Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Muhalefeti Cenevre'ye getirin'

11 Haziran 2013 Salı

Rusya’nın Ankara Büyükelçisi İvanovsky Suriye krizinin çözümü için Ankara’dan destek istedi

\n

Rusya Büyükelçisi Vladimir İvanovsky ile söyleşimizin ikinci bölümünde bölgemizdeki en büyük mesele haline gelen Suriye krizine ilişkin Rusya’nın yaklaşımlarını ve Türkiye’den beklentileri üzerine konuştuk. Görevine vedaya hazırlanan Rus diplomatın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle.

\n

Dışarıdan rejim değiştirilmez

\n

- Rusya’nın Suriye’de yaşananlara göz yumduğu şeklinde hükümet ve kamuoyundaki algıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türkiye’de çeşitli kesimlerle temas içindeyiz. Böyle bir algı olduğunu düşünmüyorum. Çoğunlukla bizim pozisyonumuzu iyi anlıyorlar. Ama yine tutumumuzu bir daha açıklayayım: Meşru ve halkın seçimiyle gelen hükümetlerin dış müdahaleyle iktidardan uzaklaştırılmasına karşıyız. Bir halka, başka bir halkın iradesini empoze edilemez. Çünkü bu, daha önce kurulan ve BM temelinde yürürlükte olan uluslararası hukuk normlarına tamamen aykırıdır. Öyle yapılan Irak ortada. Yüz binlerce insan öldü, kalanlar da hâlâ acı içinde.

\n

Ankara’nın koşulu Esad

\n

- Suriye konusunda Türkiye ile aranızdaki temel görüş farkı nedir?
- Ankara da Moskova da Suriye’nin demokratik, bağımsız bir devlet olmasını destekliyor. Yöntem farklılığımız var. Bize göre geçen yıl Cenevre’de varılan mutabakat doğrultusunda Suriye’nin tüm tarafları gerek iktidar gerek muhalefet masaya oturup dış arabulucuların desteğiyle siyasi çözüme varmalı. Özellikle de şunu vurgulamak isterim ki masaya otururken kimse herhangi bir önkoşul koymamalıdır. Türkiye ise “Beşşar Esad’ın gitmesini” bir koşul olarak görmekte. En temel farkımız burada.

\n

Masaya şartsız oturulmalı

\n

- Ankara’da Esad’ın arkasında Rusya’nın durduğu kanaati hâkim..
- Biz Esad’ın arkasında durmuyoruz. Eğer hük
ümet ile muhalefet arasındaki diyalog sonrasında Esad’ın gitmesi üzerinde mutabakata varılacaksa biz bunu destekleriz. Fakat bu, yani Esad’ın gidişi konusu diyaloğun başlama koşulu olmamalıdır. Şu anda ABD, Rusya ve BM, Cenevre-2 olarak adlandırılan toplantının gündemini görüşüyorlar. Toplantının ana hedefleri şunlar olacak: Suriye’de kan dökülmesinin durdurulması, krizin aşılması, güvenlik konularına yaklaşımların görüşülmesi ve onaylanması ve olabilecek bölgesel destabilizasyonun durdurulması.

\n

Muhalefeti Cenevre’ye getirin

\n

- Türkiye Cenevre’ye davet edilecek mi? Beklentiniz nedir?
- Geçen sene olduğu gibi bu yıl da Türkiye toplantının parçası olacaktır. Sıkıntı yok. Biz İran’ın da olmasını isteriz. Çünkü alınacak kararların uygulanabilmesi için bölge ülkelerinin taahhüdü olmalı. Şam yönetimi resmen görüşmelere koşulsuz katılacağını açıkladı. Heyetin lideri Dışişleri Bakanları Velid Muallim olabilir. Şimdi muhalefetten haber bekliyoruz. Şu ana kadar sadece olumsuz görüşler ya da önkoşullar ortaya koydular. Bu konuda Türk ortaklarımızın bize, ABD’li ortaklarımıza ve BM’nin yaptığı çalışmalara destek vermesini bekliyoruz.
Özellikle de muhaliflerin ikinci Cenevre toplantısına olumlu yanıt vermeleri ve iyi bir heyet göndermelerini teşvik etmenizi bekliyoruz. Ancak bu sayede Suriye’de kan dökülmesi daha erken bitecek. Suriye dışına göç eden yüz binlerce Suriyeli daha erken ülkelerine dönecek. Ve daha erken Suriye’nin yeniden inşasına başlayabileceğiz. Suriye’yi yeniden restore etmek gerekecek. Ve Türkiye yeniden inşa konusunda önde gelen ortağımız olabilir.

\n

ABD müdahaleden kaçınıyor

\n

- Ankara ile Washington’dan Suriye konusunda aldığınız mesajlardaki fark nedir?
- Benim şahsi düşünceme göre ABD’li ortaklarımız Suriye’de silahlı mücadeleden kaçınmak istiyorlar. Bu çerçevede onlarla bulduğumuz ortak nokta, sorunun masada çözülmesidir. Bazen uçuşa yasak alan ya da insani koridor gibi önerileri duyuyoruz. Bize göre bu öneriler dış müdahalenin yolunu açacak niteliktedir.
- Krizin uzaması ya da büyümesinin Rusya ve bölgeye etkisi olur mu?
- Kesinlikle olur. Suriye meselesi hem Türkiye, hem Rusya hem de bölge için çok büyük bir tehdit. Kuzey ve Güney Kafkasya’yı etkileyibilir. Mesela Suriye’de Çerkez diyasporası var. Ermeni diyasporası var. Ortodoks kiliseleri var. Bu topluluklar büyük acılar içindeler. Orada sivil savaş başlamış durumda. Biz Rusya olarak sivil savaşın ne olduğunu iyi biliriz. Daha kötüsü yoktur. İşte bu yüzden tüm tarafların masaya oturulmasını teşvik ediyoruz. Hükümet, iç ve dış muhalefet, hem İslamcılar hem laikler, Kürtler ve diğer etnik unsurlar sürece katılmalı.

\n

Terör yayılır kaygısı

\n

- ABD ve Batı, Suriye’de mücadele eden radikal İslamcı unsurlardan rahatsız. Rusya’nın bu konudaki tutumu nedir?
- Terörizmin sınırları ya da belli bir noktası yoktur. Mutlaka yayılacaktır. İşte biz bunu hiç istemiyoruz. Kimse de istemiyor. Terör örgütlerinin ve özellikle de El Kaide bağlantılı örgütlerin yaşaması için elverişli bir ortam oluşturmak istemiyoruz. Ama Kuzey ve Güney Kafkasya’da Vahabi teröristlerin fikirlerini yayma çabaları görülüyor.
- Suriye krizi sonrasında etkisi arttı mı?
- El Nusra cephesine birçok ülkeden aşırıcı unsurlar katılıyor. Gerek Libya gerekse Çeçenler var. Avrupa ülkelerinden de katılanlar var. Belçika’dan, Avrupa’dan gidenler var. Suriye’ye giriyor ve sonra geri dönüyorlar. Libya’da Kaddafi’ye karşı savaşan radikaller nerede? Suriye’de, Bali’de. Suriye bitince Türkiye’ye, Rusya’ya ve hatta ABD’ye bile gidebilirler. Boston patlaması, Londra’da bir askere yönelik vahşi saldırı, Libya’daki ABD büyükelçisinin canavarca öldürülmesi hep bunların örneği.

\n

Suriye’de S-300 yok

\n

- Suriye’ye S-300 füze sistemleri gönderme kararınız barış görüşmelerini sabote etmek değil mi?
- Bugün itibarıyla Suriye topraklarında bu silah sistemi yoktur. Ayrıca S-300’ler savunma amaçlı silah sistemidir. Aynı Patriotlar gibi. Bu sistemin Suriye’ye tedariği anlaşması 2010 yılında imzalandı. İyi hatırlıyorum çünkü o dönemki devlet başkanımızı Medvedev’in Şam ziyaretinden sonra, Başbakan Erdoğan da Suriye’ye gitti. Bizim üç yıl önce hayata geçirdiğimiz anlaşma henüz hayata geçmemişken, Patriot sistemleri bölgeye geldi bile. Yenileri de gelecek.

\n

Esad Türkiye’ye tehdit değil

\n

- Türkiye Reyhanlı bombalamalarının Esad rejimi tarafından düzenlendiğine inanıyor...
- Öncelikle o saldırıyı bir kez daha kınıyoruz. Dışişleri Bakanımız Lavrov’un da belirttiği gibi, biz Esad rejiminin, Türkiye’ye karşı tehdit olduğuna inanmıyoruz. Asıl tehdit Suriye’de sürmekte olan iç savaştır. Ve hepimizin önceliği, bu savaşın daha fazla kan dökülmeden bitmesi olmalıdır.

\n

Adana’daki sarin gazı nedir?

\n

- Suriye’de kimyasal silahı kullanan taraf kim? Esad mı muhalifler mi?
- İngiltere ve Fransa, hükümet güçlerinin kullandığını söylüyor. BM bağımsız komisyonu ise muhalefeti de işaret ediyor. Başta sizin gazeteniz Cumhuriyet olmak üzere Türk basın organlarında geçen hafta El Nusra örgütüne bağlı bir kısım insanlarda kimyasal silah çıktığı yönünde haberler gördük. Eğer sınırdan giriş çıkış öyle söylendiği gibi kolaysa, o maddeler oraya rahatça getirilmiş olabilir. Dışişleri Bakanımıza soru sorulduğunda “Bu konuda Türk tarafının yapacağı açıklamaları bekiyoruz” dedik. Bugüne kadar bir açıklama gelmedi.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları