’nın Türkiye Ulusal Komite Başkanı Kadri Gürsel ile Haluk Şahin ve Yurdanur Atadan’ın da katıldığı görüşmede Arınç basın özgürlüğü ve cezaevindeki gazetecilerle ilgili şu açıklamaları yaptı:

Yeniden tarif ediyoruz

“İfade özgürlüğü tüm özgürlüklerin bileşkesi. Onu kısıtlayacak bir şey olmamalı ama bazı biçimlerde sınırlandırılabilir. Silahı ve şiddeti teşvik etmeyecek. Bir konuşma eğer bunu yapmıyorsa terörle mücadele yasası kapsamında değerlendirilmemelidir. Türkiye Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni benimsediğine göre bizim ‘propaganda’ konusunu ‘Avrupai’ tarzda ele almamız lazım. 4. paketin içinde propaganda suçunu yeni unsurlarla tarif etme yönünde hazırlığımız var.

Şiddet varsa \tyargılanacak

‘Sayın Öcalan’ denildiğinde eskiden suçluyu övmekten hüküm veriliyordu. Mahkemeler daha sonra kanaat değiştirdiler ve kimseye artık ‘Sayın Öcalan’ dediği için hüküm vermiyorlar. Propaganda konusu da çok muğlak ve hâkimler farklı kararlar verebiliyor. Şimdi yapmak istediğimiz kanuna birkaç cümle koymak. Konuşma, bildiri ve eylemler, ancak örgütün silah ve şiddet kullanmasına yol açabilecek nitelikteyse propaganda suçundan ceza verilebilecek. Bakanlar Kurulu’ndaki birçok arkadaşımızın düşüncesi bu yönde. Çok iyi anlaşılan bir madde haline gelecek propaganda konusu. Bütçe olmasaydı yıl sonuna kadar çıkarmaktı ama yeni yıla kalabilir.

Soner Yalçın’ın \tgazeteciliğine kefil

Hükümetimiz döneminde basın özgürlüğünü kısıtlayıcı madde çıkarılmadı, yargı kararları dışında hükümete atfedilecek bir kısıtlama olmadı. Köşe yazarlığı yapmış, kitap yazdığı için, karikatür çizdiği için suçlu bulunmuş ve hapse girmiş kimseyi hatırlamıyorum. Ancak Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın’ın yargılandığı dava var. Orada da örgüt bağlantısı nedeniyle gazetecilik yaptıklarını iyi bildiğimiz kişiler uzun süre tutuklu kaldı. Henüz dava bitmedi. Biri hariç ikisi tahliye edildi.

Hapisteki gazeteci sayısı 3’ü geçmez

100 kişiyi düşüneceksek en azından 20’si adi suçlar nedeniye yargılanmış kişilerdir. 10-15 tanesi TCK’deki maddeler nedeniyle yargılanmış ve hüküm giymiş olanlardır. 60’tan fazlası da antiterör yasası çerçevesinde hükümlü ya da tutukludur. Hepsine gazeteci olarak baktığımızda rakam yüksek görünüyor ama hepsinin gazetecilik faaliyeti nedeniyle içeride olduğunu söyleyemem. İçeride kaç gazeteci var derseniz, gazetecilik mesleğinden içeride olanlar samimiyetle söylüyorum ki 3’ü geçmez.”

Kılıçdaroğlu: Sizle toplanmayı bile

suç sayarlar

Arınç’ın “Hapisteki gazeteci sayısı 3’ü geçmez” açıklamasını heyet CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da sordu. CHP lideri “Terörle Mücadele Yasası çerçevesinde hapse girenleri gazeteci saymıyorlar da ondan. Yasada her şeyin ve herkesin terör örgütüyle bağlantı kurup suçlanmasına imkân tanınıyor. Basılmamış kitabı bile yasaklıyorlar. Hatta savcılar bizim sizle toplantımızda bile suç unsuru bulabilir” yanıtını verdi. Basın özgürlüğünü genişletmesi durumunda 4. yargı paketine destek vereceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bize göre düşüncenin önündeki tüm engeler kaldırılmalı ama AKP hiçbir zaman bize danışarak getirmedi paketleri” eleştirisinde bulundu.

Erdoğan için ‘no comment’

IPI Direktörü McKenzie’nin “4. paketle kaç gazeteci özgürlüğüne kavuşur” sorusuna Arınç, Sezen Aksu tarafından şarkı yapılan Kemal Burkay’ın şiirine atıfla şu yanıtı verdi: “Türkiye’de yargı bağımsız. Hükümetin mahkemeler üzerinde hükmü yok. Biz talimat veremeyiz ancak kanun yaparız. Tutuklu milletvekilleriyle ilgili düzenlemeyi yaptık ama yargı kendi görüşünde ısrar etti. Tahliyeler oldu ama beklenenler olmadı. Şimdi de taahhüdümüz yok ama temennimiz var. Umarız mahkemeler kanunu en iyi şekilde uygularlar. Kaç kişinin serbest kalacağını yargının kararıyla göreceğiz. Beklediğinizi bulacaksınız. Kemal Burkay diyor ya hani ‘iklim değişir Akdeniz olur’ diye. Öyle olacak.”

Arınç, “Başbakan Erdoğan neden Türkiye’deki basın özgürlüğü savunucularını dışarıdan yardım istemekle suçluyor” sorusuna ise “No comment (Yorum yok)” demekle yetindi.