Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandum ile kazanmış olduğu yetkileri ile, dünyanın ilk partili başkanı olabilme hakkını da kazanmıştı ya.. Dünyadaki başkanlık rejimlerinin bu en ucube modeli içindeki icraatlarında kullanmakta olduğu ülkeyi ikili kararnamelerle yönetme koşullarında.. “İlk”, “en büyük”lerin yapılmasına öncülük yapmayı çok sevmesiyle ünlüdür ya..

Bu son hamlesi sayesinde, evrensel hukuk içindeki asgari ücretin belirlenmesi koşullarını aşmış, üçlü tarafların yetkilerinin üstüne çıkmış olarak başardığı son operasyonu ile, dünyada asgari ücreti belirleyen tek cumhurbaşkanı olmayı başarmış olmakla yetinmedi. Asgari ücretin üçlü tarafların verdiklerinin üstünde yükseltilmesi yanında, ayrıca dünyanın asgari ücret artışı oranında da rekorunu kırmış oldu..

Dedikodu olasılıkları içine, bu rüzgârla erken seçime bile gidilebileceği havası, parti içinden bile olmak üzere kimi yandaşlarınca kamuoyuna sızdırıldı. Dün, bir gün sonrasında kameralar karşısına çıkan aklı başında sözcüler ile yandaşlara ise erken seçimin gündeme gelemeyebileceği açıklamaları düştü. Bilindiği üzere önceki günün Merkez Bankası faiz açıklamaları ile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son ekonomik zirvede konuşmalarının hemen ardından, dolar, Avro, altın fiyatları yukarılara doğru saatler içinde bile uçtukça uçtu..

Bildiğiniz üzere erken seçim kararı en hızla ne zamana alınabilir ise aylar sonrası için bir takvimin geçerli olması gerekiyor. Ocak ayından geçerli yılın dolar fiyatı üzerinden çok daha düşük kalacak, bugünkü parlak ücret artış oranları, vergilerin kaldırılması ile işçi ve işveren lehine ne kadar getiri yaparsa yapsın asgari karın doymada enflasyonla fiyatları yükselen ürünlerin artışını yakalayabilme şansı olamayacak. Günlük her iki tarafı sevindirik yapabilecek lira üzerinden oran artışları ile işçinin yoksullaşmış, yoksunlaşmış olması ile işverenlerin zorlanmaları kaçınılmaz yaşanacak. Seçim sandığına gidilene kadar mutluluk saçan rüzgârlar dağılıvermiş olacak..

***

Dünün öğlen saatleri haberleri içinde, Merkez Bankası’nın dövize 5. müdahalesinin gerçekleştirilmiş olduğu ancak olumlu bir geri dönüş alınamadığı bilgisi vardı. Günlük, saatlik önlenemez olumsuz yükselişlere hâlâ fren yapılamamıştı. Negatif reel faiz ile baş etmede Merkez Bankası’nın faiz düşürme kararı arasındaki çelişkinin kırılması, barış, olumlu buluşma oldurulamamıştı.. Ekonomi bilimi üzerinden gerçekliği söz konusu değildi.. Bunlar elbette yorum yapan ekonomi uzmanlarının satır aralarında söylediklerinden cımbızla hızla çekilmiş birkaç saptama ile sınırlı..

***

Saray’a dönük, yetkili, yetkisiz, içerden, dışardan yandaşlar korosu boşuna bizlere kızmaya kalkışmasınlar. Olumsuz yaşanan sonuçların bedellerini çok daha ağır olarak ödemekte olanların saflarında yaşayanlar olarak bu olumsuz gidişin bedellerini en ağır olarak ödeyenler, ödeyecekler olarak, zil takıp oynayabilecek aptallardan olamayacağımıza göre, en çok korkanlar, kaygı duyabilenler cephesinde, bilincindeyiz..

1966 yılından bu yana içinde gazetecilik yapmaya çalıştığım Cumhuriyet gazetesinde, sabahtan akşama, yetmiyor geceleri bile uykular kaçmış olarak nasıl yaşatılabileceğinin hesapları yapılıyor. Kâğıt üretmesi yasaklanmış ülkemizde ne yazık ki Türk parası ile alınamayan kâğıdın maliyeti her şeyden çok hızlı oranlarda yükseldiğinden, yazılı gazetenin maliyeti de yakalanamaz ölçeklerde uçarak yükseliyor. Görece yüksek tıklanma ile ilan alabilen yeni teknolojilerin getirilerine umutlar bağlanıyor.

Üstüne biz çalışanların, emeklilikte telifle çalışanlarımızın bile maliyetlerinin artışlarının fırlamaları, özünde geçinme maliyetleri karşısında yaşamlarının geriye çekilmesi anlamına gelse bile, işçilik maliyetlerinin patlaması gibi bir tabloyu üretiyor. Bizim özelimizdeki sorunlar yumağının gerçekleri, ülke çapında yaşananlarla kıyaslandığında, hele de gelirleri durmadan diplere çekilmekte olan dar gelirlilere indirgendiğinden gerçekten ama gerçekten karabasana dönüşüveriyor..