Utku Çakırözer
Utku Çakırözer ucakirozer@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Kabul etmiyoruz'

05 Ağustos 2013 Pazartesi

Beş yıldır Silivri mahkemelerini izleyen arkadaşımız Hatice Tuncer saat 05.30’da ‘001’ nolu basın kartını almıştı almasına ama duruşma ancak öğlen saatlerinde başlayabildi.

Nedeni, avukatlar, gazeteciler ve milletvekillerinin tek tek üstleri aranarak içeri alınmalarıydı. Her birimiz bir mahkeme salonuna değil de sanki cezaevine girer gibi arandık ve hatta filme alındık.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve sanık avukatlarından Celal Ülgen başta olmak üzere avukatlar ile çok sayıda CHP milletvekili bu uygulamaya şiddetle karşı çıktı.

Sanık avukatlarının 10.30’da yerini almasının ardından gergin bekleyiş başladı. Saat 11.50’de sanıklar alkışlar eşliğinde salona alındı.

Balbay verilecek kararı bilircesine, “Hükmü kabul etmiyoruz. Biz kendimizi halkın adaletine teslim ediyoruz. Bu davanın hedefi siyasidir, aracı ise hukuktur. Verilen karar ne olursa olsun bizi halktan koparmayı başaramayacaklar Sıcak bir sonbahara hazır olun” diye konuştu. Vekil ve gazeteci dostlarına bu süreçte verdikleri destek için teşekkür etmeyi de ihmal etmedi.

Bir de sitemi vardı Anayasa Mahkemesi’ne. Hem uzun tutukluluk konusundaki kararlarında yarattıkları boşluk, hem kendi bireysel başvurusuna zamanında vermedikleri yanıt için:

“Türkiye’de siyasetin arka bahçesi olmasına izin verdiler. AİHM, hükümet ve Anayasa Mahkemesi ortak biçimde hukuku katlediyor”.

 

Hakimler çelik yelek mi giydi?

Yaklaşık 15 dakika sonra mahkeme heyeti salona girerek kürsüde kendilerine ayrılan koltuklara oturdu. Heyet üyelerinin göğüs seviyelerinde gözlenen şişkinlik, gazeteci ve vekiller arasında “Çelik yelek mi giydiler?” iddialarının yayılmasına neden oldu.

Mahkeme heyetinin sanık avukatlarına cuma günü gönderdiği çağrı yazısında, uygulanacak güvenlik önemlerinin gerekçesi olarak ‘bir ihbar alındığını’ göstermesi de, ‘çelik yelek’ spekülasyonunun güçlenmesine neden oldu.

 

İlk gerginlik avukatlarla

Beş yıllık dava sürecinde yaşanan usul tartışmaları karar oturumunda da bitmedi. Mahkeme heyeti sanık avukatlarının ısrarlı taleplerine rağmen söz hakkı vermeden kararları okumaya başladı. Bunun üzerine avukatlardan bazıları tepkilerini masaların üzerine çıkarak gösterdi.

İlk ağır ceza Hikmet Çiçek’e geldi:19 yıl.

Meslektaşımız Deniz Yıldırım’a 16 yıl

Ağır sağlık sorunları yaşayan Prof. Fatih Hilmioğlu’na 23 yıl.

Tutuksuz yargılanmasına karşın karar duruşmasına gelen Kemal Alemdaroğlu’na 15 yıl.

Prof. Mehmet Haberal 12 yıl.. Balbay 34 yıl.

Sonra da müebbetler. Hurşit Tolon, Tuncay Özkan, Dursun Çiçek, İlker Başbuğ ve diğerleri.

 

Yıldırım’ın tahliyesi ayaklandırdı

Ard arda gelen ağır kararların yarattığı ‘şok etkisi’ uzun süre etkisini korudu. Ta ki davanın en önemli ‘gizli tanığı’ Osman Yıldırım hakkındaki hüküm okunana kadar. Hakimlerin, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’nin bombalanması gibi vahim iddiaları Ergenekon’a bağlayan tek ifadenin sahibi olan Yıldırım’ı kendi hakkındaki iddiaların tümünden birer birer beraat ettirişi sırasında tüm salon ayaktaydı. Alkışlayanlar, ıslıklayanlar, salonu terkedenler...

Yaptığı gizli tanıklıkla onlarca masum insanın hayatını karartan Yıldırım, karşılığını tahliye ile ödüllendirilerek aldı.

Yıldırım’a tahliye yolunu açan karara ilk tepkiyi Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gösterdi. Kararların okunması tamamlanmadan ayağa kalkıp alkışlar arasında salonu terk etti.

 

Artık özel yetkili yok

Verilen son derece ağır cezalar yüzünden, Prof. Haberal ve Mehmet Perinçek’in de aralarında olduğu az sayıda tahliye kararına sevinemedik.

Ergenekon’da baştan beri adil bir yargılama yaşanmadı. Hukuk hep ikinci plandaydı. Nihayet süreç gibi karar da siyasi çıktı.

Şu andaki tek teselli, artık bu davanın özel yetkili mahkemenin elinden çıkmış olmasıdır. Hiç olmazsa bundan sonraki Yargıtay aşamasında, kararın hukuk zeminine oturtulmasını bekleyeceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları