‘Cadıların davası’ başlarken!..

23 Temmuz 2017 Pazar

Avrupa tarihinin erken modern dönemine (15’inci-18’inci yüzyıllar) damgasını vuran, kimilerine göre 40 bin, kimilerine göre 1 milyon insanın can verdiği, akıl ve vicdan dışı korkunç olay, Türkçede cadı avı/avları (“witch-hunts”) olarak telaffuz edilir hep...
İnsanlık adına yüz karası bu kıyımın Batı dillerinde karşımıza “cadı avları” adı altında olduğu kadar “cadı davaları” (“witchtrials”) diye de sıklıkla çıktığını görürüz.
Büyük bir ekonomi-politik değişim ve buna bağlı toplumsal- kültürel altüst oluş sonucu yaşanan moral ve manevi panik havası, Şeytan’la işbirliği içinde Hristiyanlığa örgütlü tehdit oluşturdukları suçlamasıyla insanların yakıldığı bir rutin çılgınlığa üç asır boyunca yol açtı.
Hâlbuki “cadı” denilen Pagan insanların inanç örüntüsünde Şeytan yoktu. Şeytan, Hristiyanlığın inanç öğretisinin bir parçasıydı.
Ve yine kuvvetle iddia edilmektedir ki cadı avı ve davalarını tetikleyen en önemli sebeplerden biri, Hristiyanlığın kendi içinde yaşanan Katolik-Protestan kırılması ve “din savaşları” idi.
İnsanların maneviyatını kurtarma iddiası üzerinden maddi/ dünyevi iktidarı paylaşamayan iki mezhep, kendilerini sağlama alma yolunda paganik-büyüsel inançların zararsız pratisyenlerini lanetli addedip kitlelere işaret ettiler.
Kendi zafiyetlerini, kendi kötülüklerini, kendi “şeytaniliklerini” gözden ırak tutma yolunda hedef şaşırtıp “Doğa Ana”ya bağlılıktan öte bir dertleri olmayan insanları katletmeye giden yolun önünü açtılar.
Böylece dinle oynaya oynaya dünyayı mal-mülk edinmiş dinbaz kilise babalarının kendi suçlarını bastırma yolunda “cadılar”, günah keçisi yapıldılar.

***

O gün bugündür yeryüzünde kendi suçlarını bastırmak isteyen muktedirler, kendilerine günah keçisi yapacak “cadılar” bulmakta, üretmekte hiç zorlanmadılar. Hep birilerini “cadılaştırıp” cadı avlarının, davalarının önünü açtılar.
İşte böyle bir dava da yarın bu topraklarda tarihin önünde açılıyor.
Gazetemizin 12 güzel insanı, gözaltına alınıp tutuklandıktan 9 ay sonra yarın hâkim karşısına çıkıp savunma yapacaklar.
Bu, yukarıda kabaca betimlediğimiz, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçmiş olanlarla aynı nitelikte bir “cadı davası”ndan başka bir şey değildir!
Üstelik arada o kadar çarpıcı başka benzerlikler de var ki!..
Hristiyanlığın temsiline soyunmuş iktidar sahipleri, cadıları Şeytan’la işbirliği içinde olmakla suçluyordu. Hâlbuki Şeytan, Hristiyan öğretisine içkindi.
Bugün de Cumhuriyet’i sanık sandalyesine oturtmaya kalkanlar onu bir başka “şeytan” olarak önümüze konmuş FETÖ ile işbirliği içinde olmakla suçluyorlar.
Hâlbuki bu “şeytan” da Cumhuriyet’in dünya görüşü veya ideolojisine değil, esasen onu suçlayanların inanç temelli dünya görüşüne, ideolojisine içkin ve yakın şekilde, onlarla ittifak, irtibat halinde, “paralel mi paralel” yol tutup varlık sergiledi onca yıl!..
Yüzlerce yıl cadı avlarına ve yargılamalarına yol açan sebeplerden biri, Hristiyan inancının kendi içinde bir kırılma idi.
Cumhuriyet’e yönelik gözaltı, tutuklama ve yargılamayı başlatan sürecin fitilini ateşleyen de İslam inancını ekonomipolitik emellerine alet edenlerin kendi içinde yaşanan bir kırılma, bir iç-iktidar mücadelesi, bir “taht savaşı”...

***

Benzerlikleri, cadılığı tespite çalışan engizisyoncuların suçlamalarıyla Cumhuriyet çalışanları ve yöneticilerine yöneltilen suçlamaların aynı ölçüde, aynı trajedi ve komedide akla ve vicdana sığmazlığı noktasında sürdürüp örneklemek mümkün. Ama yerimiz kalmadı.
Umuyoruz ki yarın başlayacak dava, hanidir süren bu akıl ve vicdan tutulmasının sona ermesi yolunda hayırlı bir mecraya açılır ve “cadılar”la ilgili benzetmenin devamını da getirebilecek bir vahim ve korkunç gidişatın önünü kapatır!
Böylece diliyoruz ki tarihin önünde cadıları yargılayıp yakanların konumu neyse, Cumhuriyet’i yargılamaya kalkışanların konumu o olmaz!
Ve tarihin karşısında başımız dik, yüzümüz ak, alnımız açık diyoruz ki bu “cadı davası”, bizim onurumuzdur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları