Sayın Cumhurbaşkanı, Ezidiler Hristiyan değildir!

17 Ekim 2016 Pazartesi

“Yeni Türkiye”nin komik bir alâmetifarikası olarak nitelendirilebilecek “Adam mısın!” filminin fragmanı üzerine kaleme aldığım yazıyı bütünleyici mahiyette “Adam mısın, Madam mısın?” başlıklı bir yazı üretmek niyetindeydim.
Elbette Tayyip Erdoğan’ın “Bir adam gibi ölmek var, bir de madam gibi ölmek var” ifadesinden hareketle...
Dünyanın karşısına, insanlığın karşısına ve de İslâm’ın karşısına en üst perdeden böylesi bir “Adamlık” profili ile çıkıyoruz! Bir toplum için “yaşarken ölmek”ten gayrı ne olabilir ki bu!..
Ve işte bu aynı zamanda “Yeni Türkiye”: Maçolukla lümpenliğin ne yazık ve acı ki dinle bulamaçlanmış bileşimi...

***

Bunları yazmaya yönelik ilham kuşları zihnimde kanat çırparken Cumhurbaşkanı’nın sözlerine biraz daha etraflıca bakınca başka bir şey fark ettim.
“Adamlık-madamlık” vahametinden de korkunç bir şey...
Erdoğan bakın Ezidiler için ne demiş:
“Ezidiler! Bak, teröristlerle işbirliği yapmayın!.. Şu anda ülkemde bu kadar Ezidiyi kamplarda biz bekliyoruz. Kapılarımızı biz size açtık. Hristiyan demedik, ayrım yapmadık, kapımızı açtık ama şimdi bazı yanlış oyunların içine giriyorsunuz. Bu yanlış oyunlar size kâr getirmez, zarar getirir bunu da buradan söylüyorum.”
Evet, dehşet bir tehdit, ama bir o kadar da feci bir yanlış, ürkütücü bir bilgisizlik...

***

“Hristiyan demedik, kapımızı açtık, ama şimdi bazı yanlış oyunların içine giriyorsunuz” diyor Cumhurbaşkanı Ezidilere...
“Hristiyan demedik” lafzının başlı başına sorunlu durumunu, sadece derinden üzüntü duymakla yetinerek geçiyorum!..
Ezidiler, Hristiyan değildir.
Ezidilik, en köklü ve baskın şekilde Zerdüştîlik (Mecusîlik), bunun yanı sıra İslâm, Hristiyanlık, Maniheizm ve diğer eski dinler, Gnostik gelenekler ile bağlantı ve etkileşimlerle biçimlenmiş “bağdaştırmacı” (senkretik) bir inançtır.
O, Ortadoğu’nun “maneviyat rahmi”nden doğmuştur ve bizim coğrafyamızın özbeöz çocuğudur.

***

Ezidiler, Hristiyan değildir ve yaşadıkları coğrafyada Müslümanlar kadar, Hristiyanlar tarafından da “Şeytana-tapar”lıkla lânetlenirler.
Ama Ezidiler Şeytan’a tapmazlar, “Hûda”ya tapar, tek bir Tanrı’ya inanırlar.
Yalnızca Ezidiler, Hûda’nın tüm dünya işlerinin sorumluluğunu meleklerin en kıdemlisi olduğu üç büyük tektanrıcı din tarafından da onaylanmış Ezazil’e, kendi tabirleriyle “Melek Tavus”a bıraktığına da inanır, ona da kutsallık atfederler.

***

Ezazil, İslâm’ın İblis’ine, Hristiyanlığın Lucifer’ine ve her iki dinde de ortaklaşılan adla Şeytan’a karşılık değil mi diye diklenilecektir hemen... Lâkin Ezidilikte Ezazil’in Tanrı’ya isyanı, İslam’da ve Hristiyanlık’taki gibi anlaşılmaz.
Ezidiler, Ezazil’in Âdem’e (insana) secde etmemesini Tanrı’ya isyan diye değil, onun Tanrı’ya olan büyük ve emsalsiz sevgisi, Tanrı’nın asıl yaratıcı olmasından kaynaklı mutlak itaati temelinde açıklarlar.
“Ben yalnız sana secde ederim” demiştir Ezazil yani...
Tanrı da bu “sınama”dan katıksız çıktığı için onu lânetlemek ne kelime, aksine dünya işlerine, insan hayatına yönelik çerçevede “Melek Tavus” olarak “gözbebeği” yapmıştır.

***

Ezidi inancında kötülüğün “insan-üstü” plânda (İblis, Şeytan, Lucifer gibi) bir temsilcisi yoktur. İyilik, ilahi kattan, Hûda’dan Melek Tavus aracılığıyla dünyaya, hayata, insana inerken kötülük insani katta, insanın yaratılışında içkindir ve yine onun yaratılışında içkin iyilikle mücadele halindedir.
Ezidiler Hristiyan da değildir, “Şeytana-tapar” da değildir.
Emevi halifesi ve Hz. Hüseyin’in katili Yezid bin Muaviye’ye nispet yanlışlığıyla yaygın şekilde isimlendirildikleri üzere “Yezidi” de değildir.
Ezidiler, Ortadoğu’nun, Anadolu’nun, bu memleketin sabahtan akşama yüzünü Güneş’e dönen, o yüzden de hep yüzü ak, parlak ve aydınlık insanlarıdır.

***

Bu yazdıklarımın beslendiği bir önemli kaynağı, sevgili öğrencim, artık meslektaşım Doç. Dr. Çakır Ceyhan Suvari’nin “Ezidiler-Etnodinsel Bir İnanç Olarak Ezidilik” (Ütopya Yayınevi, 2013) adlı çalışmasını herkese şiddetle tavsiye ederek bitireyim!..
Ezidilik nedir, ne değildir meselesini çözme yolunda içerik açısından taş gibi, kavramak- anlamak açısından billur gibi, okumak açısından da lokum gibi 100 sayfalık eşsiz bir kaynak bu...

***

Son sözüm de ona:
Ceyhan’cım, hiç vakit kaybetmeksizin imzalayıp gönder kitabını Cumhurbaşkanlığı’na!..
Ülken için, toplumun için, Sünni, Alevi, Nusayri, Ermeni, Süryani, Yahudi ve başka her dinden-inançtan insanımız için...
Ve elbette insanlığımız için!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları