‘Kurtlar’ın Tarihi

08 Mart 2015 Pazar

“Kurtlar Vadisi” ulusal sınırlarla yetinen, hayli de “mahalli” havalı bir mafya dizisi olarak başladı, uluslarüstü, devletler-derini bir terörizm/ karşı-terörizm kurmacası olarak 12 yılı devirip bugüne geldi.
Farkı bir tahminle fark ettirelim: Dizinin ilk sezonunda Oktay Kaynarca’nın canlandırdığı mafya babası Süleyman Çakır karakteri öldürüldüğünde memlekette gariban-delikanlı ocaklarına ateş düşmüş, gıyabi cenaze namazları düzenlenmişti. Maazallah, bugün “Polat Alemdar”ın başına aynısı gelse tüm mülki ve askeri erkânın eksiksiz katılacağı bir devlet töreni düzenlenir!..
Kırılma tam nerede oldu kestirmek güç, ama kült dizinin bir diğer unutulmaz karakteri Memati’nin (Gürkan Uygun) suratında sıkıntılı bir ifade ile Polat Alemdar’a (Necati Şaşmaz) “Abi biz şimdi harbiden girdik mi bu devlet dalgasının içine” diye sorduğu bir kesit hatırlıyorum.

Kürt sorunundan beslendi
Oralardan itibaren Vadi tam bir “devlet-ebet-müddet” dizisi haline geldi. Sosyoekonomik atmosfer her daim uygundu, ama en çok Kürt sorunundan beslendi, o yarayı kaşıdıkça kalıcılaştı, kurumsallaştı.
Statüko ve “Resmiyet”in fantastik diliydi. Hatta bir “yarı-resmi yayın organı”na dönüştü denilebilir. Memleket insanı (erkeği) haber izlemeyi bıraktı, “Kurtlar’dan al haberi” noktasına geldi.
Güven arttıkça dışa açılma oldu. Artık tüm dünyada ama özellikle Türkiye üzerinde kötü emellerini gerçekleştirmek isteyenlerin oyunlarını bozuyordu Polat ve ekibi.
Devletin en derin kapıları önlerinde açıldı. İçeri girip hem müesses nizamı koruyan, hem de âleme nizam veren bir çelik çekirdeğe dönüştüler.
Doğrusu, ülkede ve dünyada yaşananların ters-dönmüş bir “hayal yansısı”ndan ibarettiler ve memleket battıkça onlar hep çıkışta oldu. Amerikalı kafamıza çuval mı geçirdi, bedeli “Kurtlar Vadisi- Irak”ta ödetildi ve gişede hasılat rekoru kırıldı! İsrail gemimize saldırıp vatandaşlarımızı mı öldürdü, intikam “Kurtlar Vadisi- Filistin”de alındı. Ordu, Kandil’e operasyona mı gidemedi, Polat ve ekibi dağın tepesine dayandı.
Vadi, aşağılık kompleksimizin illüzyonist bir telafisi, ergen ve ezik ruhumuzun ağrılarını dindiren müsekkindi.
Karakterlerinin “gerçek” alımlanması da ilk günkü gibi devam etti. Mafya babası Çakır’ın cenaze namazını kılanlar, dizide PKK teröristini canlandıran Arif Örgen’i de sokakta çevirdi, bir güzel dövüp hastanelik etti!..
Ama Kürt sorunu sönümlenme sürecine sokulunca yapımcılar “Burası Ortadoğu, bize ekmek tükenmez” şiarıyla başka sulara yelken açtı. Şimdilerde de IŞİD’le iştigal ediyor ve çocuk kandırır gibi onu bir “İngiliz fitnesi”ne indirgeme cihetine gidiyorlar.
Fakat hayret, tarihinde hiç olmadığı kadar düşük reytingler bariz bir seyirci kaybını da işaret ediyor.
Ne olmuş olabilir?.. Artık kabak tadı mı verdi? Ya da IŞİD’le uğraşmak PKK ile uğraşmak kadar tat vermiyor mu seyirciye?..
Yoksa ergenlikten çıkıp yavaş yavaş büyüyor muyuz, ne dersiniz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları