Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Neve Şalom'dan Yükselen Mesajlar
Türk Musevi cemaati, gelenekselleşen iftar yemeklerinden on ikincisini önceki akşam Neve Şalom Sinagoğu’nda verdi. Üzerinde düşünülmesi gereken mesajlar içeren bir buluşmaydı.
\nİki onur konuğundan biri konumundaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın sözlerinden, yemeklerin fikrini, henüz Beyoğlu Belediye Başkanı olduğu dönemde Musevi cemaati ile birlikte kendisinin geliştirdiğini öğrendim. İlk yemekte sadece 14 kişi varken önceki akşam gelenlerin sayısı 200’ün üzerindeydi.
\nHahambaşı İsak Haleva ile Türk Musevi Cemaati Başkanvekili İshak İbrahimzadeh’in ev sahipliğinde ve Şalom gazetesinin sponsorluğunda düzenlenen mütevazı yemeğe İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Topbaş’ın yanı sıra, şehrin AKP’li ve CHP’li belediye başkanları, gazeteciler, akademisyenler, diplomatlar, sivil toplum kuruluşlarının üyeleri ile Musevi cemaati temsilcileri katıldı. Hüseyin Çapkın katılamamasına rağmen, daha önce iki kez saldırıya uğrayan sinagoğun güvenliği için bölgede olağanüstü tedbirler alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün birçok üst düzey yöneticisi yemekte hazır bulundu.
\nEzanla başladı, çifte duayla bitti
\nSinagoğun yanındaki Şehsuvar Bey Camisi müezzini Mahmut Kurtoğlu’nun ezan sesinin duyulmasıyla başlayan yemek, Musevi cemaatinin tanınmış ‘hazan’ı Davit Sivi ile Beyoğlu Müftü Vekili Yakup Kabalak’ın kendi inançlarına göre ettikleri dualarla son buldu. Farklı inançların birlikteliği sadece dualara değil, yapılan konuşmalara da damgasını vurdu. Sevgi, barış ve adalet ilkelerini vurgulayan Vali Mutlu, “Bu akşam sevgi çemberi içerisinde bulunduğumu hissediyorum. İnsan ayrılıkların olmadığı, hoşgörünün olduğu yerde mutlu. Bu akşam müstesna bir birlik gecesi oldu” dedi.
\n“İnsan değer verdiklerinin sofrasına oturur” diyen Topbaş’ın sözleri de aynı doğrultudaydı:
\n“Buradaki atmosfer tüm dünyaya güzel bir örnek. Asırlardan beri huzur ve barış içerisinde yaşamaktayız. İstanbul’un yansıttığı bu tablo, dünyaya bir örnektir.”
\n‘Dinimiz ayrı olsa da kaderimiz bir’
\nMusevi cemaati adına yapılan konuşmalara da aynı hava hâkimdi. Hahambaşı Haleva’nın “Varsın dinimiz diyanetimiz ayrı olsun, varsın akidelerimiz ibadetlerimiz farklı olsun, varsın âdetlerimiz mabetlerimiz değişik olsun. Bu ülke, bu vatan, bu millet için özlemlerimiz bir, dileklerimiz bir, dualarımız bir, niyazlarımız birdir. Asırlardır yan yana, iç içe yaşam sürdürmüşüz, asırlardır iyi günü de kötü günü de yürekten paylaşmışız, asırlardır aynı kaderi yaşamış, aynı kedere gözyaşı dökmüşüz. Bu geçmişte böyle olmuş, gelecekte de hiç kuşku duyulmasın böyle olacaktır” sözleri salondan büyük alkış topladı.
\nHaleva, bu sözlerinin kanıtı olarak Somali için yurt çapında düzenlenen yardım kampanyası için cemaatinin topladığı bağışları Vali Mutlu’ya iletti.
\nHalkın yüzde 90’ı Musevi sevmiyor
\nBuraya kadar anlattıklarımdan, Türkiye’deki Museviler için her şeyin yolunda gittiği anlamı çıkarılmasın. Haleva’nın alkış alan ifadelerinin hemen ardından gelen ancak Anadolu Ajansı tarafından kamuoyuna duyurulan haber metninde yer almayan şu ifadelerine dikkat çekmek isterim:
\n“Bizim söylediğimiz bu gerçeklerden çok uzaklara düşen kimi beyan ve yazılar beni de bu ülkeye candan bağlı dindaşlarımı da çok üzüyor, hepimizi rencide ediyor, yaralıyor...”
\nTürk Musevi Cemaati Başkanvekili İbrahimzadeh’in sözleri çok daha düşündürücü:
\n“Maalesef sokağa çıktığımızda halkımızın neredeyse yüzde 60’ı biz Yahudileri komşu olarak görmek istemiyor. Bizlere olumlu olarak yaklaşanların oranı ise neredeyse yüzde 10’larda!”
\nYani, Türk halkının yüzde 90’ı Musevileri sevmiyor...
\n‘Nefret söylemine’ karşı önlem
\nBu rakamlar sadece ‘birbirimizi tanımamaktan kaynaklanan önyargılardan’ kaynaklanmıyor. Bilinçli olarak üretilen ve doğrudan ortak yaşama kültürümüzü hedef alan ‘nefret söylemleri’ var bu olumsuz tablonun ardında. ‘Ne yapmak gerek’ diyenler için Musevi cemaatinin beklentisini yine İbrahimzadeh’in sözlerinden aktarayım:
\n“Atabileceğimiz en önemli adım, bir yandan düşünce özgürlüğünün en açık şekliyle toplumlarda ifade edilebilmesi yolunda çalışırken aynı anda insanları ötekileştirebilen ve bu özgürlüğün en önemli zaaflarından biri olan ‘nefret söylemi’ne karşı gerekli önlemleri mutlaka alabilmektir. Bu konuda, bireyleri adaletimizin resen koruyabileceği bir sistemi yaratabildiğimizde hem insanlarımız arasındaki anlayışı, güveni ve sevgiyi arttırabilecek hem de bu söylemlerin yarattığı ötekileştirme ve bunun getirebileceği toplumsal gerginliklerden uzaklaşmış olacağız.”
\nÜlkemizin, yüzyıllardır olduğu gibi, bundan sonra da farklı kültür ve inançların hoşgörü içinde bir arada yaşayabildiği bir yer olarak kalmasını arzu ediyorsak kulak vermemiz gereken sözler bunlar...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?