Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Vay Canına!
Bazen bir olgu, bir olay, sayfalarca anlatımdan, eleştiriden daha büyük ses getiriyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın kanser hastası üniversiteli Dilek’e davranışında olduğu gibi...
Tedavi için haklı olarak devletten yardım isteyen Dilek’in cebine, para sıkıştırmıştı Bayraktar.
Utandı genç kız sadakaya, oysa asıl utanması gerekenler başkaydı.
Dilek, onurunun kırılmasını kabul etmedi, yardım istediğini, dilenci olmadığını söyledi.
Gözyaşlarıyla parayı geri verdi...
Sosyal medyada paylaşım rekorları kırıyor o video.
Bakan Bayraktar’a tepki büyük.
Salt bakanın densizliğini değil, AKP’nin sağlık politikalarının sonucunu da sergiliyor yaşananlar.
Sağlığın ne denli piyasalaştığını, özelleştiğini, sosyal devletin çöktüğünü anlatıyor.
Parası olmayanın yandığını, ilaç politikalarının tutarsızlığını da...
Dün de davet üzerine gittiği Vali Hasan Duruer’in makamında tutumunu sürdürdü Dilek.
Yeniden insanlık dersi verdi.
İlaç bulamadığını, bulsa da parasızlıktan alamadığını anlattı.
Devletin kendisine ilaçlarını vermediğini, yol göstermesi için lenf kanseri olan birini danışman olarak önerdiğini anlattı.
“Peki ilaçlar neden serbest piyasada? Neden devlet bu konuda elini eteğini çekmiş durumda” diye de sordu.
Haklıdır Dilek...
Kanser tedavisi için gereken bazı ilaçlar bulunmuyor.
SGK’ye çalışan birçok ilaç firması, zarar ettiği gerekçesiyle bu tür ilaçları yurtdışından getirmiyor.
İktidar sahipleri soruna çözüm üretmiyor.
Çünkü çok yoğunlar şu sıralar, başka çözüm peşinde...
Akil adamlar tayfasının İzmir programında yaşanan ibretlik olgulardan anlıyoruz.
“Akil insan” Baskın Oran’dan inciler aktaralım...
Sanki İzmir, İzmirliler barış istemiyormuş gibi konuşuyor.
Tehdit var, itiraf var, bilgisizlik var, ne ararsan var söylediklerinde...
Neymiş?
PKK’nin çekilmesinin ardından özerklik verilmeliymiş. Eğer bu yapılmazsa, AVM’lere ve metrolara girilmez, buralarda ceset parçaları, kanlar üzerimize sıçrarmış...
İran ve Suriye’de Kürt devleti kurulacakmış, bu nedenle içimizdeki Kürtlerle barış yapılması gerekiyormuş.
Kabahat silahla mücadele edende değil, silahla mücadele etmeyen kesime hakkını vermeyenlerdeymiş.
Güneydoğu’ya özerklik verilecekse İzmir de Ege’nin merkezi sayılacak, özerk yönetime sahip olacakmış. Aksi halde kavga sürermiş. Sadece Kürtlere özerklik verilirse, Kürtler hedef haline gelirmiş...
CHP çözüm istemiyormuş. 1920’lerin, 1930’ların ezberleri ve söylemleri, Türkiye’yi parçalamaktaymış.
İzmir sapına kadar liberalken şimdi sapına kadar devletçi olmuş. Levantenlerin, gayrimüslimlerin kovulması bu sonuca yol açmış...
Süreçle ilgili paketin içinde ne olduğunu bilmiyormuş. (Doyurucu bir açıklama!)
Sürece karşı çıkan bazı solcular varmış, bu söylemleri duydukça solculuğundan utanıyormuş!
Vay canına!
Küresel güçlerin Ortadoğu projelerinde yer alarak, destek vererek solcu olmak da varmış meğer!
Bir Dilek’in “utanmasına” baktım, bir de Oran’ın “utancına”...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- DP'de deprem: İstifa ettiler
- Tutuklu hemşire: İlaçlar ziyan olmasın diye satıyorduk