Darwin ve Marx

22 Ekim 2017 Pazar

Sevgili Hocam, Prof. Bozkurt Güvenç, “Darwin ve din” başlıklı yazıma ilişkin zarif bir değerlendirme notu gönderdi. Orada bana, Darwin’i savunan, bir anlamda “Darwin’den daha Darwin’ci” (o yüzden kendisine “Darwin’in buldoğu” denilmiş) Thomas Huxley’e yönelik Piskopos Wilberforce’un hakaretamiz sözlerini belirtmişsin ama Huxley’in cevabını da unutma hatırlatmasında bulunuyor.
Çok haklı. “3500 vuruş”a bir yazıyı sığdırma çabası ne yazık ki böyle ve bilerek eksikliklere de yol açıyor. (Hoş, 3500 vuruş kuralına da her zaman uyamayıp “Müdüriyet”ten ha bire azar işitiyoruz, o da ayrı konu!)
Huxley’in tarihe geçmiş cevabını biz bu memlekette ilk olarak Bozkurt Hoca’nın, Dr. Yalçın İzbul’la birlikte çevirdiği o ufacık- tefecik ama muhteşem kitap, Benjamin Farrington’un “Darwin Gerçeği”nde (1982) okumuştuk. (Kitap şimdi ancak sahaflarda ya da “nadir kitap” sitelerinde bulunabilmekte; keşke bir yayınevi bu yükte hafif içerikte zengin kitabı yeniden bassa!)
Oxford piskoposu Wilberforce, Britanya Bilimler Akademisi’ndeki toplantıda (1860) Huxley’e, büyükbabası soyundan mı, yoksa büyükannesi soyundan mı maymundan geldiğini “sordu”.
Huxley de şu cevabı “patlattı”:
“Hayatın gerçeklerini ortaya çıkarmak için büyük sabır ve özveriyle uğraşanları böyle söz oyunlarıyla karalayanların ‘soy’undan gelmektense kendini ve haddini bilen bir maymun soyundan gelmiş olmayı yeğlerim!..”
Huxley’in Darwin’i savunduğu toplantıda Darwin yoktur. O, çekingen, içe kapanık, ürkek, eh biraz da konformist bir “burjuva-Protestan”dı. Bulgularını inancına kurban etmemişti, ama ne inancından, ne de yaşam biçiminden vazgeçmeye de niyeti yoktu!..
Bu bağlamda Darwin’i döneminde “iyi” kavrayan düşünürlerin başında da Marx gelir.
Evrim düşüncesine karşı çıkan ve Darwin’i karalayan dinci-yaratılışçı çevreler, Darwin’in kuramıyla Marx ve Marksizm arasında da “doğrudan” bir ilişki kurma çabası içindedirler.
Bu, Marx’a da, Marksizm’e de haksızlıktır.
Ama asıl ve en çok kapitalizme haksızlıktır!..
Darwin, kapitalizmin çocuğudur. Onu besleyen kaynak, sosyalizm değil, endüstriyel kapitalizmdir.
Marx ve Engels, elbette Darwin’in doğal seçilim kuramının “materyalist” katkısını fark etmiş, bu bakımdan onu takdir ve saygıyla değerlendirmişlerdir.
Ama eleştirel bir yaklaşımla bu kuramın “kapitalist iktisat”la ilişkisini de kurmaktan geri kalmamışlardır.
Marx, Darwin’in “aslî alıcısı”nın kapitalizm olduğunun farkındadır. Bu nedenle, İngiliz toplumundaki vahşi evrensel rekabetin, “her şeyin her şeyle savaşı”nın, Darwin’in aklına bitki, hayvan dünyasındaki varolma mücadelesini ve doğal ayıklanma düşüncesini getirdiğini kaydeder. Ayrıca Darwin’den ilham alan “sosyal-Darwinist”lerin de onun “biyolojik” yasalarını kapitalizmi haklılaştırma (“doğal”laştırma) yolunda bayağılaştırıp çarpıttığını ileri sürer (K. Marx, “Biyografi”, Çev. E. Kürkçü, 1976, s. 367).
Darwin’in kuramının, Adam Smith ekonomisinin doğaya transferi olduğu da söylenmiştir. 18’inci yüzyıl Fransız fizyokratlarının “ticari seçilim” kavramlaştırması, Marx’ın düşünsel plânda “düşman” saydığı Malthus’un nüfus kuramı ve Rikardo’cu ekonomistlerin “azalan randıman kanunu”, Darwin’in “doğal seçilim” formülasyonunun altyapısında yer alır.
Ancak tüm bunların onun başyapıtı “Türlerin Kökeni” çerçevesinde geçerli olduğunu, sonraki eseri “İnsanın Türeyişi”nde daha toplumcu ve biyolojik olmaktan çok “antropolojik” bir düşünsel sistematiğe yöneldiğini de eklemeden geçmemek gerekir.
Görüldüğü gibi, Darwin dendiğinde hiçbir şeyi ak ve kara netliğinde söylemek mümkün değildir.
Evrimsel düşünce ne Darwin’le başlar, ne Darwin’le biter, bitmiştir.
Darwin ne onu lânetlemeye çalışan Amerikalı Evangelistlerin, ne de onların bu topraklardaki Müslüman yardakçılarının üzerini karartabileceği bir figürdür.
Fakat ne de sütten çıkmış ak kaşıktır ve bu, en belirgin şekilde bir başka doğa bilimci Alfred Russel Wallace ile bağlantılı olarak örneklenebilir.
Buna da ileride değiniriz!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları