Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Son Ada ve Issız Adam
Berlin Duvarı, tarihi kenti ‘Doğu ve Batı’ olarak ikiye bölmüyordu! Duvarla çevrili ‘Batı Almanya’ Doğu’nun içinde bir ada gibi kalmaktaydı. Batı Berlin’in bir kordon gibi uzanan otoyol ve havaalanından başka dış dünyayla bağlantısı yoktu…
Uçak daha Yeşilköy’deyken okumaya başladım ‘Son Ada’yı… İstanbul’u bulutların ardında bıraktığımızda, avuçlarımın içindeki Zülfü Livaneli’nin yeni kitabının sayfaları arasında bir martı heyecanıyla uçuyor, yeni kıyılar keşfediyordum. Kitaba konu olan ada, üstünde uçtuğum dünyanın herhangi bir yerinde olabilirdi! Kırk evde insanların huzur içinde yaşadığı bir adaya, bir gün, o ülkenin darbeci başkanı yerleşirse neler değişir? Livaneli bu sorunun yanıtını veriyor, ‘Son Ada’nın ağaçları, martıları, yılanları ve leyleklerinin diliyle…
Akşit Göktürk’ün ‘Edebiyatta Ada’ adlı kitabı araştırma, inceleme alanında harika bir eserdir. Bu kitapta, bir adada geçen romanların değerlendirilmesi büyük bir ustalıkla yapılmaktadır. Livaneli’nin son kitabını okurken, Göktürk’ün kitabı da belleğimde çevirdi durdu sayfalarını. Son Ada, yakın tarihimizin bir hesaplaşması; bir darbeci başkanın insanları ve doğayı nasıl kirlettiğinin anlatımı. O hayali ülkede, üstüne başkanın gölgesinin düşmediği tek yer, insanların Barış içinde yaşadığı küçük bir ada kalmıştı… Bu özelliğiyle Livaneli’nin son kitabı bir ‘Robinsonat’ özelliği taşıyor. Thomas More, Ütopya adlı kitabında, Avrupa’nın kokuşmuş yönetim anlayışına Kızılderililer’in yaşam tarzını karşı tez olarak sunar. Ne yazık ki, Ütopya, gerçekte var olmayan bir yer olarak algılanmaktadır. Daniel Defoe da, Robinson Crusoe’da, insan öldürmeye yarayan bir kılıcı, kahramanına, ekini biçecek bir orak olarak kullandırır. Livaneli’de ise başkana karşı martı yumurtalarının direnişini görüyoruz! Yazar, son derece akıcı bir dille sunduğu Son Ada’da Hitchcock’un ünlü gerilim filmi Kuşlar’ı aratmayacak ustalıkta sahneler kurmuş. Evet, “sahneler” diyorum, çünkü, Livaneli’nin Mutluluk romanının sinemaya uyarlanmasından dolayı olsa gerek, Son Ada’yı okurken “Bu romandan çok güzel bir film çıkar” demekten alıkoyamadım kendimi.
Uçağımız Berlin’e inişe geçtiğinde, kitabın yarısını okumuştum. Geri kalan kısmını da, dönüş yolculuğunda okumaya karar verdim… Ama Berlin’e Livaneli için gelmiştik!.. Konserlerini televizyon ekranında izlerken “Ben de orada olmalıyım” diye hayaller kurduğum Berlin Filarmoni Orkestrası’nda Livaneli’nin eserleri yorumlanacaktı!.. Ve ben, bu harika konseri dinlemeye davetliydim!..
Konser muhteşem olmasına muhteşemdi de, benim kulaklarımda sürekli olarak Zülfü Livaneli’nin, o müzik mabedine gitmeden önce katıldığı söyleşideki sözleri çınlıyordu: New York’ta, Yaşar Kemal ile 1980’li yıllarda katıldığı bir etkinliği anlattı Livaneli… Yaşar Kemal, Türkiye’de yazarların, sanatçıların nasıl baskı altında olduğunu, yargılandığını anlatmış uzun uzun… Kendisinden sonra söz alan bir Avrupalı yazar şunları söylemiş: “Sizi tebrik ediyorum. Çünkü, ülkenizde sizi ciddiye alıyorlar. Benim ülkemde bunlar olmuyor, çünkü söylediklerimizi, yazdıklarımızı ciddiye alan yok!”… Livaneli, bu öyküyü anlattıktan sonra sözlerini şöyle tamamladı: “Toplumun sanatla ilgilenmediği bir ortamda yaşamak da ayrı bir hapishanedir!..”
Livaneli’nin şu sözleri de dakikalarca alkışlandı: “Almanya ve Türkiye tarihte savaş ortaklığında birleşiyorlardı. Böylesi etkinlikler sayesinde onun yerini kültür ortaklığı aldı. Bu daha güzel…”
Türkiye’ye döndüğümde Çağan Irmak’ın ‘Ada’sı beni bekliyordu!.. Ada, Issız Adam adlı son filminde Çağan Irmak’ın kadın oyuncusunun adı… Erkek oyuncu Alper, son derece lezzetli yemeklerin yapıldığı bir lokantayı işleten ama özel ilişkilerinde ‘fastfood’ tatlar arayan bir aşçı… Ada ise, Güzel Sanatlar’ın sahne tasarımından mezun, çocukların doğum günleri için hazırladığı kostümleri ‘Küçük Kahramanlar’ adlı dükkânında satan bir genç kız… Çağan Irmak, bu iki insanın birlikteliğini harika bir sinema diliyle anlatıyor. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Beyoğlu Çağan Irmak’a büyük bir teşekkür borçlu. Yönetmen, bozuk yolları, kapkaççıları, yılbaşı partilerindeki tacizcileri ve 1 Mayıs günü polisin akıl almaz saldırganlığıyla anılan Beyoğlu’nu sahafları, küçük ayrıntıların buluştuğu dükkânları ve lezzet mekânlarıyla taçlandırmış. Filmi izledikten sonra sevmediğim, kaçtığım Beyoğlu’na gitme özlemi duydum!.. Issız Adam’da sadece Alper’in yaptığı yemekler değil, semtin sokakları, eski binaları, renkleri, yüzleri de iştah açıcı.
Aşk üzerine...
Çağan Irmak, 1980 darbesinin mirası olan 2000’li yılların ilişkilerini, darbe öncesinin 45’liklerindeki aşk şarkılarıyla sorguluyor ve bunu ‘nostalji’ tuzağına düşmeden ustalıkla yapıyor. Filmin oyuncuları da en az yönetmen kadar başarılı. Onların performansında Çağan Irmak’ın emeği de öne çıkıyor. Aşk üzerine en beylik sözlerin, bizim eskiden ‘meymenetsiz’ dediğimiz ‘Cool’ bir tavırla paketlendiği günümüzde, Çağan Irmak bu konuda söylenmesi gerekenleri sanatıyla haykırıyor. Bunu da o kadar güzel, o kadar zengin ve o kadar akıcı bir sinema diliyle yapıyor ki, alkışları fazlasıyla hak ediyor…
‘Issız Adam’ı mutlaka görün ve evinize geri dönerken elinizde, kitapçıdan aldığınız ‘Son Ada’ olsun!.. Duvardan söz ederek başladığımız yazımızın son sözü Bernard Shaw’ın olsun: “Dışarıdaki duvarları yıkmak kolay, önemli olan içerideki duvarları yıkabilmektir.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Merakla beklenen enflasyon rakamları açıklandı!
- Milyonlarca emeklinin gözü 3 Ocak'ta!
- Yapay zeka sağlıkta çığır açıyor
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan'dan yeni asgari ücret çıkışı
- 'Erdoğan, Akşener'i istifadan vazgeçirdi'
- Bağımsız Milletvekili Salih Uzun'dan açıklama
- 'Abdullah Öcalan evlenmek istiyor'
- MHP'den istifa etti: 'Susturamayacaklar'
- Şüpheli araçtan 'kadın cesedi' çıktı
- İmralı senaryosu
- Arçelik'ten şok karar: Dev fabrika kapatılıyor!
- Roketsan’ın yazılım mühendisi evinde ölü bulundu
- Arda Güler'in hareketi gündem oldu!