Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kazdıkları kuyuya düştüler

11 Nisan 2023 Salı

Cumhur İttifakı’nın siyasi beyinleri, Millet İttifakı’na yönelik yıllardır sürdürdükleri çatıştırma çabalarında kazdıkları derin kuyuya, hiç öngörmedikleri biçimde kendileri düşüverdiler. İki ayı geçmiş, hiç de Tanrı’nın işi, kader olmayan, bal gibi de bilinen fay hatlarının kaçınılmaz sonucu olan depremin ilk kez şanslarının ters işlemesi ile seçimler öncesi yaşanmasının ortalığa saçtığı kirli çamaşırlarının su yüzüne çıkması ile yüzleşiverdiler. Yetmezmiş gibi ucube model başkanlık rejiminin yetki sınırları suçlarını yıllardır çiğneme siyasetlerinden ödün vermemekte direnip haksız yere canları yanan yüz binlerin yanında olmak hak götüre, devlet yükümlülüklerinden kaçış yollarını seçtiler.

Geçen her günün kendileri adına işleri daha da sarpa sardığının gerçekleriyle yüzleştikçe, depremzedeleri tehditle susturmayı tek kurtluluş, kaçış yolu gibi içselleştirdiler. İki ay sonrasında yaşamları giderek zorlaşan depremzedelerin, enkaz tozları, asbest zehirlenmesi, sel baskınları karşısında en sıradan haklı çıkışlarının üzerine polis, jandarma, gaz, şiddetle püskürtme operasyonları akıl işi olabilir mi? Panikle, seçimlerde seçmenin sandıkta vereceği derslerden kaçınma adına, tek çıkış yolu daha daha büyük tehditlerle yıldırmak olarak görülünce de ipin ucu kaçıverdi.

Yıllardır siyasal her taktik, oyun, sahte senaryolar üzerinden Millet İttifakı’nın parçalanması düşleniyorken kazılan derin kuyuya Cumhur cephesi olarak düşüverdiler. Asıl benzemezler, düşman cepheler üzerinden, görüntüsü kutsal inanç ittifakının içinde her türden, terör odaklı aşiret, tarikatlar de panikle işin içine katılıverildi. Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan isminin dışında, son katılımcıları ile Cumhur cephesinin ortak liste ittifakı bile yapılamamış oldu. Kapalı kapılar arkasında hangi kamu kaynakları üzerinden hangi kirli kazanç payları dağıtımı yolları denenirse denensin, canı yanmış seçmen kitlelerinin en biate hazır olanlarını bile tutmak, nakit para, açık yiyecek, ulufe dağıtımları ile bile sadık seçmen olarak tutabilmek kolay olamayacak.

Ülkem insanının biat kültürüne teslim kimliği, askeri darbeler süreçlerinde sanıldığı kadar başarılı olamaz. Yakın tarihimizden üç büyük darbenin çok ağır işkenceleri, idamlar, tutuklulukları içine alan icraatları ilk etkileriyle kitleleri ağır ezmiş olsalar da en azından her cepheden bilenen, direnen kitleleri de güçlendirmiştir. Ülkemizde de çağımızda daha da etkinleşen, insan beyninin satın alınması, düşünebilmesine el konulması, güdülenmesinin sonuçları yaşanıyor. Askeri darbeler ile yaratılan, bizdeki en çarpıklarıyla, kazanılmış tüm demokratik hakların geri alınması sonuçlarını getiren anayasal, yasal düzenlerin sonuçları ortada.

Yaşamın her alanına dönük, varmış gibi gözüküp, örgütlenmeleri içlerinden çürütüp işlevsiz kılan yasaklar zinciri, ülkemizi sivil diktatoryal yapılara açtı. Uzun soluklu yerleşik demokrasi kültürünü güçlenemeden gerilere püskürttü. Onlu yıllarda ipin ucunu kaçıran Menderes, Demirel, Özal sivil diktatoryal yapılaşmaları sonrasında, nedenlerini bir köşe yazsına sığdıramayacağımız etkenlerle 20 yılı aşan süreci ile bugünün tek adam rejimine uzandı. Bırakınız ancak birkaç seçim dönemi ayakta kalabilen demokratik modellerdeki sivil iktidarları, otoriter yapılarda bile örneği olmayan bir model ile yüz yüze bir ay sonra seçim sandığında oyumuzu kullanacağız.

Kafalarda çok fazla soru, elbette kaygılarımız var. Sandığa gidecek seçmen için değil sadece, onların sorumluluğundaki ülkemizde yaşayanların tümü için katlanılamaz bir tablo ortada. Yüzde doksanlara varan bir oranla, yaşanabilirlik koşullarını yitirmiş her yaştan, her kültürden, her inançtan insanımız çaresiz. Bildiğimiz üzere demokrasinin zaman zaman tadına varmış, ancak Cumhuriyet değerleri de içinde, insan haklarını, özgürlüklerini, yaşam haklarının ağırlıklı olanlarını yitirmiş bir toplumsal gerçekliğimiz ortada. Tam da bu nedenlerle, ağır baskılara uzun soluklu boyun eğdirilmiş olarak toplumsal patlama sınavlarını vermiş, bir o kadar güçlü başkaldırılarla, kaybettiklerimizi kazandığımız bir toplumsal tarihimiz de var.

Seçim sandığı önemli bir sınavımız daha olacak...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları