Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Bizimkisi bir tencere hikâyesi’

02 Nisan 2019 Salı

Seçim günü yayımlanan gazetemizin birinci sayfasına oturtulmuş, arkadaşımız Gamze Bal’ın haberinin değerlendirilmesinde katkıları olan nöbetçi arkadaşlarımın tümüne içten teşekkürlerimizle.. Cumhur İttifakı’nın, anayasal, yasal, sayılamayacak kadar çok yasa hükmünü ayaklar altına almış olarak yürüttüğü seçim kampanyasında, yerel seçimleri kazanabilme uğruna “biat” tehdidi ile seçmenleri cepheleştirme, korkutma kampanyalarında ipin ucunu kaçırmış olarak, nasıl da kendileri için tersine tepen bir silaha dönüştürüldüğü daha gülümsetici anlatılamazdı.
Sandıkların kapanmasından 21 saat sonrasına kadarki, bu yazının içinde kimi sorgulanası başlıklarla altı çizilecek, yaşanan, kimi trajikomik zincirleme halkalar içindeki gelişmeler, gerçeğinde birbirinden ayıplı kendi kendilerini düşürdükleri tuzaklardan sıyrılabilme ayak oyunlarından, bu ülkede birlikte yaşamaya kararlı yurttaşlar olarak, geçmişte olanlar, gelecekte olacaklara dönük demokrasi, hakhukuk adına çıkarılması kaçınılmaz çok fazla dersimiz olmalı...
Başta ele geçirlimiş dev medya kamu güdüleme araçları, kamu gücü kaynaklarının, dünyanın en otoriter başkanlık modeli, Tek Adam rejimi, Saray odaklı sınırsız iktidar erki kullanma hırsıyla; “En yukarıdan, en aşağıya dünyanın en otoriterleştirilmiş başkanlık rejimi modeli içinde, ele geçirilmiş tüm kamu gücü, erkleriyle de yetinilmeyerek, demokrasinin, sandığın, Meclis’in, yerel yönetimlerin, muhtarlıklara kadar seçimle yöneticileri belirlenen kurumlarının ele geçirilmesi, tek otoriteye bağlanması..” amaç olarak ilan edilmese, en azından sivil-kamu sandıkla yönetimleri belirlenen kurumların bağımsız işleyişlerine katlanılabilseydi...

***

Seçim sonuçları üzerinden kimi çark edişlerle, yerel yönetim seçim sonuçlarında, aslında daha önceki yerel seçimlere göre anlamlı oy kaybetmiş olsalar bile; “AKP, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’ndan fazla oy aldı..” tezine hemen sığınmak zorunda kalmazlardı. Bir adım ileri, iktidar erkinin haksız, hukuksuz kullanılmalarıyla, sınır tanımazlıkla ellerinden kaçırmamak için her yolu denedikleri büyükşehir belediyelerinin kaybedilenleri için, “bakalım nasıl çalışabilecekler” tehdidini savurmazlar, ilk saatlerden kimi yollar için yine hukuksuz adımlar atmaya kalkışmak telaşına kapılmazlardı.
Yerel yönetimlerde çok uzun yıllar ellerinde olan büyükşehir belediyelerini kaybetmeme panikleri aslında sadece siyaseten, vitrin algısı üzerinden, simgesel hiç değildi. 2002 ile başlayan iktidarları erklerinin FETÖ’lü, FETÖ’süz iktidar süreçlerinde, önceleri Bakanlıklar yetkileri merkezden, çıkar, rant odaklı yapılaşmalar, kentleşmeler projelerinde çok etkin kullanımla yetinilmedi. Yerel yönetim yerel demokrasiden çark edilerek, büyükşehir belediyelerinin yetkileri eliyle ilçe belediyelerin elleri kolları bağlandı.
Şimdi bu kadar çok hukuksuzluk, haksızlık, eşitsizlik yapılmış seçim kampanyalarının ortalığa saçılmış ağır tehditleri, suçlamaları, iddialarının üzerine, gözler önünde yaşanmış oy sayımlarının ardından, Anadolu Ajansı, güdümlü medya kaynaklarının çarkları zincirleme kullanılarak ortaya konulan, kör kör parmağım gözüne çabalar, güven kaybettirmenin ötesinde ne işe yarayabilir?
Yerel seçimler sonrasına saklanmış, ekonominin içinde yuvarlanmakta olduğu, elleriyle yaratılmış gerçek krizin sorunları ile yüzleşme korkusu mu? Ağızdan düşürülmeyen yaşamımıza dönük tehditlerin, gelecek “beka” sorunlarının, işsizlik, yoksullaşma, yoksunlaşma, açlık.. gündemlerinin kaçınılmaz ön alacakları mı?
17 yıllık iktidarın, en başından günümüze adım adım haksız, hukuksuz, geçerli demokratik düzen sınırlarını yok sayan icraatlarıyla, dün ak dediklerine kara deme kolaycılığında da, tepeden tırnağa tek odaklı bir yönetim erki düşünü kurmuşken, gerek görülen hamleler aynı sınır tanımaz haksızlık, hukuksuzluklar içinde atılmışken, yine kendi icraatlarının ürünü yeni sorunlarla yüzleşmek kolay olmasa gerek...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları