Her gün gündemimize düşen her yeni sayısız kanıtlı haberle öğrenmiyor muyuz? Yaşamımızı karabasana çeviren sınırsız olumsuz gelişmelerin bileşkesinde içine düşürüldüğümüz olumsuzlukar çığ gibi büyüyor. Altında ezilip kalmaktan kurtulamıyoruz. İktidar erki, tek adam rejiminin, Saray’ın otoritesinde, adı cumhurbaşkanı, gerçeği dünyada bir örneği olmayan partili başkanlık rejimine, sıkı sıkıya kenetlenmiş.

Dün öğleden sonra CHP Genel Başkanı gençlere seslendiği konuşmasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün, kendi kimliğini öne çıkarmadan devletin işlevine ilişkin “Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” sözlerini anımsatıyordu. En sıcak gelişmelerden örneklerle, yaşanan olumsuzluklardan, en yeni, etkili örnekler dizisini paylaştıktan sonra da “Aç kalmamak temel hakkımız değil mi” sorusunu soruyordu.

Aynı zaman dilimi içinde haber postama ulaşan son örnekler arasında ise sıcak tartışmalardan biri olma özelliğini taşıyan, Cumhurbaşkanımızın bal gibi de siyaset öncelikli Saray’da düzenlediği tüm AKP’li eski milletvekillerine, yönetici kadrolarına gitmiş ortak çağrılı yemeğin yasal duruma aykırı düştüğü gerçeğinden yola çıkılarak muhalefetten gelen sorgulamalara tıpkı benzeri etkinlikler gibi yanıt verilmediğinin altı çiziliyordu.

Muhalefet partilerinin yetkin isimleri tarafından verilmiş çok sayıda yetkililere dönük yanıtlanması istenen sorgulamalarda ortak vurgu, elbette ki, hiç değilse parasının AKP bütçesinden karşılanıp karşılanmadığı üzerindendi. Yanıtı günlerdir gelmediğine göre, en azından düne kadar üzerinde düşünülmediğinin bile gerçeği ortaya çıkmış oluyordu. Sorgulamalara ek belge olarak, davet edilenlere sunulmuş çok şık davetiyelerin içinde yer alan gerçekten bugünün koşullarında ağız sulandıracak lükslükte pahalı yemek listelerinin mönüleri ile müzik yayınlarının listeleri eklemlenmişti.

Siyaseten, zorunluluktan, bir uygulama değişikliği olmazsa, katılımcı kalabalığı da eklemlenmiş olarak cebimizden çıkacak bir başka anlamlı harcama hovardalığı, haksızlık, hukuksuzluk örneği ile yüz yüzeyiz..

***

Diyeceksiniz ki son birkaç günün önü alınmayan fiyat artışları ile gelirlerimizde beklenen düzeltmelerin gelememesi gerçekleri karşısında, yediğimiz kazıkların yanında çok hafif kalmaz mı? Elbette çok haklısınız demek isterken, aklıma son açılışı yapılan Çanakkale Köprüsü üzerinden baştan lades, yiyeceğimiz kazıkların boyutları karşısında onun da çok hafif kalacağını anımsamak zorunda kalıyorum.. Hemen sıraya üst üste binen sayısız örnekleri ile, pistine hiç inen uçak olmamış havaalanlarının, inşaatları müteahhitlerinin paralarını alıp kaçıp gitmelerinden sonra açılamamış şehirlerarası ulaşım yollarının inşaatlarının ortalıkta kalmaları durumları geliveriyor. 

Hepsi için birden cebimizden vergiler olarak çıkan bedellerin toplamı kuşkusuz önceki örnekleri unutturacak kadar ağır dudak uçuklatıcı oluveriyorlar. Derken bitmiş bir hava meydanına inecek birkaç uçak yaratma kararı uğruna, kapatılma ve zarara uğratılmaları gündeme gelen başka havaalanlarının haberleri eklemleniyor. Afrika’da tarım yapmak için satın alınmasının bedeli ödenmiş topraklarda değil üretim yapılması, toprak bile verilmediğinin gerçeği ile de yüzleşiyoruz..

Derken bizim hayvancılık üreticilerimiz ile tarım üreticilerimize yasal ölçüler içinde verilmesi gereken, dünyanın her yerinde uygulanmaları söz konusu desteklere para kalmadığı gerçeği ile yüzleşiyoruz. Yetmiyor diğerlerinin ölçüleri içinde üç beş kuruşa muhtaç olmaktan kaynaklanan, yetersiz et, besin üretimlerimizi bile çok ama çok ucuza ihraç etmekte olduğumuz gerçeği ile yüzleşiveriyoruz. Kaçınılmaz halkımızın çoğunluğu için kendilerini unutun, çocukları için bile açlıkla kalmama için savaş verilmesi gerçeği ile yüz yüze kalıyoruz..

Nerede kuyruk varsa, açlığa karşı çare bedeli olarak yaşanıyor olmasına öylesine alıştık ki yüz kızarmadan ucuz et kuyruğuna neden olmasına önlem olarak, et satışlarına zam yapılması kararının önlem olarak alındığı açıklamasının yüzsüzlüğü ile yüzleşiveriyoruz..