Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kılıçdaroğlu: Erdoğan- Ergin Konuşması Hırsızlıktan Ağır
RİZE - CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Marmara Bölgesi’nin ardından seçim kampanyasının Karadeniz ayağına dün iki mitingle başladı. Başlangıç için Başbakan Tayyip Erdoğan’ın memleketi Rize’yi seçerek adeta meydan okudu. Helikopterle geldiği Rize’de önüne Erdoğan’ın sabah saatlerindeki açıklamaları kondu. Erdoğan, eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile aralarında geçtiği ve Aydın Doğan’ın da aralarında bulunduğu Doğan Grubu yöneticileri hakkında yargıdan mahkûmiyet kararı çıkması için müdahale edilmesi talimatı verdiği ileri sürülen ses kayıtlarını doğrulayarak “Benim Adalet Bakanıma ‘Bunu yakından takip et’ dememden daha doğal, daha tabii ne olur” demişti.
‘Müdahaleyi itiraf etti’
Önce seçim otobüsündeki gazetecilere, ardından da Rize ve Artvin’de meydanlara bu sözleri değerlendiren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Bu sözleri itiraf tabii. O konuşmada ne diyor, ‘Mahkûm olması lazım’ diyor. Kullandığı kelime bu. Bir başbakan Adalet Bakanı’na müdahale edip ‘Bunun mahkûm olması lazım, beraat etmemesi lazım’ nasıl diyebilir? Kendini adaletin yerine koymuş. Bütün kararı vermiş oluyor. Sen hâkim misin?”
‘Adaleti arka bahçe yapıyorlar’
“Daha başka bir şey daha var. Avukatlardan, yargıç olarak atadıklarından söz ediliyor o konuşmada. Sayılarının 2 bin olduğu söyleniyor. Bunların çoğu AKP’nin il yönetiminde, ilçe yönetiminde görev alanlar. Bunlar şimdi getirildi hâkim yapıldı, adaleti kendi arka bahçesi haline getirmek istiyorlar. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ben beklerdim ki Türkiye’de barolar ayağa kalksın. Ne yapıyor bu barolar? Hâkimler konuşamıyor, savcılar da konuşamıyor, baroların ağzına bantı kim kapattı.”
‘Hırsızlıktan daha ağır’
“Böyle bir rezalete acaba hangi demokratik bir ülkede tahammül edilebilir. Böyle bir şey olamaz. Gerçekten ben ilk dinlediğimde ürperdim. Böyle bir şey olamaz. Bugün itiraf ediyor ve bunu doğal karşılıyor, zaten tuhaf olan da o. O zaman kaldırın mahkemeleri, nasıl olsa kararı o verecek. Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu, hırsızlıktan daha ağır bir suç, siyasetçinin hırsızlığından daha ağır bir suç.”
Gül ‘Artık oturma’ demeli
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yolsuzluklar konusunda Devlet Denetleme Kurulu’nu devreye sokma kararını da şöyle değerlendirdi:
“Bir sonuç beklemiyorum. DDK’nin raporları bağlayıcı değil. DDK’nin elemanları gidecekler bürokrasiden bilgi alacaklar. Bilgiyi kim verecek? Erdoğan’ın isteği üzerine onun istediği kadar bilgi verilecek. Kendisinin itirafı var. ‘Benim Adalet Bakanı’na talimat vermem kadar doğal ne olabilir’ diyor. Cumhurbaşkanı, DDK’yi harekete geçireceğine, böyle bir adam bu ülkede başbakanlık koltuğunda oturamaz demesi lazım. Demokrasi düzey kaybediyor.”
AKP’den tehlikeli provokasyon
Erdoğan’ın memleketi olduğu için Rize, Kılıçdaroğlu’nun 53 duraklı maratonunun en zorlu noktalarından biriydi. Rize’de 2009 yerel seçimlerinde yüzde 47 oy alan AKP, 2011 genel seçimlerinde ise oy oranını yüzde 69’a çıkarmıştı. Bu seçimde de CHP’nin kazanma ihtimali düşük. Ancak oylarını artıracak gibi. Bunun işareti dün Cumhuriyet Meydanı’nın ağzına kadar dolu olması.
Partinin deneyimli sunucusu Barış Bozkurt tarafından anons edilerek kürsüye davet edilen CHP lideri, “Güzel bir günde sizlerle güzel bir sohbet yapacağız” diye söze başladı. Tam 4 AKP’li bakanın yolsuzluklarını anlatırken meydanın arkalarından ıslık sesleri duyuldu. Meydanın öbür ucundaki Şeyh Cami önünde bir grup AKP’li, protesto için toplanmıştı. CHP’liler ile AKP’liler arasında önce laf, ardından da zaman zaman bayrak ve flama atışması yaşanmaya başladı. Birbirine çok yakın olan CHP’liler ile AKP’liler çevik kuvvetin oluşturduğu kordon sayesinde ayrı tutulabildi.
Otobüse yumurta
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, Emniyet yetkilileriyle konuşarak bu provokasyonun önlenmesini istedi. Ancak AKP’li grup yerinden ayrılmazken, mitingin sonlarına doğru beraberlerindeki Erdoğan posterini de açtı. Miting alanı Başbakan Erdoğan ve Bilal Erdoğan’ın ses kayıtlarının dinletildiği dakikalarda gerginleşti. Bir grup AKP’linin protestosuna karşı CHP’nin miting alanında “Hırsızlar dışarı, namuslular içeri”, “Her yer rüşvet, her yer yolsuzluk”,“Hırsız Tayyip Erdoğan”, “Başbakan Kemal” sloganları atıldı ve pankartları açıldı. Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk, kul hakkı, rüşvet ve mal varlığı açıklamaları sırasında ıslıkların temposu da yükseldi. Kılıçdaroğlu Rize’den ayrılırken de bazı AKP’liler CHP otobüsüne taş, tahta ve yumurta attı. Rize polisinin miting sırasında takındığı tutumu eleştiren Günaydın, “Polisin maalesef AKP’lilere açık desteği vardı” dedi.
Meydan ‘Hırsız’ dedi
Yaklaşık 30 dakika süren miting sırasında AKP’li grubun Erdoğan lehinde attığı sloganlara, CHP’liler de ‘Hırsız’ diye bağırarak karşılık verdi. Erdoğan kendi memleketinde ilk kez bu kadar ağır biçimde eleştirildi. Aynı slogan Artvin’deki mitinge katılanlar tarafından da defalarca tekrarlandı.
‘Demek ki rahat değil’
Rize mitingini yan yana izlediğimiz CHP’nin eski İl Başkanı Hasan Tuncer Türüt, AKP protestosuna farklı bir yorum getirdi:
“Ben hayatımda ilk kez böyle şey gördüm. Burada kimse kimsenin mitinginde böyle protesto yapmazdı. Hele tek başına iktidar olan partinin, muhalefet liderinin mitingine bu şekilde bir protestosu görülmüş değil. Bu noktaya geldiklerine göre demek ki AKP hiç rahat değil. Erdoğan’ın gergin üslubu meydanlara yansıyor.”
Ana tema yolsuzluk
Dün izlediğimiz Rize ve Artvin konuşmalarında ana tema ‘yolsuzluk’ oldu. Kılıçdaroğlu “Hükümetin yolsuzluk ve usulsüzlüklerle aslında ‘kul hakkı’ yediğini” iki meydanda da üzerine basa basa vurguladı. Yolsuzluk tapeleri için, “Rize çayı ne kadar gerçekse kasetler de o kadar gerçek” dedi.
Artvin’deki konuşmasında, Erdoğan’ın Mısır’daki Müslüman Kardeşler ile dayanışma için kullandığı 4 parmak işaretini (Rabia) yapan CHP liderinin, “Bu ne biliyor musunuz? ‘4 bakan bir de ben’ demek” sözleri büyük ilgi çekti.
AKP’li bölgelerde ‘özel’ gündem
Kılıçdaroğlu CHP’li belediyelerin olduğu yerlerde sadece yolsuzluklara değinirken AKP tarafından yönetilen belediyelerde ise buna iki ekleme yapıyor:
1. CHP’nin belediyecilikteki başarılarını anlatıyor. İlk metroyu, Halk Ekmek’i, tanzim satışları CHP’nin getirdiğini örnek gösteriyor.
2. O ilde yaşayanların sorunlarına somut çözüm önerileri getiriyor. Rize’de gündeminde ‘kaçak çay’ ve esnafın sıkıntıları vardı mesela.
3. AKP’nin verdiği ‘sosyal yardımlar’ın iktidar değişse de kesilmeyeceği güvencesi veriyor. Rize’de “Endişe etmeyin, yardımlar sürecek. Çaldıklarını çırptıklarını geri alıp halka dağıtacağız” dedi.
4. Erdoğan’ın CHP’yi ‘yasakçı’ gösterme girişimlerini de AKP’nin kalesinde yanıtlayarak, “İster başörtülü, ister örtüsüz, tüm kadınlarımızın başımızın üstünde yeri var” dedi.
Eşkıya olabiliriz ama...
Artvin’deki miting Rize’ye göre çok daha kalabalık ve coşkuluydu. CHP’li milletvekili Uğur Bayraktutan, “Gelmiş geçmiş en büyük mitingi yaptık burada. Bütün Artvin meydana aktı” dedi.
Rize’de, meydandaki pankartlar hep yolsuzluk üzerineydi; “Bakan evlatlarına değil, vatan evlatlarına oy ver”.
Ama günün en çok konuşulan sloganı Başbakan’ın ‘Eşkıya’ dediği Hopalıların Artvin’de astığı pankarttaydı:
“Eşkıya olabiliriz ama hırsız değiliz!”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Ünlü ton balığı markalarında 'yasaklı' madde!
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- Diyanet'in rekor ihalesi 'Cengiz'e verildi
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Süleyman Soylu 'tarafını' seçti
- Grip nedeniyle hastaneye gitti, hayatının şokunu yaşadı
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Dünya’nın bütün çöplerini neden Güneş’e fırlatmıyoruz?