Bergüzar’la gurur duyun!

10 Eylül 2015 Perşembe

Güneydoğu’daki terör saldırılarıyla titreşimli olarak ülke sathında kendini gösteren ırkçı dalga iki gün önce Bergüzar Korel’i kapsama alanına aldı. Onu ve eşi Halit Ergenç’i Gezi Parkı olaylarındaki duyarlılıkları nedeniyle fırsat bu fırsat deyip bir kez daha köşeye sıkıştırdılar.

Şehit cenazeleri karşısında sesinin neden çıkmadığını sorup “Sen de çocuk yetiştiriyorsun bir tane, Allah büyüktür” dediler. O da haklı olarak vatan sevgisi zırhına bürünmüş, adeta beddua niteliğindeki bu mesaja isyan etti.

Gezi olaylarından bu yana ne şeytanlıkla, ne fahişelikle, ne de teröristlikle suçlanmadığı kalmış Bergüzar Korel’e saldıranlar gerçekten milli hassasiyete sahip olsalar aslında onunla gurur duymaları gerekir. Nasıl mı? Anlatayım!..

Hafta sonu dünyanın önde gelen uydu operatörü Eutelsat’ın artık gelenekselleşmiş televizyon ödüllerinin (“Eutelsat TV Awards 2015”) belirlenmesi için toplanan jürinin bir üyesi olarak şirketin Paris’teki merkezindeydim. Çocuk, sinema, belgesel, dizi/eğlence, yaşam, müzik, haber ve spor dallarında aday olmuş toplam 107 tematik kanal arasında ödüle layık olanları seçmek üzere iki günlük yoğun bir uğraş verdik. Bu arada gerek jüri üyeleri, gerekse Eutelsat yetkilileri ile de verimli görüşmelerimiz oldu.
Ancak bunlar arasında birinin benim açımdan çok daha önemli bir mahiyet arz ettiğini söylemeliyim. Jüriye Latin Amerika’dan katılan ve sadece orada değil tüm dünyada Hispanik (İspanyolca-konuşan) halklara hitap eden eğlence endüstrisinin dev enformasyon kaynağı PRODU’nun kurucusu ve yönetmeni Richard Izarra’ydı bu. İlk tanışmamızda o, Türkiye’den geldiğimi öğrendiğinde heyecanla “One Thousand And One Nights” diye bağırdı!..

2006-2009 yılları arasında üç sezon yayında kalmış, Halit Ergenç ve Bergüzar Korel’in başrollerini paylaştıkları “Binbir Gece” dizisinden bahsediyor ve heyecanının nedeni açık: Dizi, iki yıl kadar önce girdiği Latin Amerika piyasasında deprem niteliğinde etki yapmış. Ve şu anda Şili’den Arjantin’e, Peru’dan Uruguay’a, Orta Amerika’dan Hispanik ABD’ye (Birleşik Devletler’in İspanyolca- konuşan alt-kültür toplulukları) kadar genişleyen yelpazede çocuklarına Ergenç ve Korel’in dizide canlandırdığı karakterler olan “Onur” ve “Şehrazad” adlarını verenler varmış!..

Türk dizilerinin Ortadoğu’dan başlayarak Balkanlar’a, Orta ve Güney Asya’ya kadar yaklaşık 10 yıldır nasıl ekonomik ve kültürel bir başarıya imza attığı ortada. Lâkin bu son Latin Amerika “çıkarması”, daha farklı ele alınması gereken bir olgu. Çünkü burası, dünyada televizyon dizisi denince ilk akla gelen yerlerden biri. Bizde de on yıllarca revaçta olup “Brezilya dizileri” diye popülerleşmiş “soap-opera” ya da daha yerel adıyla “telenovela”ların beşiği olan yerden bahsediyoruz.

Tüm dünyaya dizi ihraç ederken kendi içinde dış rakiplere de hiç aman vermemiş bir “pazar” bu. Daha doğrusu “idi”. 2 yıl önce “Binbir Gece” ile Türk dizileri bu pazara nüfuz edip “yerli” tekeli kırdı.

“Binbir Gece”nin bu başarısı ilk belirdiğinde ona değinmiştim. Ama Izarra’nın söyledikleri daha güncel ve kayda değer bilgiler sunuyor. Not edelim!..

Şili üzerinden Latin Amerika’ya giren dizi, oradan Arjantin’e sıçrama yaptı. Sonra Hispanik ABD’ye, sonra Peru ile Uruguay’a ve Honduras, El Salvador, Nikaragua gibi Orta Amerika ülkelerine yol tuttu. Bunlar olalı henüz iki yıl bile değil...

“Binbir Gece”den sonra şimdi “Fatmagül’ün Suçu Ne” de izleniyor ve Izarra onun Latin Amerika macerasının da çok parlak olacağı kanısında. Ardından “Muhteşem Yüzyıl” geliyor, yakında o da ekranlarda olacak.

Izarra, Türk dizilerinin içine daldığı bu geniş pazarda karşısında bir tek Meksika duvarının yükseldiğini söyledi. Çünkü Meksika, bizde Brezilya sanılsa da aksine Latin Amerika mahreçli dizilerin, “telenovela” tarzının ana membaı. O yüzden “Binbir Gece” patlamasından da en rahatsız ülke o ve önlemini almış. Izarra dizinin Latin Amerika başarısını anlatırken “Meksika hariç” diye eklemeyi ihmal etmiyor.

Ayrıca İzzet Pinto yöneticiliğinde tüm dünyayı Türk dizileriyle tanıştıran Global Agency’nin Latin Amerika’da işlerini yürüten Iván Sánchez’in de bir sözünü paylaşıyor: “I’m selling bread to the bakers” diyormuş Sánchez, yani “Ekmekçiye ekmek satıyorum”; bizdeki “tereciye tere satma” muadili bir deyiş...

Böylesi müthiş bir yola giren Türk dizi endüstrisi Latin Amerika piyasasında şimdilik üçüncü sırada. İlk sırada elbette Meksika’nın başını çektiği “telenovela”lar var. Kolombiya- merkezli mafya dizleri (“narco- series”) ikinci sırada. Sonra Türk dizileri…

Dahası da var, anlatırız, ama şimdilik bu kadar yeter. Başa dönelim: Ne acı bir “çapraz gidiş” değil mi?! Bergüzar Korel kendi memleketinde çocuğuna beddua alıyor. Latin Amerika’da ise insanlar çocuğuna onunla özdeş Şehrazad adını veriyor!.. __



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları