Berkin Elvan, ekmek almaya giderken polis tarafından vurulduğunda 14 yaşındaydı. Yani daha 1999 doğumlu. Gezi Parkı protestolarının başlamasından bu yana, hükümetin acımasız müdahalelerinde yaşamını kaybedenlerin 8’incisi ve en küçüğü. Annesinin, “Oğlumu Allah değil, Tayyip Erdoğan aldı” sözü unutulacak gibi değil. Bu söz, kısacık ömrüne karşın Berkin’in, ülkemiz siyasi tarihinin sembol isimlerinden biri haline geldiğinin de kanıtı.
Vuruluşu ve 269 günlük yaşam mücadelesinin sonunda ölümü, milyonları derinden etkiledi. Ölüm haberi alındığından beri evlerde gözyaşı var. Dün son yolculuğuna aynı Uğur Mumcu ve Hrant Dink’in cenazelerinde olduğu gibi yüz binler tarafından uğurlandı.

***

Berkin’in hikâyesi AKP ile başlayıp AKP ile son buldu aslında. O daha 3 yaşındayken AKP iktidara geldi. AKP dışında bir hükümet, Erdoğan’dan başka bir başbakan görmedi. Çocukluğu AKP’nin ‘Türkiye’de vesayet yönetimine son veriyoruz’ iddiaları eşliğinde geçti. AKP askerin siviller üzerindeki etkisini geriletti. Ancak vesayetsiz bir ülke yerine kendi otoriter yönetimini kurdu.
İşte Berkin tam da o rejimin kurbanı oldu. Taksim’de ağaçların yerine AVM yapılmasını istemeyen masum halka karşı, polisine ‘vur’ emri veren iktidarın kurbanı.
Vurulduğunda AKP’nin 11. yılıydı. AKP’nin 12. yılında ise aramızdan ayrıldı.
O, bu gidişi hak etmedi, ama onun sonu AKP’nin de akıbetini gösteriyor.
Berkin gitti. AKP de bunca cinayetten sonra, kolay kolay iktidarda kalamayacaktır.  

Kılıçdaroğlu’na gelen ‘kuvvetli duyum’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün sabah Berkin’in cenazesi öncesinde sürpriz bir yazılı açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu’nun açıklamasında, “Başbakanlık makamını işgal eden zat, çevresindeki dar bir kadro ile birlikte, tehlikeli bir provokasyon peşindedir. Buna dair son derece kuvvetli duyumlarımı kamuoyunun dikkatine sunmayı, ülkeme ve halkıma karşı olan sorumluluğumun bir gereği olarak görüyorum” ifadeleri dikkat çekti.
Dün Düzce-Karabük yolunda kendisine ulaştığımızda bu açıklamanın nedenini şöyle izah etti:
“Erdoğan ve çevresi iktidarda kalabilmek için toplumun daha da kutuplaşmasını istiyorlar. Her olayı bahane ederek yolsuzluk soruşturmaları sonrasında derin bir şüphe içine giren tabanını bir arada tutmak istiyor. Bize gelen duyumlara göre, seçimlere kadar kaos ve kargaşa dahil her türlü provokatif eylemi göze almış durumda. Bugünkü (dünkü) cenaze öncesinde ben bize bu yönde ulaşan kuvvetli duyumları kamuoyu ile paylaşma ve halkımıza sağduyu telkin etmeyi vazife bildim.”
Kılıçdaroğlu’na bu ‘kuvvetli duyumlar’ hangi kaynaktan geldi? Devletin hangi kurumu? O kurumlar içinden gelen bireysel uyarılar mı?
CHP lideri bu sorularımıza net yanıt vermeyerek “Bize ulaşan bilgiler var demekle yetineyim. Detaylarına ve kimden geldiğine girmek istemem. Seçim süreci boyunca şiddet kullanımına yol açacak türden hükümet kaynaklı kışkırtmalar olabilir” dedi.
Hükümetin Gezi Parkı protestoları sırasında benzer bir tutum içinde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Gezi sürecinde polis araçlarına, TOMA’lara molotofkokteyli atanların sivil kıyafetli polisler olduğu sonradan ortaya çıktı. Bugünkü cenaze ve önümüzdeki günlerde de buna benzer provokasyonlar olabileceği endişesi taşıyorum” ifadesini kullandı.
CHP liderine gelen duyumlar arasında dikkat çekici bir başka iddia da hükümetin ‘suikast mizansenleri’ oluşturacağı şeklinde:
“Geçen seçimler öncesinde helikopterle gideceği bir gezide AKP konvoyuna saldırı düzenlenmiş ve suikast denmişti. Aslında yoktu böyle bir durum, Bu kez de benzer mizansenler yaşanabilir.”