Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Clinton ile Gündem: Suriye ve PKK
\n\n\n
Hükümetin Suriye konusunda yürüttüğü politikadaki en temel yanlış, tüm stratejinin Esad’ın erken devrileceği öngörüsü üzerine kurulması ve sonda söylenecek sözlerin en başta tüketilmiş olmasıdır. Esad’ın öngörülemeyen direnişi, Ankara’yı içte ve dışta çok zor bir pozisyona soktu. Erken söylenen sert sözler ABD ve diğer Batı ülkelerinin Türkiye’yi öne itmesine zemin hazırladı.
\nİkinci yanlış ise demokratik bir komşu olmanın verdiği eleştiri hakkını hükümetin, ortada egemen bir devlete müdahaleye meşruiyet sağlayacak uluslararası bir karar yokken, Esad muhalifi siyasi ve askeri gruplara lojistik destek vererek Şam’ın içişlerine müdahale noktasına vardırmasıdır.
\nAnkara’nın izlediği siyasetin belki de en fazla eleştirilmesi gereken yönü de uluslararası arabuluculuk girişimlerine kulaklarını tıkamasıdır. BM Özel Temsilcisi Kofi Annan’ın şiddeti sona erdirme ve Şam yönetimi ile muhalifleri bir araya getirme planı ile bu doğrultuda Cenevre’de varılan mutabakata Ankara hep ‘kerhen’ destek vermiş, bunların hayata geçirilmesi için üzerine düşen ‘muhalefete baskı’ sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Nitekim Annan görevi bırakırken Financial Times’a yazdığı makalede, Esad ve destekçileri kadar, aralarında Türkiye’yi de saydığı muhaliflere destek veren ülkelerin yapması gerekenleri de açıkça dile getirmekten çekinmemiştir.
\nTürkiye’nin süreçteki son hatası ise Suriye’de doğabilecek otorite boşluğunda, işlerin ulusal güvenlik ve çıkarlarımıza aykırı gelişebileceği öngörüsü üzerine yeterince kafa yormamış olmasıdır. Türkiye’nin aktif rol aldığı Esad karşıtı kampanyanın şu an itibarıyla doğurduğu sonuçlara bakacak olursak;
\n1. Sınırımızın hemen ötesindeki Kürt kasabalarında PKK yanlısı Kürtler yönetimi geçirmiş durumda.
\n2. Irak’tan sonra Suriye ile sınırımızda da otonom bir Kürt bölgesi kurulmuş durumda.
\n3. El Kaide ve diğer cihat yanlısı unsurların Suriye içinde yürüttükleri mezhepçi savaş ülkedeki Aleviler ve Hıristiyanlar için büyük bir tehdit oluşturmakta...
\n***
\nGelinen noktada Suriye’nin artık Beşşar Esad’ın liderliğinde yoluna devam etmesi mümkün gözükmemektedir. Şu anda Esad sonrasına ilişkin tek geçerli tahmin ‘kaos’ düzeni yaşanacağıdır. Hükümet, Esad sonrası izlenecek yeni politikayı belirlerken bugüne kadar yaptığı hatalardan ders çıkararak şu konulara dikkat etmelidir:
\n1. Türkiye’nin hiçbir adımı zaten zihinlerde oluşan ‘mezhepçi’, ‘müdahaleci’ algısını daha da pekiştirici olmamalıdır. Uluslararası toplumla birlikte hareket etmeye özen gösterilmelidir.
\n2. Rejim değişikliğinin yumuşak bir geçiş şeklinde olması için çaba harcanmalı. Saddam sonrası Irak’ta yapılan hatalar tekrarlanmamalı, devlet kurumları ve Suriye ordusunun yok edilmesi engellenmelidir.
\n3. Muhaliflerin intikam duygusuyla hareket etmesi engellenmeli. Aralarındaki görüş ayrılıklarını gidererek çoğulcu bir demokrasiye yönelmeleri sağlanmalıdır.
\n4. Esad rejiminin kimyasal ve biyolojik silahlarının uluslararası denetime geçmesi sağlanmalıdır.
\nABD yönetimi bugüne kadar Suriye krizine aktif biçimde müdahil olmak yerine, Türkiye’yi öne iten bir politika izlemişti. Şimdi, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Esad sonrası döneme ilişkin senaryoları konuşmak için İstanbul’a geliyor. Türkiye, yukarıda sayılan esasların hayata geçirilmesi için gerekli uluslararası işbirliğini onunla başlatabilir...
\n\n\n\n
PKK’yi eleştirmek yeter mi?
\n\n\n\n
Clinton ile görüşmelerin gündemini Suriye ile birlikte PKK konusu oluşturacak. AKP hükümetinin “Kürt sorununun siyasi müzakere ile çözümü” yönündeki politikalarına ABD öteden beri açık destek vermekte. Hatta bu sürece destek vermesi yönünde BDP’yi de uyarmış durumdalar. Bu yüzden, PKK’nin müzakere ortamını baltalama ve hükümeti askeri çözümler arayışına itme amaçlı terör eylemleri karşısında Clinton’ın İstanbul’da çok sert bir tutum alması sürpriz olmamalı. Bu noktada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan beklenen, basın önünde verilen bu ifadelerle yetinmek yerine, Türk halkının ABD’den beklentilerinin somut biçimde karşılanması konusunda daha ısrarcı tavır sergilemesidir.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- AKP'nin 'asgari ücret' formülünü duyurdu
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Narin cinayetinde 'demir kapı' ayrıntısı
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Muazzez İlmiye Çığ hayatını kaybetti
- Salim Güran'ın ses kayıtları ortaya çıktı!
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- Kazaya müdahale eden polislerden biri şehit oldu!
- Bakan Tekin skandal sözlerine sahip çıktı