Star’ın yeni dizisi Gecenin Kraliçesi, Meryem Uzerli’yi “taçlandırma”ya yönelik... Ve onun gerçekten de “Gecenin Kraliçesi” olup olmadığını anlamamızı sağlayacak bir çalışma.

Açacağım ama önce içeriğe göz atalım:

Karadeniz’in Ayder Yaylası’ndan dünyanın parfüm başkenti Grasse’a (Fransa) ve İstanbul’a kadar, küreselden yerele gelgitli bir kurguyla şekillenen dizi, yaklaşık bir saat boyunca vasat bir romantik komedi kıvamında ilerledikten sonra iki erkeğin (babalıoğullu olarak) bir kadın için rekabeti doğrultusunda beylik bir aşk üçgenine yelken açıyor.

Babasının katilini “baba” bilen Kartal (Murat Yıldırım), onu öz oğlundan daha çok benimsemiş Aziz’in (Uğur Polat) sahibi olduğu şirket bünyesinde de en güvendiği kişidir. Şirket adına Grasse’a gelen Kartal, burada Karadenizli bir babadan olma, Fransız anadan doğma Selin’le (Meryem Uzerli) ilk görüşte aşka düşer. Bu, imkânsız aşktır. Çünkü Selin’le bir gece, bir serada mercimeği fırına veren Kartal, aynı zamanda Aziz’in kızı Esra (Funda Eryiğit) ile evlidir ama bunu Selin’e zikretmekten kaçınır.

Ancak Grasse’daki hesap İstanbul’daki çarşıya uymayacaktır. Hastalıklı ve dengesiz karısının hayati riskleri ve Aziz’in duygusal yüklenmeleri karşısında Kartal, ardından İstanbul’a gelmiş Selin’i de onu sevmediğine inandırarak içinde filizlenen aşka kürtaj yapar.

Sonrası aşina bir denklem: Selin Rize’de baba birana ayrı abisi olduğunu öğrenip bu defa Karadeniz’e doğru Türkiye’nin yolunu tutar. Orada Aziz’le tanışıp adamın kendisine âşık olmasıyla bağlantılı şekilde onunla tekrar İstanbul’a rotayı kırdığında da içinde kabuk bağlamış aşk yarasını yeniden kanatacak şekilde Kartal’la yüz yüze gelir.

Çerçeve kabaca bu. şimdi şu “Gecenin Kraliçesi” motifine gelelim!..
Ruhlarının ve bedenlerinin buluştuğu o aşk mekânı serada bir çiçeği tanıtır Selin, Kartal’a... şöyle:

“Bu çiçeğin adı Gecenin Kraliçesi!.. Tomurcukları bir gecede açar ve sabaha kadar solar. Dünyanın en nadide çiçeklerinden biridir. Ömrü öyle kısadır ki ona sahip olmak imkânsızdır.”

Anlıyoruz ki Kartal’ın aşkı karşısında Selin, “Gecenin Kraliçesi” durumundadır.
Ama ben esas Meryem Uzerli’nin Muhteşem Yüzyıl ve Hürrem rolü ile önü açılmış kariyerine ilişkin işlerliğe sokulabilecek olmasından korkarım bu “Gecenin Kraliçesi” benzetmesinin...

Tomurcukları bir dizide açan ve o bitince solan bir kısacık kariyer şeklinde!..

Niçin mi? Hem izlediğimiz ilk bölüme ilişkin kaygılardan, hem de yakınlarda kokusu çıkmış olan setteki krizlerden...

Anlaşılıyor ki Gecenin Kraliçesi, başlı başına Meryem Uzerli dizisi olarak tasarlanmış. Tek kişilik bir “yıldız” dizisi gibi... Tanıtım filmlerinde yer alan ve diğer iki önemli oyuncu Murat Yıldırım’la Uğur Polat’ı isyan ettirip neredeyse işi bırakma noktasına getiren, Uzerli’ye atfen kullanılan “3 yıllık hasret bitiyor” ifadesi bunun en somut örneği...

Uzerli bu noktaya Muhteşem Yüzyıl’daki performansıyla ulaştı. Ama yanında onu destekleyen bir ekip vardı; senaristinden yapımcısına ve Halit Ergenç başta olmak üzere yetkin ve zengin oyuncu kadrosuna kadar genişleyen bir ekip...

Böyle bir ekip çalışmasından yıldız olarak çıktı o.

Şimdi ise onu başlı başına bir yıldız olarak kodlayıp ve buna göre koşullanarak iş yapmaya kalkışınca hem senaryo ve kurgu beylik kalıplarla sınırlı kalmış, hem de ekip hiç hak etmedikleri şekilde ihmale uğrayıp geri plâna itilmiş. Böyle olunca da büyük risk alınmış.

Uzerli’yi kariyer itibarıyla “Gecenin Kraliçesi” kılabilecek ölçüde!..