Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Obama ile İkinci Döneme 'Brennan' Damgası

23 Ocak 2013 Çarşamba

ABD Başkanı Barack Obama önceki gün yemin ederek ikinci dönemine başladı. Türk-Amerikan ilişkilerinde Obama ile ikinci dört yıl nasıl bir seyir izleyecek?
Obama dört yıllık yakın çalışma ekibini değiştiriyor. Dışişleri Bakanlığı’na
John Kerry’nin gelmesi kesinleşirken Savunma Bakanlığı’na da -eğer Musevi lobisinin engelleme girişimleri aşılabilirse- Chuck Hagel gelecek. Üçüncü önemli koltuk olan CIA Başkanlığı’na ise John Brennan oturacak.
Washington’dan Ankara’ya ulaşan kulislere göre Obama’nın bu üç kritik isim ile birlikte yürüteceği Türkiye politikasının temel parametreleri şunlar olacak:
Yeni kriz Kuzey Irak: Irak Başbakanı Maliki yönetimiyle arası bozuk olan Ankara, kuzeydeki Bölgesel Kürt Yönetimi ile Bağdat’ın onayı olmadan stratejik bir petrol anlaşması imzalama hazırlıkları içinde. Gizli yürütülen hazırlıktan haberdar olan Washington bugüne kadar bu anlaşmanın yapılmasına karşı çıktı. Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun geçen hafta yaptığı kritik Washington ziyareti de görüş ayrılığını gidermeye yetmedi ve “Bu anlaşmayı imzalamayın” telkini geldi. ABD yönetimi, Türkiye ile Kürtler arasındaki yakınlaşmanın Maliki yönetimini daha fazla İran’a itmesi ve Körfez bölgesindeki dengeleri sarsmasından kaygı duyuyor. Ancak Türkiye ile ABD arasında bu konuda uzun süreli bir anlaşmazlık sürmesi beklenemez.
Suriye’de Frene Basıldı: Kerry de, Hagel da Başkan Obama gibi Ortadoğu’da yeni çatışmaların tarafı olmaktan, bölgeye yeni Amerikan askerleri göndermekten yana değil. O yüzden Türkiye’nin Suriye konusunda Washington’dan beklediği güçlü desteği vermeleri mümkün gözükmüyor. Ankara, Obama yönetimine “Suriye konusunda bir an önce karar vermesi gerektiği” mesajını ısrarla verirken Washington Esad giderse yerine kim gelecek?” sorusuna yanıt bulmadan harekete geçmek niyetinde değil.
Brennan faktörü: ABD’nin Suriye konusundaki haraketsizliğinin başlıca nedenlerinden biri de CIA başkanlığına getirilecek olan John Brennan’ın Başkan Obama’yı ‘frenlemesi’ olarak gösteriliyor. Obama’nın terörle mücadele başdanışmanı olan Brennan, ABD yönetiminin Ortadoğu’da radikal İslamcıları güçlendirecek adımlar atması ya da atılmasına destek vermesine şiddetle karşı çıkan bir isim. ABD’nin Libya Büyükelçisi Christopher Stevens’ın Selefiler tarafından katledilmesi sonrasında Brennan’ın tavsiyelerine artık daha fazla kulak veriliyor Beyaz Saray’da. Brennan’ı tanıyanlar kendisinin Esad’a karşı savaşan El Kaide ve El Nusra örgütü üyesi radikal İslamcı militanlara Türkiye üzerinden destek verildiğine inanmasının, önemli sonuçlar yaratacağını dile getiriyor. İstanbul merkezli Müslüman Kardeşler ağırlıklı Suriye muhalefetinin ABD gözetiminde Katar’da yeniden yapılandırılması ve Suudi Arabistan ile Katar’ın muhalefete başlarda verdikleri desteği radikal İslamcı unsurları görerek azaltmalarının ardında hep Brennan faktörünün yattığı ileri ürülüyor.
Öncelik ‘özgürlükler’ olacak: Obama’nın önceki günkü yemin törenine damgasını vuran ‘demokrasi’ mesajının, Türkiye ile ilişkilerde daha da görünür olması bekleniyor. Obama ilk döneminde, Ortadoğu’da sistem dışı İslamcıların sistem içine çekilmesi için model olabileceği düşüncesiyle AKP hükümetinin insan hakları ihlallerinin üstüne gitmedi. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton hapisteki gazeteciler ve ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar konusunda birkaç cılız açıklamayla yetinirken konuyu hükümetin gündemine getirmedi. Bunun tek istisna mekânı Çankaya Köşkü oldu. Yeni dönemde ise Kerry’nin yapacağı ilk ziyarette konuyu Erdoğan ve Davutoğlu ile görüşmesi bekleniyor. Türkiye’deki hak ihlallerine artık bizzat başkanın partisi Demokratlar itiraz ediyor. Washington koridorlarında Erdoğan yönetimi için ‘çoğunlukçu otoriterlik’ tanımı giderek daha fazla kabul görür hale gelmiş durumda. Obama yönetiminin mart ayında yayımlayacağı insan hakları raporunun da geçmiş yıllara oranla çok daha sert çıkması bekleniyor.
İmralı müzakereleri: ABD yönetimi öteden beri Kürt sorununun çözümünün askeri mücadeleden değil, siyasi diyalogdan geçtiğini, sosyal, kültürel ve ekonomik adımlar atılması gerektiğini vurgulamaktaydı. Yeni başlayan süreci desteklediklerini önceki gün Yeni Şafak’ta meslektaşımız Abdülkadir Selvi duyurdu. Washington’ın sürece ilişkin en belirgin kaygısı AKP hükümetinin geçmiş denemelerde olduğu gibi başta BDP olmak üzere siyasi aktörleri dışlayıp sorunu sadece Abdullah Öcalan ile çözme yaklaşımı içine girme olasılığı.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları