‘Meşhuriyet’ sıcağında Yağmur serinliği!

03 Kasım 2017 Cuma

Yağmur İper, 12 yaşında. “Büyüyünce ne olacaksın” sorusuna, “İnsan olacağım” cevabı vermesiyle mâruf…

“Mâruf” gibi zor, hele gençler için “demir leblebi” cinsinden bir sözcüğü bilerek kullanıyorum. Çünkü “mâruf”, “belli, bilinen, tanınan” yanı sıra “güzel”, “iyi”, “iyilik” anlamları da taşıyan bir sözcük!..

Büyüyünce insan olacağım” diyecek kaç kız çocuğumuz kalmıştır bugün bu ülkede, düşünün!

Bir de acaba “Hülya Avşar olacağım”, “Hadise olacağım”, hatta (cinsiyet hiç fark etmez!) “Acun Ilıcalı olacağım”, nihayet “Survivor olacağım” diyebilecek kaç “10 yüz bin milyon” tane kızımız vardır, onu da bir düşünün!..

***

Görsel kitle kültürünün, tele-dijital medyanın “meşhurluk” arzu ve arayışını hayatın içinde herkes için bir norm haline getirdiği, küçücük çocukların bile “Büyüyünce ne olacaksın” sorusuna “Meşhur olucam” cevabı vermeye yönlendiği bir çağdayız.

Adını “Meşhuriyet Çağı” koyuyoruz bunun…

Zaten, bir müzik programı indirirken cep telefonu otomatik olarak ByLock’a yönlendirildiği için korkunç bir traji-komediyi Silivri’de 211 gündür devam eden tutuklulukla yaşayan arkadaşımız, gazetemizin muhasebe servisi çalışanı Emre İper’in kızı Yağmur’u köşemizde ilk gündeme getirmemiz de bu “çağ yangını” ile bağlantılıydı.

Babası Emre, doğum gününde yanında olmadığı kızı için bir kutlama mektubu yazmış, biz de Yağmur’u tanımıştık.

Yağmur, bu ülkede adeta “Görünüyorum, o halde varım” ilkesiyle hayatına yön veren “Z kuşağı”ndandı, ama “Düşünüyorum, o halde varım” diyerek büyümüş bir kuşağın mirasına sahip çıkarcasına büyüyünce “İnsan” olmak istediğini söylüyordu!..

***

Günümüzde görsel kitle kültürünün biçimlediği insanlığımızın içerisinde çocukluk da bir “endüstri”ye dönüştürülerek kaşla göz arasında geçiştiriliyor. Çocuklarımız erkenden yetişkinleşmiş hale geliyor.

Ergenliğin henüz başındaki kız ve erkek çocuklarımızı popstarları model almış, “Rihanna” ya da “Ricky Martin” kılığına girmiş, karşımızda görüyoruz.

Daha geçen hafta 14 yaşında manken kılınmış kız çocuğunun Çin’de bir defilede “aşırı iş yükü”ne dayanamayıp hayatını kaybettiğini okumadık mı, okuduk!
Tüketime endeksli geç-kapitalizmin ve onun “MESH (medya, eğlence, show) endüstrisi”nin öğütücü çarkında bir an önce büyüyüp “meşhur olmak” isteyen “yetişkinleştirilmiş” çocuklarımız var.

***

Ama bir de hâlâ insan olmanın yolunun okumaktan, düşünmekten, kafa yormaktan, soru sormaktan, sorgulamaktan geçtiğini unutmamış, bu yolda ilerleyip büyümek isteyen “Yağmur damlası” misali çocuklarımız var!..

Onlar da ne yazık ki bu acımasız, ahlâksız ve vicdansız düzenin içerisinde şu kirli “yetişkin” dünyamızın hemen bir parçası haline ister istemez geliyorlar.

Ama onurla geliyorlar.

Babasının, ancak Silivri zindanından yazdığı mektupla yaş gününü kutlayabildiği;
“Hep dışarıdakiler, içeridekilerin doğum gününü kutlayacak değil ya, güzel kızım” şeklinde kendisine seslendiği;

“Benim yanında olamadığıma aldırma, kalbim hep senin yanında” diyerek doğum gününü kutlayabildiği Yağmur…

12 yaşında, geçen salı günkü duruşmada annesiyle birlikte, babasının hemen arkasında “kale” gibi, “Ben de senin yanındayım Baba” dercesine oturmaktaydı!..
Duruşma devam ederken birkaç sıra önümde böyle gördüğümde, içimden, tüm kalbimle seslendim ona:

Yağmur, büyüdün işte kızım!

İnsan” oldun artık!..

***

Çok anlamlı bir rastlantıyla Yağmur’la tanışmam, onun meşhur olmak isteyen akranları, daha geniş çerçevede “Meşhuriyet Çağı” anaforuna kendini kaptırmış insanlığımız üzerine gözlem ve yorumlarımı yansıtan “Görünüyorum, O Halde Varım” başlıklı kitabımın yayım arifesinde oldu.

Yarın TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı’nın ilk gününde Hürriyet gazetesi yazarı Melis Alphan’la saat 16.30’da “Meşhuriyet Çağı ve Türkiye” başlıklı bir söyleşimiz var.
17.30’da da kitabımı okurlarımın ilgisine sunmak üzere Can Yayınları “stant”ında masa başında olacağım.

Sonrasında ilk işim, bir an önce okuyup görüş ve eleştirilerini bana aktarması dileğiyle kitabı Yağmur’a ulaştırmak olacak!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları