Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Vatandaş'ın Hedefi!..
Bugün Türkiye çevresinde yaşanan gelişmeler, 12 Eylül faşist darbesinin hangi amaçla yapıldığını sergiliyor...
Küreselleşmenin, emperyalizmin plan ve programları adım adım yürütülüyor.
“Tam bağımsızlık” kimliğini rehber edinen Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra bu ilkeden adım adım uzaklaşıldı.
Hem ekonomik hem de siyasal anlamda küreselleşmenin güdümünün perçinlendiği 12 Eylül dönemi, bugün yaşanan sorunların temel gerekçesini oluşturdu.
Evren cuntasının sahte Atatürk söylemleriyle bir yandan siyasal İslamın, öte yandan etnik temelli Kürt ayrımcılığının büyümesi, gelişmesi ve tırmanması sağlandı.
Kuşkusuz AKP iktidarı 12 Eylül’ün, Özal yönetiminin ve 24 Ocak Kararları’nın üstüne oturdu.
90’lı yılların başında Sovyetler Birliği’nin dağılması, “soğuk savaş döneminden tek kutuplu dünyaya dönüşüm”, küreselleşmenin dışında kalan ulus devletlerin varlığına yöneldi.
Yugoslavya benzeri ülkeler parçalandı.
Ortadoğu’da bugün yaşanan süreçlerin altyapısı oluşturuldu. Yıllardır Batı’nın çıkarlarına hizmet ederken ayak sürümeye başlayan tek adamlı, despotik yönetimlerin yerine Mısır, Libya ve diğer Arap ülkelerinde gördüğümüz siyasal İslamı referans alan, ama tümüyle küreselleşmenin güdümünde hareket eden yönetimler oluştu.
Türkiye’ye gelince; bu küresel plan çerçevesinde “milli görüş” gömleğini çıkarıp iktidar olanlar, ülkeyi neredeyse tepeden tırnağa yeniden düzenledi.
Halkın birikimleriyle elde edilen en değerli ulusal varlıkların özelleştirilmesi ve yabancı sermayeye devri, önemli ayaklardan biriydi.
Diğer yanda ordu, sivil bürokrasi, yargı ve üniversiteler, o yapıların içinde bulunanların bile öngöremediği biçimde dönüştürüldü.
Bu dönüşümler, sözüm ona “demokrasi, haklar ve özgürlükler” gerekçe gösterilerek sağlandı.
Irak’ı “demokrasi gelecek” diye işgal edenlerin yolunu izlediler...
Siyaset de belirli ölçülerde bu çerçevede şekillendirildi. Seçimlerin hemen öncesinde CHP ve MHP’ye yapılan operasyonları anımsayın...
Şimdi de gelecek şekillendiriliyor, operasyonlar sürüyor.
Ulusalcılık, milliyetçilik, federasyon, özerklik, yeni anayasa tartışmaları bu çerçevede yürütülüyor.
Bireysel temelde yurttaşların eşitliği üzerinde kurulan “ulus” yerine, milliyetlerin, toplulukların öne çıkarıldığı “anayasal vatandaşlık” öneriliyor.
“Ulus” kavramı, faşistlikle, kafatasçılıkla özdeşleştirilmeye çalışılıyor.
Ulus, millet, milliyet, halklar gibi kavramların içerikleri değiştiriliyor, karmaşa yaratılıyor.
Kaba, bilimsel temellerden yoksun yaklaşımların önü açılıyor, bir bakıma “Kürt” demek demokratlık, “Türk” demek kafatasçılık sayılıyor.
Antiemperyalizm, dar bir milliyetçilik perspektifine sokulmaya çalışılıyor.
Dikkat edin; yıllardır ne sömürüden, ne yoksulluktan, ne emekten, ne ezenlerden, ne sınıflardan, ne sendikalardan, üretim ilişkilerinden söz ediliyor. Varsa yoksa etnik temelli yaklaşım ve içi boş demokrasi tartışmaları...
Hedef, antiempe ryalist direnişle kurulan Cumhuriyetin temel felsefesi ve nihayet Mustafa Kemal Atatürk’tür oysa.
Ne yapmalı?
12 Eylül öncesi yükselen faşizm dalgasına karşı kurulan “Ulusal Demokratik Cephe” benzeri bir yaklaşım, yeniden “Bağımsız Türkiye” şiarı olabilir mi acaba?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Cüneyt Özdemir'den teğmen Ebru Eroğlu'na iş teklifi
- Emekli askeri hakimden Varank’a sert yanıt!
- Fikret Orman'dan Talisca yanıtı!
- Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
- Enes'in cezaevi konuşmaları ortaya çıktı
- Nevzat Bahtiyar'ın oğlu ilk kez konuştu
- İmamoğlu'ndan Bakan Tunç'a sert yanıt
- 'Bedeli çok ama çok ağır olur'
- DP'de deprem: İstifa ettiler
- Tutuklu hemşire: İlaçlar ziyan olmasın diye satıyorduk