Kara Kutu ve Racon

12 Mart 2015 Perşembe

İki yeni dizi önceki gün gösterime girdi. “Behzat Ç.”nin ekranda kültleşmesinde çok emeği olduğu halde bu en az kayda düşülmüş senarist Ercan Mehmet Erdem’in yeni suç-polisiye hikâyesi “Kara Kutu” bunlardan biri ve Serdar Akar yönetmenliğinde Kanal D’de ekrana merhaba dedi.
Adı üstünde “Kara Kutu” bu ve hemen açılmasını beklememek gerek. Ama ilk bölüm de “dizi savaşı”nda hayat-memat demek ve çarpıcı bir açılış çok önemli. Bu açıdan, durgun bir başlangıç yaptığını düşünüyorum. Seyirciden zaman ve sabır istendi sanki. Gerçi aralara “Behzat Ç.”de de çok hoş yaptığı üzere kara mizah motiflerini yer yer serpiştirmiş Ercan. Onda Tarantino’dan etkileşim ve esintiler de hep oldu ve burada da var.
Gerçek kimliği ve işini ailesinden bile saklayan bir istihbarat elemanının (Orhan Kılıç) Irak’ta yakın çalışma arkadaşının (Hazım Körmükçü) ihanetiyle ölümün kıyısına gelip hafızasını kaybederek de olsa kurtulmasından çıkış bulan bir hikâyemiz var. İlk bölümde anladık ki o, devletin karanlıklarında bir “efsane”dir. Ama şimdi bir barda, eskiden hobisi olan gitar çalıp şarkı söylemeyi iş edinmiş, yaşamakta. Bu arada zaman zaman hafızasındaki gelgitlerin kaydını düşerek de geçmişine, kimliğine ve başına gelenlere müdrik olmaya çalışmakta.
Belli ki “efsane” geri dönecektir. “Kara kutu” da açılacak ve kim bilir içinden neler çıkacak?
Gizemle gerilimi buluşturduğu kadar “sokak”la devleti de karşı karşıya getirecek bir akışın ipuçları var. Ercan, toplumcu duyarlılığa sahip, protest olmayı seven, yeraltı dünyasına da, köprüaltı hayatlara da girmeye hevesli bir yazar. Bunları burada da bulacağız mutlaka ama elini çabuk tutsun, ağırdan almasın!..
ATV’de başlayan “Racon- Ailem İçin” dizisi de bir suç, suçluluk ve suçla suçluluğun altında ezilmiş, iniltisi duyulan “insan”ın hikâyesi. İçerik bana şu an gösterimdeki “Poyraz Karayel”i çok yankıladı ama…
Eski-güzel günlerden kalma bir mahalle kabadayımız (Mehmet Aslantuğ) var ve o, “yenikötü- çirkin” şimdiki zamanın mafya düzenine karşı “Ölmedik, ayaktayız” dercesine ortaya çıkıyor. Burada da “efsane” geri dönüyor yani. Hem de yürekli-şefkatli bir kabadayı olarak âleme “Baba”lık yaparken “baba” olamadığı kendi dağılmış ailesini de yeniden bir araya getirerek… Bu da, bunun yanı sıra eskinin “racon”a dayalı mert ve dürüst kabadayılığı ile yeninin paraya dayalı namert ve kalleş mafya düzeninin farkını değerlendirmede birbirine ters düşen babayla oğulun (Seçkin Özdemir) çatışması da hep “Poyraz Karayel”i çağrıştırıyor. Dolayısıyla yarattığı bu çok bariz etkileşim havasından bir an önce sıyrılması lazım “Racon”un.
Her iki dizi de seyrin zirvesinde yerini sağlamlaştırmış, birbiriyle çekişen “Aşk Yeniden”, “Survivor”, “Kaderimin yazıldığı Gün” gibi yapımların gününde ve çok uygunsuz bir dönemde ekrana geldiler. Ne tepede reyting savaşından göz gözü görüyor, ne de seyircinin gözü yeni bir şey arar gibi görünüyor. Zor durum. İkisine de bol şans diliyoruz!..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları