Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Seller- yangınlar- Taliban.. üzerinden dipsiz suç, yalan..

24 Ağustos 2021 Salı

Hafta sonu dolaşan, içimizi en çok yakan, en dudak uçuklatanlardan, kanıtlı birkaç örnekle, dipsiz suç, yalanlarda, üstüne üstüne eklenenlerle, çoğunluğunu sayamaz duruma düşsek, belleğimizden istemeden silmiş olsak da dipsiz suç, yalanlar içinde boğulma duygularımız perçinleniyor.. En acımasız sonuçlarını, sanıldığının aksine en bilinçli olanlar, en çok yaşanmışlıkla deneyim kazanmışların değil, en çok algı antenleri bizden çok açık çocuklarımıza olumsuz yansımalarından gözlemleyebiliriz..

Haftanın bir gününü kendime göre en zevkli bir paylaşımla ayırdığım küçük torunumla, (yedi yaşında) çocukların dünyası içinde, elden geldiğince kurabildikleri arkadaşlıklar, oyunlar içinde neşelerine, yaşam sevinçlerine olabildiğince katkı vermek için çırpınarak geçirirken.. Her hafta sonunda, çocuklarımızın geleceği adına, biraz daha derinleşmiş kaygılarımla yüzleşiyorum. Ne yazık ki sözde denetimimiz altında olan Afganistan’da Kâbil Havaalanı’ndaki kaçışlar dramında kundaktaki bebeğini göndermeye çalışırken öldüğünü gören babanın ya da kaçmaya çalışırken uçağın dışında kalıp vurulan gençlerin dramı ile kazılmış fotoğrafların etkisi sadece tetikleyici. Bana göre çok daha vurucu olanı, Birleşmiş Milletler gibi bir site avlusunda toplanmış çok farklı diller ve ırklardan, gelinmiş ülkelerden buluşmuş çocukların, çok istedikleri, çırpındıkları halde birkaç dakikadan sonra çoğunlukla kardeşlik, aynı oyunları paylaşabilmenin keyfini yitirivermeleri..

Konsantrasyon bozuklukları için en güçlü gerekçemiz virüs salgını, çocukların çocuk gibi oynayabilme, mutlu olma haklarının gasp edilmesi olabilir. Ne yazık ki çok ötesi var. Tanışma, arkadaş bulabilmenin çılgınca sevinci, seçilen oyunun keyfi birkaç dakika içinde, kişilik, güç, yetenek çatışmasına dönüşüvermekle kalmıyor. Aidiyetin ortak dili, akrabalık bağı ile birbirinin canını yakma çabasına dönüşüveriyor. Bir biçimde büyüklerin giderek insani değerlerden kopmuş kuralsız, acımasız savaş düzeninin, çocuklar dünyasındaki içselleşmesinin örnekleri en sevimli çocuk oyunlarına, virüsün bulaşıcılığı hızında dokunuveriyor..

***

Dipsiz suç, yalanlarla boğulduğumuz güncel gündemimize dönersek, son hafta sonumuzdan en çok altını çizmek istediğim birkaç örnekle yetinmek isterim; “Tayyip’in onur konuğu Hikmetyar, Taliban’ın hükümet ortağı” başlığı altında paylaşılan fotoğraf karelerini görmemiş olamayacağınızı sanıyorum. Başkan Erdoğan’la çekilmiş gençlik yılları sayılabilecek ortak yemek, dizine eğilmiş saygı fotoğraflarından sonra, Afganistan’da çekilmiş Hikmetyar’ın hükümet ortağı olacağının son konumuna uygun fotoğraf kareleri, bir arada nerelerden nerelere yürünmekte olunduğunun en açıklayıcı kanıtlarından biri olamaz mı?

Suriye göçü bir yanda sonuçları ile işin içinden çıkılmaz travmamız olarak ortada dururken karikatür mizahının etkili çarpıcı son bir örneği olabilecek karikatürde, Amerikan Başkanı simgesel Paytonuna kurulmuş, atların kamçılı sürücüsü Sünni siyasal İslamın başı, atlar, maskeli teröristler ortalığı toz dumana çevirmişler..

Sellerin ardı arkası kesilmeyecek, dünyanın genel iklim değişikliği travması ile kıyaslanamayacak, bize özgü suç, yalanların sonu gelmeyen bilgi, belgeler akışı içinde.. En çok can kaybı, bina yıkımı, mal kaybına yol açan sonuncusundan sonra da inatla Saray’dan gelen açıklamalar ile yandaşlar korosu çıkışlarında kör kör parmağım gözüne üslubunda değişen hiçbir şey yaşanmamışken.. Çıplak yalanların, çıplak ağır suçların, belgelerle, gerçek fotoğraflarla kanıtlanıp ortalıkta dolanmaları engellenemiyor.. HES’in çekilmiş çok sayıda fotoğrafı, yıkımın belgesi olarak ortalıkta dolaştırılırken bile DSİ’ye, yıkılmadı yalanı açıklaması yaptırılıyor. Saray bakanların, açıklamalar “gerçek değil” diyecek halleri olacak değil ya..

Yangınlar yalanları, suçları üzerinden hangilerini en sona almak gerekiyor bilemedim. Yangınların içinde yaşamışlar hangi siyasal kökenden olurlarsa olsunlar aynı gerçekler üzerinden olupbitenleri sayısız örnekle sabırla, kayıplarının can acısı bedellerinden eklemledikleriyle anlatıp dururlarken.. Yangınlara müdahalenin engellenmesinde bile dudak uçuklatan boyutlarda tersine resmi görevlendirmeler gerçekleri ortaya çıkmışken kimler, hangi suçları, ne zamana kadar kapatabilecekler ki?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları