Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yıkmalı!..

02 Ağustos 2014 Cumartesi

İnsan sağlığı, yaşanan kentin ve bölgenin çevresel özellikleriyle doğrudan ilişkili.
Kentin havası, suyu, altyapısı, trafiği, ulaşımı, barınma kalitesi, kirlilikten arındırılması, yeşil alan dokusu, güvenliğinden tutun da daha bir dizi unsur sağlığımızı etkiliyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Sağlıklı Şehirler Projesi’ne göre, sağlıklı şehir kriterleri şöyle:
Temiz, güvenli, yüksek kalitede fiziksel çevre.
Dengeli ve sürdürülebilir bir ekosistem.
Güçlü ve dayanışma içinde başarılı bir toplum.
Kendi hayatı, sağlığı ve refahını  etkileyen kararlara katılım ve bu kararlar üzerindeki etkisi.
Şehirde yaşayanların hepsinin temel gereksinimlerinin karşılanması (gıda, su, barınma, gelir, güvenlik, iş vb.)
Çeşitli iletişim, etkileşim ve bağlantıları kullanarak, varolan tüm deneyim ve kaynaklara ulaşma.
Kültürel, tarihi ve biyolojik geçmişine ve mirasına sahip çıkan bir yaklaşım.
Herkes tarafından ulaşılabilen, yeterli düzeyde halk sağlığı ve bakım hizmeti.
Yüksek sağlık hizmeti...

Kent ve doğanın birbirini dışlayan kavramlar olmadığı, sağlıklı kent gerçeğinde yatıyor.
Peki, bu ölçütlere göre nasıl bir kentte yaşıyoruz?
Sözüm ona bazı illerimiz DSÖ kriterleri kapsamında.
Geçtim diğerlerini, yaşadığımız kentin yeşil dokusu nasıl?
Sürekli gökyüzüne tırmanan betonların içine gömülmüşüz.
Kentlerin yeşili artmıyor, tersine sürekli daralıyor, toprak, asfalt ve betonla kaplanıyor.
Topraksız ve ağaçlıksızlıktan sık sık su baskınları yaşanıyor.
İstanbul’da yeşil sahalar, depremde buluşulacak yerler, spor alanları, okul bahçeleri ve parklar bile  imara açıldı.
Ankara’da da benzer yaklaşım.
Rantçıların gözü şimdi de İzmir’de.
AVM’ler, rezidanslar için, kalan sınırlı alanlar yağmalanıyor.
Bunalıyoruz, sıkışıyoruz...

Küçücük parklara bile ne çok ihtiyacımız var oysa.
Bugünün koşullarında kentlerde kişi başına en az 10 metrekare yeşil alan olması gerekiyor.
İstanbul’da 2, İzmir’de 1.5, Eskişehir’de 3, Antalya’da 4.5 metrekare.
Hesapta!
“Çözüm yolu” diye öne sürülen bir çok kentsel yenileme projesi, sıkıntıyı gidermiyor.
Gecekondu yerine 20 katlı apartman dikmekle kent yenilenmiyor.
Kentlerin belli bölgelerindeki binaları yıkmak, buralarda parklar ve koruluklar yaratmak gerekiyor.
Yıkmak, çözümdür bazen!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları