Serdar Kızık
Serdar Kızık serdarkizik@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tek Tip... (31.01.2012)

31 Ocak 2012 Salı
\n

\n

12 Eylülden yıllar sonra cezaevi kapısı...\n

\n

Bu kez ziyaretçiyiz. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla Sertelin Adalet Bakanlığından aldığı izinle, 10 gazeteci açık görüşe gidiyoruz Silivriye.\n

\n

Heyette, 12 Eylülde hapis yatan gazeteciler de var. \n

\n

Kapıaltında beklerken hapishane hikâyeleri anlatılıyor karşılıklı. \n

\n

Şirinyer Askeri Cezaevi günleri aklıma geliyor o sırada.\n

\n

İlk anımsadığım, tecritte bunlar giyilecekdiye bırakılan lacivert tek tip elbise.\n

\n

O sırada ülkenin çeşitli cezaevlerinde tek tip elbise dayatması var, amaç 12 Eylüle karşı direnişi kırmak, tutukluları kişiliksizleştirmek, sindirmek.\n

\n

Doğal olarak tek tipe karşı direnç.\n

\n

Giymemdedim, bedeli malum...\n

\n

***\n

\n

Göz retinalarımız taranarak giriyoruz yüksek güvenlikli 1 Nolu Cezaevi’ne.\n

\n

İlk ziyaret 1056 gündür tutuklu, 332 gündür hücredeki Balbaya.\n

\n

Kolay değil, bunca zaman!\n

\n

Neredeyse koşa koşa geliyor açık görüş yerine, canlı, çevik, morali yüksek. \n

\n

Cezaya dönüşen uzun tutukluluk, ikinci ve daha ağır bir ceza, tecrit, yıkmamış onu.\n

\n

Hepimizle kucaklaşıyor. İzmirin havasını kokluyorum, çok özledim... diyor.\n

\n

Söylemek istediğim ve herkesin bilmesini arzuladığım bir şey vardiye başlıyor söze. \n

\n

Ardından da yaklaşık olarak şunları söylüyor:\n

\n

Arkadaşlarım, şundan emin olun ki gazetecilik faaliyeti dışında hiçbir olayın içinde değilim, olmadım. Bütün ilişkilerim, görüşmelerim, haberlerim, yazdıklarım gazetecilik faaliyetidir...\n

\n

Cezaevi şartlarını, yaşadıklarını, çektiklerini, hücre koşullarını anlatmak yerine, geleceğe dair beklentilerini sıralıyor.\n

\n

Bizlerin düşüncelerini merak ediyor.\n

\n

Hukukun içinde kalarak, demokrasi mücadelesinin yükseltilmesinin önemine değiniyor.\n

\n

Dakikalar su gibi geçiyor, karşıladığımız gibi alkışlarla yolcu ediyoruz hücresine...\n

\n

***\n

\n

Ardından Tuncay Özkan geliyor. Üç yılı aştı tutukluluğu çoktan; üstelik, o da bir yıla yakın hücrede, tecritte tutuluyor. Neredeyse sekiz ay daha yatsa, iddianamedeki istenen cezayı çekmiş olacak.\n

\n

Yöneltilen suçlamaların yanlış, adaletsiz ve hukuksuz olduğunu söylüyor. Yıllardır duruşmalarda suçunu sorduğunu anımsatıyor.\n

\n

Soner Yalçın Silivride olduğuna, yargılandıklarına şaşırmadığını söylüyor,Neden burada olduğumu biliyorum. Böylece medyaya gözdağı veriyorlar, gazeteciliği yargılıyorlardiyor.\n

\n

Ahmet Şık yargılandığı kitabının yeni baskısına ek bölümler koyacağını söylüyor. \n

\n

Kitabıyla gerçeklerin daha geniş bir kesim tarafından öğrenildiğini belirtiyor. Cemaatle Başbakan arasında bir çekişme yaşadığını vurguluyor, bunun önümüzdeki günlerde yansımaları olacağını düşünüyor.\n

\n

Nedim Şener tutuklu olduğu bir dönemde Hrant Dink davasıyla ilgili karar verilmesinin, bütün çelişkileri yansıttığını anlatıyor. Siyasetin dışında, apolitik olmasına karşın Silivride tutulduğunu söylüyor.\n

\n

Turhan Özlü altı aydır iddianame bekliyor. Kendisini neyle suçlayacaklarını merak ettiğini belirtiyor.\n

\n

Doğan Yurdakul olanca sakinliğiyle değerlendirmeler yapıyor, ciddi sağlık sorunları olmasına karşın bunları gündeme getirmiyor, anlatmıyor...\n

\n

***\n

\n

Çıkışta Balbayın eşi Gülşah ve karnesini getiren Yağmurla karşılaşıyoruz. Üç yıldır Silivriye taşınıyorlar her hafta.\n

\n

Düşünüyorum, ne söylenebilir... Bana öyle geliyor ya da; Yağmurun gözlerinde suskunluk, bir çığlık gibi sanki. \n

\n

Cezaya dönüşen uzun tutukluluk sürelerini, bundan Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bülent Arınçın bile yakındıklarını, ama durumun değişmediğini anımsıyorum.\n

\n

Tutuksuz yargılamanın istisna, tutukluluğun esas alınmasını anımsıyorum. Hukukla, yargıyla, mahkemelerle ilgili tartışmaları, basın özgürlüğü karnesindeki kırık notları...\n

\n

Cezaevi çıkışında tek tip elbise geliyor yine aklıma. \n

\n

Sözcükler ardı ardına sıralanıyor sonra; tek tip elbise, tek tip demokrasi, tek tip elbise, tek tip demokrasi...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları