Siyanürlü altın katliamları ile de dünya birincisiyiz

17 Şubat 2024 Cumartesi

İliç’teki yaratılmış çevre katliamının ağırlıklı ülkemiz, dünya çapında çevreye vermiş olduğu zararların boyutları hakkında henüz ciddi hiçbir bilginin sahibi değiliz. Yıllar sonrasında bile ne kadar insanın canına, malına, çevre kirliliğine verdiği, vereceği zararları öğrenebileceğimiz kanısında da hiç değilim. Kirli para, kirli yüksek kârlılıklarla, rüşvetle kapatılabilecek suçluluklarının boyutlarını ancak kaygı içinde öngörebiliyoruz.

Sabahın köründe, ilk haberlerden bir şeyler öğrenebilme çabası içinde iken elimde olmadan anılarım 2. sayfa köşe yazarımız sevgili Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın öncülüğündeki tanıklıklarıma kayıverdi. KİGEM’in kuruculuğunda öncülük yapmıştı. Açılımında yanlışlık yapmamak üzere düğmeye bastım. “Türkiye’nin ilk kişisel gelişim merkezi” karşılığını buldum. Hemen sosyal açılımı sendikaların çatıları altında hep çalışmayı seçmiş, çılgın boyutunda çalışkan sevgili Ayla Eğilmez arkadaşımızın koşturmacalarında yapılan işleri bir bir anımsamaya başladım.

O dönemlerin siyanürlü altın üretiminde öncü uluslararası şirketler, ülkemizdeki kirli ortaklıkları ağırlıklı Ege sahillerimizdeki inadına üretimleriyle öne çıkmışlardı. Doğal olarak Bergama bölgesi köylüleri, öncelikli de kadınlarının baş kaldıran güçlü direnişleri, eylemlerinin peşine takılmamak olanaksızdı.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin genel başkan yardımcısı, yine yazarımız sevgili Prof. Dr. Türkel Minibaş, yine yazarımız gazetecilik enstitüsünden de hocam sevgili Prof. Dr. İzzettin Önder’le en çok, siyanürlü altın üretimine karşıt etkinlikler panellerin tarihi, yerlerine göre değişen, ağırlıklı İTÜ çevreci mühendisleri profesörlerimiz olmak üzere koşturup duruyorduk. Doğrusu ülkemiz insanlarını uyandırabilir, duyarlı kılabilirsek siyanürlü altın madenciliği üretimindeki kirli katliamları durdurabileceğimizi, en kötüsü ile güvenlikli üretim yollarına zorlayabileceğimize inanıyorduk.

Vurgunu vurup kaçmak yolları açıkken ülkemizde her sorumluluk noktasındaki yönetim kadroları, siyasi güç odakları, bu kadar kolay suç ortaklığına gönüllü olabilirlerken o dönemlerde de Bergamalı köylüler içinden bile köylülerin satın alınmaları örnekleri öylesine kolay yaşanmışken... İliç köylüleri ile yapılmış, canımızı, en çok da onları yakan, geleceğe yönelik yakacakları çok daha ağır olacağı tartışmasız, kirli sözleşmelere şaşırabilir miyiz?

***

İlk çıkarımım, acı acı gülümsememe yol açan gerçeğimizi, yazının başlığına taşıdım. Hani uzunca bir geçmişe dayalı olarak, yaşamın her alanına dönük, deprem yıkımlarından, yoksullaşma, yoksunlaşma rekorlarına uzanan, dünyanın en geri kalmış ülkeler listelerinde bizi olumsuz anlamda rekorlara koşturan gerçeklerin birisi ile daha yüzleşmiş olduk. Ağırlığı kaldıramayan siyanürlü altın havuzunun çökmesi ile ortaya çıkmış zararların şöyle bir boyutunu düşünmeye kalkıştığımızda duyduğumuz çarpıcı gerçeklerden bir ikisini aktarmamak olmaz.

Siyanürlü altın havuzunun ürküten ağırlıklı birikimi, üstüne üstlük deprem çatlağı üzerindeymiş. Şimdiden akan zehrin boyutlarını düşünebiliyor muyuz? Hızla körfezlere doğru akan Dicle-Fırat üzerinden tonları sayılamayan ölçeklerde zehirli suyun durdurulamayacağı olasılığı? Bir umut dünya, insanlık, teknolojinin gelişmiş olanakları ile de çareler arayabilir, bulabilir mi? Kirli çıkar ellerindeki para kaynakları insanlık adına olumlu kullanılabilir mi? Bizden sorumlulara dönük umudum yok? Doğrusu bugünün kirli çıkar düzeni içinde dünya üzerinden de henüz hiç yok.

Varabildiğim tek olumlu sonuç, paylaşım, insan olmaya ilişkin değerlerinden vazgeçmeyeceklerin, sil baştan örgütlü, güçlü işbirliği...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları