Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bu yıl yasaklı 1 Mayısların sonuncusu olsun

02 Mayıs 2023 Salı

İşçilerin emeği ile geçinenlerin, evrensel insan haklarına, Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun olmazsa olmaz sözleşmelerinin şeklen kabul edilmelerinin ötesinde, içerikleriyle uygulanmaları zorunluluğunun kabul edilmesi gereğine inananların eyleme geçme zamanları çoktan geldi ve de geçti. Kişisel ilk hesaplaşmalarında sandıkta oylarını kullanacakları güne şunun şurasında ne kaldı ki?

Oy kullanacakların çoğu, biliyorum ki dünün 1 Mayıs kutlamalarına ilişkin sokaklardaki kavganın nedenlerine yabancılar. Gaz, dayak yeme, gözaltına alınma pahasına Taksim’e gitme inadını, nedenlerini yeterince kavrayamıyorlar. Çok büyük çoğunluktaki seçmen kitleler Kanlı 1 Mayıs olarak anılan 1977 yılındaki içtenlikli, şenlikli başlayan 1 Mayıs kutlamalarında, çok büyük ulusal ile uluslararası provokasyonların oyunlarından habersizler. Yaratılmış çatışmalar bile değil, kanlı tuzakların sonuçlarını olsa olsa sayı olarak duymuşlardır. Yaşananlara elbette tanık olamadılar. Önce Unkapanı girişinde uzaktan silahla öldürülenler oldu. Kazancı Yokuşu’nda yukarıdan ateşlenen silahlar karşısında ölmemek üzere kaçmaya çalışanların birbirlerini ezerek Kazancı Yokuşu üzerinde oluşturdukları cesetler dizisinin fotoğraflarını da hiç görmediler.

Dünyanın en kirli, 12 Eylül’e gidilen darbenin yollarını açmak üzere düzenlenen büyük oyundan habersiz, emek haklarını savunanların Taksim Meydanı’nda buluşmayı kutsayan, 1 Mayıs alanı olarak görmek isteyen direncini de anlayamıyorlar. O günlerden bu günlere ne acılı, can ve sağlık bedelleriyle ödenmiş zorlu günler yaşadık. Tanıkları hiçbirini unutmadı, bilmeyenler hiçbir şey anlayamadı.

SERVER TANİLLİ’NİN DİRENİŞİ

Bugünün yaşayanlarının çoğunluğu Prof. Dr. Server Tanilli’nin ne yaşamöyküsü ne de insan hakları, felsefe bilimine katkılarını duymadılar bile. 7 Nisan 1978 yılında bilim insanı kimliğiyle yaşamının baharında soluksuz üreten kimliğine düşman bomba ile öldürme girişiminden bile habersizler. Öldüremediler ama iki ayağının dibinden kesilmesine yol açtılar. Bilim tutkusu ile düşünmesine, öğretmesine, üretmesine nokta koymayı başaramadılar. Yaşayabilmesinin ağır koşullarında geçen direnme yıllarının ardından Server Hoca yitirdiği yılların acısını unutturmaya dönük zekâsı ile bilime katkılarında tuğla gibi ciltlerle ürün vermekle yetinmeden, dünya ölçeğinde öğrenci yetiştirme, söyleşileri ile kitlelere uzanma adına direncini yükselttikçe yükseltti.

Yıllarca ülkesinden uzakta, sesi, eserleri ile ülkemiz insanlarına kendini unutturmamakla yetinmedi.

Ülkesine geri dönüşü muhteşemdi. Kitap fuarlarının kalabalıklarına hem sesi hem de kitapları, imza günleri, söyleşileri ile kavuşuverdi. Yetmedi insan hakları adına direnmede öncülük sorumluluğu ile çıktığı yollarda, gazla, bombayla kitlelerin yıldırılmaya çalışıldığı sakıncalı duruşmalarda yerini almak sade bir ön adım, 1 Mayıs’ın yasaklı olmaktan çıkarılması eylemlerine de öncülük etti. Özel meraklılarına, Cumhuriyet TV programları kapsamında “Cumhuriyet’ten tanıklıklar” listesi içinde yerini almış, oğlu Bülent Tanilli ile Özgür Çağrı Fırat’ın katıldıkları programı izlemelerini öneririm.

Yıl 2009, Taksim elbette yine yasaklı, hoca tekerlekli sandalyesinin üzerinde. O tarihte Kartal Belediyesi işçisi Özgür Fırat, hocanın başına bir iş getirmeden, koşturarak Şişli’den Taksim’e meydana sokma görevini üstlenmiş, gaz bombaları arasından kaydırmacalarla koşarak meydanda davetli olduğu DİSK’in törenine yetiştirmeyi sağlıyor. Meydana girebilme düşü arkalarından koşturan herkese, bizlere de açılmış oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Taksim’i işçilere açtığını açıklamak zorunda kalıyor. Elbette sonraki yıllarda yeniden yasaklamayı unutmadığı için yasaklı düzen bugünlere kadar uzanıyor.

Ne düşünüyorsunuz? Yasaklı düzeni ortadan kaldırmak, 1 Mayısların dünya ölçeğinde geçerli olduğu üzere kavgasız kutlanabiliyor olmasını ülkemize de taşımak bizim irademizde, elimizde değil mi? Server Hocamızın, ülkemiz için her koşulda çırpınmış beynine, ürettiklerine saygının, sorumluluğun da gereği değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları