Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Erdoğan'a Protesto, Gül'e 'Kırmızı Halı'
Gezi Parkı protestolarına polisin orantısız şiddetle karşılık vermesine göz yuman Başbakan Erdoğan’ın uluslararası arenadaki imajı büyük hasar gördü. Bunun son örneğini, İngiliz The Times gazetesine verdikleri ilanla Erdoğan’ı eleştiren aralarında Oscar ödüllü isimlerin yer aldığı yabancı sanatçılar gösterdi.
Öldürülen, gözünden olan protestocular; tutuklanan, gözaltına alınan gençler; bankalara baskı, aracı kurumlara soruşturma ve son olarak Koç Grubu’nun amiral gemisi TÜPRAŞ’a vergi baskını... Bunların hepsi dış dünya tarafından yakından takip ediliyor. Saygın yayın organlarında hükümetin Gezi Parkı sonrasında seçtiği otoriter yön konusunda ağır eleştiriler, yorumlar yayımlanıyor.
Tam bu sırada patlayan Mısır krizinde de Başbakan’ın politika tercihleri ve üslubu dikkat çekici. Ankara’nın darbeye karşı çıkışı değil ama Müslüman Kardeşler ile kendisini özdeşleştirmesi ve müttefiklerine ağır eleştiriler yöneltmesi garipseniyor. İktidarının ilk yıllarında, muhafazakâr demokrat algısı yaratan Erdoğan için şimdilerde “İslamcı” ya da “otoriter” sıfatları kullanılır hale geldi.
Gezi ve Mısır’da ayrı düştüler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise Erdoğan’ın tam tersi bir profil çizdi tüm bu süreçte. Gezi Parkı protestoları için başından itibaren “demokratik hak” değerlendirmesi yaptı. Olayın yatışması için çaba harcadı. Mısır konusunda da Ankara’dan en sağduyulu davranış ve açıklamalar ondan geldi. Başbakan gibi Batı’yı suçlamadı. Yeni yönetimi de tamamen dışlamadı.
Erdoğan ve Davutoğlu “Muhatap almayız” derken darbe yönetimince cumhurbaşkanı vekilliğine atanan Adli Mansur’a milli gün kutlama mesajını gönderen de Gül oldu.
Obama’dan sonra konuşacak
Dün internette görüp Dışişleri kulislerinde doğrulattığımız bir haber yukarıda çizmeye çalıştığımız “tahterevalli” tablosunu daha da belirginleştiriyor. Birinin imajı sönerken diğerininki giderek yükseliyor. Şöyle ki; bu yılki BM Genel Kurul çalışmalarında Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül temsil edecek. Bu bir ilk değil. Daha önce 2008 ve 2010’da da BM Genel Kurulu toplantılarına katıldı. 2012 hariç diğer yıllarda da Başbakan Erdoğan gitti New York’a.
Ancak bu yılki toplantının bir farkı var: Gül, BM Genel Kurulu’nda ev sahibi olarak ilk konuşmayı yapan ABD Başkanı Barack Obama’dan hemen sonra ikinci konuşmacı olarak kürsüye gelecek. Putin ve Hollande gibi isimlerden önce.
New York’a her yıl 200’e yakın devlet başkanı, başbakan ve dışişleri bakanı gidiyor. Sıralama kurayla belirlenmiyor. Bugüne kadar hiçbir Türk lidere böyle bir ayrıcalık tanındığını hatırlamıyorum. Dışişleri bürokrasisi, görev süresinin son yılındaki Gül’e bu prestijli sırayı kapmak için çok çabalamış olmalı.
Ancak tahminim, dış dünyadaki Gül (ya da Erdoğan) algısı nedeniyle bu yıl çok zorlanmamış olabilirler!
Profesör Pekünlü’ye haksızlık
Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde türbanla ilgili kararı ortadayken Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü eski öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Renan Pekünlü’ye, bir türbanlı öğrencinin eğitim hakkını engellediği savıyla yapılan şikâyet üzerine, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 2 yıl 1 ay hapis cezası verildi. Yargıtay da bu kararı onadı. Anayasa Mahkemesi raportörlüğü de yapmış olan eski Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı Bülent Serim, bu kararla ilgili şu görüşleri paylaştı:
“Sayın Pekünlü anayasa ve yasalar uyarınca görevini yapmış; anayasayı, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamıştır. Türbanın yükseköğretim kurumlarında yasak olması gerektiğine ilişkin Anayasa Mahkemesi kararları ve bu kararların dayanağını oluşturan anayasal kurallar halen geçerlidir. Anayasanın 11. maddesine göre anayasal kurallar; 153. maddesine göre de Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağladığına göre, Sayın Pekünlü bu kural ve kararları uyguladığı için nasıl suçlanabilir? Anayasa Mahkemesi bu konuda verdiği kararda böyle bir hak ihlali görmemiştir ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Kurulu, türban yasağının eğitim hakkını kısıtlamadığına karar vermiştir. Prof. Pekünlü’ye hapis cezası verilmesine neden olan süreçte, asıl suçlu anayasayı ihlal eden süreçteki tüm kişi ve kurumlardır. Ne yazık ki Danıştay 1980’li yılların başından beri yargıda, kamu kurum ve kuruluşlarında türbana geçit vermezken; ‘yetmez ama evet’çilerin kulaklarını çınlatacak biçimde içtihat değişikliğine giderek tüm kurumlarda türbanın önünü açmada siyasal iktidara yardımcı olmaya başlamıştır. 2010 anayasa değişiklikleri ile yargıda yapılan değişiklikler tek tek hedefine ulaşmaktadır.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Ünlü peynir markasından 'konkordato' kararı
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Demokrat Parti Kurultayı’nda adaylık krizi!
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!
- Kazaya müdahale eden polislerden biri şehit oldu!