Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Milletin ittifakı

31 Ocak 2023 Salı

Son bir yılı çok yoğunlaşmış olarak Saray odaklı, yandaşlar korosu eşliğinde sürdürülen, gün gün, bazan saat saat, saldırganlık dozu yükseltilen çabalar, işe yarıyor izlenimi veriyor olsa da gerçeğinde ters tepiyor. Pandemi, virüs salgınlarının bileşkesinde yaşanan ağır kayıplardan beslenen toplumsal depresyonun boyutları da ortada. Kullanılan ilaç patlaması, araştırmaların sonuçları kuşkusuz toplumsal karamsarlığı da artırıyordur. Umudun fakirin ekmeği olduğu biliniyorsa da bu seçimlere dönük yaşam gerçeklerinin dayatması, toplumsal başkaldırıyı kaçınılmaz besleyecek.

Kendi adıma ucube başkanlık sistemini getiren referandum sonucu ortaya çıktığında batıl inançlarım olmasa da toplumsal patlamaların çokluğuna tanıklık edebilmiş olmanın şansı, gücü ile “Kazanılmış insan haklarımızın topu üzerinden bu kadar ağır bedeller ödendikten sonra. Tüm haklarımızın böylesine ağır dibe vurmuş olması üzerine... Bu sonuçtan sonra yaşanması kaçınılmaz dibe çekilmenin ardından, bu kez akılcı uyanışla aynı kirli oyunların bir daha bir daha bedellerinin ödetilmemesi oyunlarını bozabiliriz. Emperyalizmin kirli darbe tuzaklarına düşmeden, suçludan mağdur, kahraman yaratmadan, sandıktan değişimi kazanabiliriz.” Kehanetini, isterseniz adağımı deyin, dilemiş, toplumsal direngenlik, toplumsal patlama gücümüze olan inancımı, umutlarımı beslemiştim..

Demem o ki altılı masa üzerinden yaratılmak istenen çatlaklar üzerinden sakız yapılan oyunlar üzerinden farklı cephelerden kaygıların sesleri gelirken, içten içe gülümsemekle yetinmiştim. İtiraf etmeliyim hiçbir senaryo üzerinden yürümeden, bu ülkenin seçmenlerine ödetilen bedellerin ağırlığına bakarak, haklarımızın hiçbir alanında güçlü, örgütlü kalıcı başarıları elde edememiş olsak bile, çaresizliğin birikiminde önünde durulamayan toplumsal patlamalarımızın bilinçaltımızda yaratmış olduğu uzun geçmiş tarihimizden beslenen gerçekçiliğine, kaçınılmazlığına, elde edilmiş güçlü toplumsal kazanımlarımıza, Cumhuriyetin destanının yazılmasından sonrasında çoğunluk uzun soluklu sivil darbelerin, askeri darbeler, emperyal projelerin sınırsız güçlü oyunlarının, eninde sonunda bozulabildiği çok fazla toplumsal başkaldırıdaki başarılı sınavların sonuçlarına inanmıştım.

***

Anahtar vurgumuz, “Viva Zapata’nın benzeri başkaldırı örnekleri arayışları yerine, suçludan mağdur yarattırmayacak, demokratik direniş, irade gücünün gösterilebilmesi...” olmalı. Son çok çarpıcı birkaç deneyimle, Amerika’nın Irak’ı, Afganistan’ı, yakın geçmişten Vietnam’ı, Şili’yi vurduğu gibi emperyal tuzaklarına kapı açmadan... En son bizdeki örnekler üzerinden, Fethullah Gülen’den FETÖ’ye geçişin oyunlarına, yeniden Taliban’a operasyonla yola girip yarattığı son eserlerinden yeni Taliban’ı iktidara taşıma tuzaklarından dersler çıkarılmalı.

Menderes iktidarının 10 yıllık iktidar süreci içinde yarattığı akıl almaz vahşi diktatörlük üretilmesinin ardından, akıl almaz boyutlarda ağır sivil diktatörlük eylemlerinden yargılanması yerine Yassıada trajedi tiyatrosunda, cımbız davasından idama sürüklenmeleri tuzağından çok ama çok önemli bir ders çıkarılmalı.

Sivil diktatörlere, yasal hukuk içinde yüce divanlarda hesap sorulmalı. Zar zor kurtulabildiğimiz idam vahşetinden içimizden arınmış olarak kurtulmuşken hukuk içinde sivil diktatörlüklerden hesap sorulmalı, toplumuzda unutulmuş zannedilen gerçeğinde bilinçaltında yaşayan, yerleşik evrensel insan hakları, değerleri üzerinden suçlular, diktatörlerle savaşımda sonuna kadar direnilmeli. Ülkemize yaşatılan ancak sömürge ülkelerinde başarılı olunabilen emperyal tuzakların oyunları üzerinden Türkiye Cumhuriyeti üzerinde boza pişirilmesine nokta koyacak toplumsal bilinç, direniş ile yürünebilmeli... Milletin ittifakı silkinip bunu başarmak üzere yolunu, önünü açmalı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları