Şükran Soner
Şükran Soner soner@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

12 Eylül’e başkaldırı Dikili’de odaklandı

27 Nisan 2023 Perşembe

Artık korkusuz gerçek kimliğini ortaya koyarken “Dörtlü çete” diyebildiğimiz 12 Eylül darbe yönetiminin, işkencelerinden, cezaevlerinden, her türden baskılarla bedel ödemiş, ülkenin her bölgesinden halktan, insandan, çevreden yana kitlelerin, acılarını unutmaktan çok moral değerlerini tazeleyebilmek üzere toplanabildikleri, çok güzel bir o kadar da güçlerini tazeledikleri alan oldu Dikili Belediye sınırlarının içi. Elbette gerçek belediyecilik değerleri ile seçmenin karşısına çıkıp, Dikili Belediye başkanı olan Osman Özgüven.

GÖREVDEN GÖREVE KOŞTU

Sevenleri de sevmeyenleri de açık açık söylemekten öte, toplumsal belediyecilik uygulamalarıyla, “Komünist Osman” diye seslenmeyi seçmişlerdi. Gerçi belediye başkanı olmadan önce, inşaat mühendisi olarak açtığı şirketini hemen kapatarak, belediye başkanı maaşı ile yaşamayı seçmiş, çoğunlukla motosikletle, belediyenin tek resmi aracı ile dolaşarak arı gibi, halkın arasında görevden göreve koşmuştu. Kamusal görevlerinin başında temiz havaya, ücretsiz temiz su, ekmek hizmetlerini katıvermişti. Sırasıyla acil sağlık hizmetlerinden başlanarak her tür toplumsal gereksinim için belediyecilik yatırımları, halkın oylamasından geçirilerek sıralanmıştı.

TERZİ FİKRİ ÖRNEĞİ

Kendini anlatma çabaları içinden yeni öğrendiğim rol modeli ise Fatsa’da, ülkemizde ilk örnek, Terzi Fikri’nin, ülkemizin en başarılı üniversitelerinin 1968’li kadrolarının öncülüğünde yeşerttiği deneyimi idi. İçinden tanıklık ettiğim deneyim, Terzi Fikri ile yörenin çocuklarının önderlik yaptıkları değerler, gerçekten bir başka; diğerleri ile yarışan anlamlı çabalardı. Birkaç aylık rol modelin toplumda bıraktığı izden öylesine korkulmuştu ki akıl tutulması bir şiddetle üzerine yürünmüştü. Osman Özgüven, Terzi Fikri ile yörenin üniversiteli çocuklarının cezaevinde işkencede ölüm sonuçlarından yılmadan, bilenmiş olmalı ki.. 12 Eylül yönetimine kafa tutma kararlılığında, ülkenin her yanında bedel ödeyenleri ortak bir cephe içinde, Dikili’de toplama düşü ile toplumun karşısına çıkmıştı.

Düşünü öncelikle Dikililere onaylatmış olarak, ülkemizin tüm cephelerden bedel ödeyenlere açık çağrılarını yapmıştı. Coşkulu çağrılarının ardından Dikili’de, geçmişimizden tüm sevdiklerimizle buluşmak binler, on binler, derken yüz binlere varmak, akıl tutulması gibisinden bir coşku, sevinç fırtınası yaratmıştı. Sokaklarda, uzun sahil yollarında, çadırlarda buluşanlar, öncelikle ağır ağabeylerin, toplumsal bedellerin en ağırlarını yüklenmişlerin katıldıkları söyleşi meydanlarını dolduruyor, sonrasında genç kuşakları katılımcı oldukları, uzmanlık alanlarına dönük söyleşilerin içindeki yerlerini alıyorlardı. Ülkenin en başarılı sanatçıları uzmanlık alanlarına dönük olarak konser, tiyatro gösterilerilerini seyrederken kalabalıkların boyutlarını izlemek, akıl tutulması boyutunda özgüven tazelenmesi etkisini aşılıyordu..

Osman Özgüven’in arkasındaki sesiz, güçlü siyasal duruşun ilk önderi Erdal İnönü olmuştu. Özal iktidarının bu duruma katlanamayarak sonrasını yürütmeyi bile başaramayacağı bir dava ile Ozman Özgüven’in başkanlığına nokta koydurması elbette kaçınılmaz bir sonuçtu. Tabii ki bitmedi, bitirilemedi, çok kısa bir sesiz aranın ardından bu kez Murat Karayalçın’ın SHP’sinin çatısı altında partinin görevlendirdiği, bölge belediyelerini ortak haklar savaşımında işbirliğine çeken çalışmaları gelecekti. 

Doğrusu belgeselinde videolu, kanıtlı görüntülerle ayrıntılarını öğrenmem yeni.

İzmir’den Aliağa’ya uzanan çevrenin, doğanın, insan sağlığının, işçi haklarının korunabilmesi yolundaki eylemler zincirinin içindeki koşturmacaları, insanlar yanında araçlarla oluşturulan zincirlerin ayrıntılarını belgeselden yeni tanıklık etmiş oluyorum. Çok daha şaşırtıcı olanı ise sabah bir akşam iki içine girmekten vazgeçmediğim Gezi eylemlerine de bulaştığının görüntülü kanıtları. Gece karanlığındaki polis operasyonlarının içinde, hedef olan gruplar içinde, Osman Özgüven de bilindik çevre hakları savaşımının göbeğinde.. Kararlı, neşeli, güleryüzlü eylemciliği ile katkılarını esirgemeden..

OY KULLANMA ÇAĞRISI

Derken yeniden Dikili Belediye Başkanlığı yılları, önceki yaptıklarına bildik halkçı belediyecilik anlayışı ile bir bir eklemlediği katkıları, projeleriyle.. Elbette koşturmacanın, soluksuz, uykusuz çalışmaların bireysel sağlık üzerine bindiren etkileri olacak. Elbet bir emeklilik yıllarına geçiş yaşanacak. Şimdilerde eşinin evinde yaşıyor olmak, emekli maaşı ile gecinebilmekle övünmeyi seçmiş olarak, önümüzdeki çok yakın seçimlere dönük görevlerini unutmadan konuşuyor..

Elbette ülkenin saygın sanatçıları, tiyatrocuları, belgeselcileri, yanında çalışmış belediyenin iç kadroları, Dikili halkından pek çok kişinin katkıları var. Ancak altı çizilmesi gereken yaklaşan seçimlere dönük halkımıza seslenişinin, seçim kampanyası çağrılarının içeriği. İnandırıcılığı hâlâ hiç değiştirilemiş olması ile ölçülebilir. İnsandan, çevreden, doğadan, tüm canlılardan yana bir düzen değişikliği için, kimlikler, siyasetlere bakılmaksızın en genişinden işbirliği çağrısı. İnsan gibi, insan hakları içinde yaşayabilmek için bir başka reçete, yol olabilir mi ki?.. Herkesleri sandığa gitmeye, oylarını bu ucube dayatma, sivil diktatoryal yapıdan kurtulmaya karşı oy kullanmaya çağırıyor..

Size “Komünist Osman” belgeselini izlemenizi öneririm. Gerçeklere dönük gözlerinizin açılmasında, sandığa gitme gereğini, sorumluluğunu duymanızda çok daha fazla katkısı olacaktır..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları